Karar Künyesi
Kurumca belediye meclis kararına istinaden belirlenen hizmet ücret tarifelerinde, ücretlere katma değer vergisinin dâhil veya hariç olduğuna ilişkin ifadelere yer verilmediği tespit edilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 18’inci maddesinin (f) bendinde; Belediye meclisinin görev ve yetkileri şunlardır: “Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek”,
59’uncu maddesinin (e) bendinde ise; “Belediye Meclisi tarafından belirlenecek tarifelere göre tahsil edilecek hizmet karşılığı ücretler” denilmektedir.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “Ücrete tabi işler “ başlıklı 97’inci maddesinde;
“Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediye’ye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir.” denilmektedir.
2464 sayılı Kanunu’nun 97’nci maddesinde, belediyelerin; bu Kanun’da harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri hizmetler için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili oldukları belirtilmiş olup, belediyeye tekel olarak verilmiş işlerin kendi özel hükümlerine tabi olacağı
hükme bağlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanun’un 1’inci maddesinin üçüncü fıkrasının (g) bendinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu, hüküm altına alınmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinin (c) bendi ile iktisadi kamu kuruluşları kurumlar vergisi mükellefiyeti kapsamına alınmış, aynı Kanu’nun 2’nci maddesinde de Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadî kamu kuruluşları olduğu, bunların kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun uygulanmasına ilişkin açıklamalar içeren 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin (2.3.1.) bölümünde iktisadi kamu kuruluşunun ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
Söz konusu Tebliğin (2.4.) bölümünde iktisadi işletmenin belirlenmesinde işletmenin belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu; diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu; Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kar edilmemesinin, karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği açıklanmıştır.
İktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya
zirai faaliyetten söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerekir. Aksi halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemez.
Bu açıklamalar çerçevesinde, piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen ticari nitelikteki ilan hizmeti, fen araçlarının kiralanması, düğün salonu kiralanması, mezarlık yapımı, beton elemanları teslimi, içme suyu teslimi ve yolcu taşıma faaliyetleri genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi bulunmaktadır. Yapılan incelemede, kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler haricinde kalan ve Kurumca ifa edilen hizmetler için belediye meclis kararlarına istinaden ücret tarifelerinin belirlendiği, ancak söz konusu ücretlere katma değer vergisinin dahil olup olmadığı konusunda açıklamalara yer verilmediği, söz konusu hizmetlere ilişkin ücret tahsilatlarının katma değer vergisi ayrıştırılmaksızın gelir kaydedildiği görülmüştür. Bununla birlikte, söz konusu açıklamalar çerçevesinde ücret tarife cetvelinde yer alan hizmetlerin katma değer vergisini ihtiva ettiği hususu açıktır.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin 293’üncü maddesinde, 391 Hesaplanan katma değer vergisi hesabının, teslim edilen mal veya ifa edilen hizmetler üzerinden hesaplanan katma değer vergisi tutarları ile bu tutarlardan mahsup edilen ve ödenen tutarların izlenmesi için kullanılacağı, 294’üncü maddesinde ise ay sonlarında 191 İndirilecek Katma Değer Vergisi ile yapılacak karşılaştırma çerçevesinde 190 Devreden Katma Değer Vergisi veya 360 Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabının kullanılacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan Kurum uygulamasına bakıldığında, Kurum tarafından 191 İndirilecek Katma Değer Vergisi hesabının hiç kullanılmadığı, dolayısıyla ay sonlarında yapılacak karşılaştırmalarda 391 Hesaplanan KDV Hesabının tutar vermesine bağlı olarak 360 Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabının kullanılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Bu itibarla, belediye meclis kararına istinaden belirlenen hizmet ücret tarifelerinde katma değer vergisinin dahil veya hariç ifadelerinin açıkça yer almaması 391 Hesaplanan KDV Hesabı ve ay sonlarında ise 360 Ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabına kullanılmamasına, gelir hesaplarında ayrıştırılmayan katma değer vergileri kadar bu hesapların eksik gözükmesine ve vergi dairesine daha az vergi ödenmesine sebep olmaktadır.
Kamu idaresi cevabında; “Kurumumuzca Belediye Meclis kararına istinaden
belirlenen hizmet ücret tarifelerinde KDV hariç veya dâhil olduğuna ilişkin ifadelere yer verilmemesi hususunda tespit edilen bulgu üzerine mevcut eksiklikler, belediye ücret tarifelerini belirleyen müdürlüklerimize iletilmiş olup, hizmet verdiğimiz alanlar (düğün salonları, tiyatro salonları vb.) için belirlenen ücret tarifelerinin tespit edilmesi aşamasında KDV’ye ilişkin açıklama yapılması suretiyle meclis kararlarının bu şekilde alınmasına azami ölçüde özen gösterilecektir.” denilmiştir.
Sonuç olarak Kamu idaresi tarafından bulgu konusuna iştirak edildiği, Belediye Meclis kararına istinaden belirlenen hizmet ücret tarifelerinde KDV hariç veya dâhil olduğuna ilişkin ifadelere yer verilmesi hususunda ücret tarifelerini belirleyen müdürlüklere gerekli bilgilendirmenin yapıldığı ve bundan sonraki uygulamalarda KDV’ye ilişkin açıklama yapılması şeklinde karar alınmasına özen gösterileceği belirtilmiştir.
Bu itibarla; bulgu konusu tespitin devam edip etmediği takip eden denetimlerde izlenecektir.