Şirket tarafından üçüncü kişilere kiralanmış bulunan taşınmazların kira bedelleri defalarca vaktinde ödenmemesine rağmen Şirket tarafından sözleşme fesih işlemi yapılmamıştır.

Şirket ile üçüncü kişiler arasında tanzim edilen kira sözleşmelerinin tamamı, kiralama süresi ve kira bedeli hariç, aynı muhtevaya sahiptir. Bu sözleşmelerin 15’inci maddesinde; üst üste iki taksitin vadesinde ödenmemesi halinde kira sözleşmesinin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 62’nci maddesine göre tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece feshedileceği, kesin teminatının gelir kaydedileceği ve cari yıl kira bedelinin yüzde beşinin tazminat olarak tahsil edileceği hükmü yer almaktadır.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun "Kira Sözleşmesi" başlıklı dördüncü bölümünün "D. Kiracının Borçları" kısmınnda yer verilen 313, 314 ve 315' inci maddelerinde düzenlediği haliyle; kiracının kira borcunu ödemekle yükümlü olduğu, kiracı, sözleşmede aksine hüküm yoksa kira bedelini ayın sonunda ya da en geç kira sözleşmesinin sonunda ödemekle yükümlü olduğu ve kiracının temerrüde düşmesi halinde kiraya verenin yazılı olarak süre verip, bu sürede itfa edilmememesi durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Yapılan incelemede, 2022 yılı içerisinde üçüncü kişilere kiralanmış bulunan 14 taşınmaza ait kira borçlarının defalarca vadesinde ödenmediği ve dolayısıyla tahsil edilemeyen kira alacağı bulunduğu ve bu vaziyete rağmen şirket tarafından, Borçlar Kanunun yukarıda bahsi geçen maddeleri ile ilgili mutat sözleşmelerin 15’inci maddesine göre işlem tesis edilmediği görülmüştür. Dolayısıyla şirket kira gelirlerinden, fesih neticesinde irat kaydedilecek kesin teminat bedelinden hem de cari yıl kira bedelinin % 5’i tazminat olarak tahsil edilecek olan bedellerden mahrum kalmaktadır.

Her ne kadar Şirket bulguya ilişkin vermiş olduğu cevabında, kira borçlarını zamanında ödemeyen kiracıların sözleşmelerinin 2886 sayılı kanun uyarınca feshedildiğini, tahliye tarihlerine kadar ise haksız işgal bedeli kesilerek kiracılardan tahsil edildiğini, kiracılar tarafından şirkete ibraz edilen kesin teminat mektuplarının da irat olarak kaydedildiğini ifade etmiş olsa da, yapılan işlemlerin sistematik yapılan hatalar arasından birkaç münferit hatanın düzeltilmesi şeklinde olduğu görüldüğünden, hatalı uygulamanın yaygın bir şekilde devam ettiği açık olduğundan konuya ilişkin görüşümüz aynen devam etmektedir.

Bu itibarla, kira borçları vadesinde ödenmeyen taşınmazlar ile alakalı Boçlar Kanunun ve sözleşmeler çerçevesinde fesih işlemlerinin başlatılarak taşınmazların tahliye edilmesi, kesin teminatların irat kaydedilmesi ve cari yıl kira bedelinin %5’inin tahsil edilmesi gerekmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?