Karar Künyesi
Kemer Belediyesinin hizmet satın aldığı avukatın kazandığı davalardan elde ettiği vekâlet ücretlerinin belediyenin hesabına değil de, doğrudan avukatın özel banka hesabına yatırıldığı anlaşılmıştır. Kazanılan davalara ait her türlü kamu alacağının doğrudan belediye banka hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin 260, 261 ve 262’nci maddelerinde "333 Emanetler Hesabı"nın işleyişi anlatılmıştır. Bu hesabın emanet olarak nakden veya mahsuben tahsil edilen tutarların izlenmesi için kullanıldığı, emanet olarak nakden tahsil edilen tutarlar bu hesaba alacak, "100 Kasa Hesabı", "102 Banka Hesabı" veya ilgili diğer hesaplara borç kaydedileceği ifade edilmiştir.
Belediyenin taraf olduğu davalar sonucu lehine hükmedilen vekâlet ücretleri emanet hesabına alacak kaydedilecek, bu tutardan ödenecekler de borç kaydedilerek ilgilisine ödenecektir. Hizmet satın alınan avukatın tahsil ettiği vekâlet ücretlerini avukat doğrudan almakta ve belediyenin bu tutarlar konusunda her hangi bir kaydı ve bilgisi bulunmamaktadır. Belediye lehine hükmedilen vekâlet ücretlerinin emanet hesabına kayıtlarının yapılması ve ödemelerinde bu hesaptan yapılması gerekir. Zira vekâlet ücreti avukatın değil tarafın hakkıdır. Şöyle ki;
Anayasa Mahkemesinin 2012/615 başvuru numaralı ve 21.11.2013 tarihli Bireysel Başvuru Kararı'nda; “Vekil ile takip edilen davalarda, mahkemece kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine karar verileceği," belirtilmiştir. Bu karardan mahkemece hükmedilen vekâlet ücretinin tarafın hakkı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Yargılama gideri olan ve mahkemelerce hükmedilen vekâlet ücreti konusunda özel Kanun’un 6100 sayılı Kanun olduğu görülmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama Giderlerinin Kapsamı” başlıklı 323/1(ğ) maddesi gereğince yargılama giderleri arasında bulunan vekâlet ücreti diğer giderler gibi mahkemece re’sen hüküm altına alınır.
Yargıtay içtihatlarında da vekâlet ücreti yargılama giderlerinin bir parçası olarak kabul edilmekte ve asil lehine hükmedilmesi gereken bir hak olduğu konusunda istikrarlı şekilde kararlar verilmektedir. Bu durumda 6100 sayılı Kanun ve yerleşik mahkeme içtihatlarına göre mahkemelerin yargılama giderleri kapsamında hükmettikleri vekâlet ücretinin, taraflar lehine bir hak ya da aleyhine bir yükümlülük doğurduğu anlaşılmaktadır.
Kemer Belediyesinde aylık sözleşme ücreti karşılığı avukatlık hizmeti satın alınmakta yani avukat verdiği hizmet karşılığı ücret almaktadır. Mahkemelerce belediye lehine hükmedilen vekalet ücreti, yargılama gideri olduğu için belediyenin hakkı ve geliridir. Bu kapsamda elde edilen gelirlerin öncelikle belediye hesabına kaydedilmesi ve akabinde avukatlık sözleşmesine konacak hükümler çerçevesinde gerekli yasal kesintiler yapıldıktan sonra avukata ödeme yapılması gerekmektedir. Bu aynı zamanda vergi güvenliği ilkesinin de bir gereğidir.
İdarece bulgu konusu tespitlere itiraz edilmiş ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 6100 sayılı Kanun’a kıyasen özel mahiyette olduğu belirtilerek 1136 sayılı Kanun’un 164’üncü maddesinin son fıkrasında yer alan, “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir.” hükmü çerçevesinde Belediye tarafından yapılan işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı ifade edilmiştir.
Ancak, 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 5’inci ve 16’ncı maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 17.01.2013 tarihli ve 28531 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Serbest Avukatlardan Hizmet Satın Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “Sözleşme Bedeli ve vekalet ücreti” başlıklı 18’inci maddesinin 2’nci fıkrasında, avukatlık sözleşmesine konu iş ile ilgili alacak, faiz ve yargılama gideri gibi idare alacakları tamamen tahsil edildikten sonra ayrıca sözleşmede kararlaştırılması halinde, idare lehine hükmedilip tahsil edilen vekalet ücretinin serbest avukata mevzuat gereğince yapılması gereken kesintiler düşüldükten sonra ödeneceği ifade edilmektedir.
Ayrıca İdare hernekadar ;
Bulguda dayanak yapılan Anayasa Mahkemesi Kararının vekalet ücretinin aidiyetine yönelik olmayıp hüküm tesisine ilişkin bir karar olduğunu,
6100 sayılı kanuna göre daha özel mahiyette olan 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164.maddesinin son fıkrasında “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir.” hükmü bulunduğunu,
6100 sayılı Kanundaki "taraf lehine hükmedilir" hükmünde “hüküm tesisi” 1136 sayılı kanunda avukata aittir hükmünde ise “aidiyet” düzenlenmiş olduğunu ve dolayısıyla vekille takip edilen işlere ilişkin olarak özel hüküm olan Avukatlık Kanunu devreye girmekte olduğunu ve ücretin avukata ait olacağını,
İfade etmiş olmakla birlikte ilgili Anayasa Mahkemesi Kararının vekalet ücretinin aidiyetine yönelik olmayıp hüküm tesisine ilişkin olduğu görüşüne katılmak mümkün değildir. Ayrıca 6100 sayılı kanuna göre daha özel mahiyette olan 1136 sayılı Avukatlık kanununun uygulanması gerektiği ifade edilmiştir.Fakat Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 330. maddesinde “Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücreti, taraf lehine hükmedilir.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddede sadece bu hükmün yer aldığı ve başkaca hiçbir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Her ne kadar Avukatlık Kanunu’nda yargı organlarınca hükmedilen vekâlet ücretinin avukata ait olduğu yönündeki hüküm, HMK’daki düzenlemeye göre “özel hüküm” niteliğinde kabul edilebilir ise de, HMK’nın Avukatlık Kanunu’ndan sonra yürürlüğe girdiği
dikkate alındığında, eski tarihli özel kanunun yerine yeni tarihli genel kanunun uygulanması gerekmektedir.Maddenin bu şekilde açıkça ve her hangi bir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın düzenlemiş olması, yasa koyucunun iradesinin bu doğrultuda olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu hükmün müstakil bir madde olarak ve maddede başkaca bir konuya yer verilmeden düzenlenmiş olması da bu görüşü desteklemektedir. Bu haliyle HMK’nın 330. maddesi ile Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin son fıkrasının zımnen ilga edildiğinin kabulü zorunludur. Aksi yorumda HMK’nın 330. maddesinin hiçbir anlamı kalmayacaktır.
Dolayısıyla belediyenin kazandığı davalarla ilgili vekalet dahil her türlü kamu alacağının belediye banka hesaplarına intikal ettirilme zorunluluğu vardır. Konuya ilişkin tedbirlerin ivedilikle alınması sağlanmalıdır.
Ayrıca belediyenin taraf olduğu davalara ilişkin dosyaların, hizmet satın alınan avukatın özel ofisinde muhafaza edildiği tespit edilmiştir.
Hukuk servisinde, belediyenin taraf olduğu davalara ilişkin hiçbir bilgi ve kaydın bulunmadığı; dava dosyalarının sayısı, konusu ve içerikleri hakkında belediyece takibin yapılmadığı anlaşılmıştır.
Dava dosyalarının belediyede muhafaza edilmesi ve bunlara ilişkin kayıt ve icmallerin belediye hukuk servisince takibinin yapılması sağlanmalıdır.