Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda düzenlenen ve sorumlular tarafından mükellef olanlardan tahsil edildikten sonra belediyelere aktarılması gereken bir vergi türüdür.

Söz konusu Kanun’un 34’üncü maddesinde belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde elektrik ve havagazı tüketiminin vergiye tabi olduğu; 35’inci maddesinde elektrik ve havagazını tüketenlerin söz konusu vergi açısından mükellef oldukları, elektrik enerjisini tedarik eden ve havagazını dağıtan kuruluşların satış bedeli ile birlikte bu verginin de tahsilinden ve ilgili belediyeye yatırılmasından sorumlu oldukları belirtilmiş; 39’uncu maddesinde ise bu kuruluşların tahsil ettikleri vergiyi, tahsil tarihini takip eden ayın 20’nci günü akşamına kadar belediyeye bir beyanname ile bildirmeye ve vergiyi aynı sürede ödemeye mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanun’un 36’ncı maddesinde elektrik ve havagazı tüketim vergisi istisnalarına yer verilmiş, 37’inci maddesinde verginin matrahı; elektrik enerjisinin satış bedeli olarak belirlenmiş, 38’inci maddesinde ise elektriğin tüketildiği yerin ve işin özelliğine göre %1 veya

%5 oranında vergi hesaplanacağı ifade edilmiştir.


İdare gelir hesaplarının incelenmesi esnasında yetkilendirilmiş görevli dağıtım Şirketinden 2018 yılında ilçe dâhilinde serbest tüketicilere elektrik enerjisi tedarik eden şirketlerin listesi ve tedarik miktarları alınmış, İdareye yatırılan elektrik ve havagazı vergileri ile karşılaştırma yapılmıştır. Yapılan incelemelerde ilçe sınırlarında toplam tedarik miktarı 14.506.175,70 kwh ve toplam müşteri sayısı 164 olan 4 adet şirketin bu kapsamda İdareye herhangi bir ödemede bulunmadıkları görülmüştür. (İlgili tablo Mali Hizmetler Müdürlüğüne gönderilmiştir.)

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “Usul hükümleri” başlıklı 98’inci maddesinde bu Kanun’a göre alınacak vergi, harç ve katılma payları hakkında Kanun’da aksine hüküm bulunmadıkça 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun uygulanacağı belirtilmiş, “Vergi Usul Kanununun uygulanması” başlıklı 102’nci maddesinde ise aynen;

“213 sayılı Vergi Usul Kanununda belirtilen vergi inceleme yetkisi hariç olmak üzere;


  1. Belediye Gelir Şube Müdürü, Gelir Şube Müdürü olmayan yerlerde Belediye Hesap

    İşleri Müdürü, Hesap İşleri Müdürü olmayan yerlerde Muhasebeci, Vergi Dairesi Müdürü sıfat ve yetkisini haizdir.

  2. Vergi Usul Kanununda mahallin en büyük malmemuruna verilmiş görev ve yetkiler, Belediye Gelirleri Kanunu uygulaması yönünden Belediye Başkanı tarafından kullanılır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere verginin sahibi olan belediyelerin söz konusu beyannamelerin gerçeğe uygun verilip verilmediğini, %1 ve %5 oranında vergi uygulanan kişi ve kurumlar ile istisna kapsamında değerlendirilen yerlerin gerçekten bu mahiyette olup olmadığını bilme ve değerlendirme imkânı bulunmamaktadır. Bu gibi durumlarda belediyelerin uygulaması gereken prosedür ve yönlendirici adımlar da tam, açık ve müstakil olarak düzenlenmemiş, söz konusu beyannamelerin denetiminin nasıl yapılacağı belediyeler açısından muallakta kalmıştır.

Söz konusu husus sadece elektrik tedarik eden firmaların beyanlarının esas alınmasına; vergi nispetinin, gerçek tedarik miktarının, muafiyet hükümlerinin mevzuata uygun yapılıp yapılmadığının tam olarak denetlenememesine sebebiyet vermektedir. Hatta elektrik satışı yapıp belediyeye beyanname vermeyen tedarikçi olup olmadığı bile belediyeler tarafından bilinememektedir. Söz konusu hususun İdare gelirleri açısından önemli bir risk oluşturduğu tartışmasızdır. Bu nedenle ilgili bakanlıklar ile diğer kurum, kuruluş ve şirketlerle irtibata geçilerek söz konusu riski asgari düzeye indirecek çalışmaların yapılması, gerekli kontrol mekanizmalarının oluşturulması önem arz etmektedir.

Kamu idaresi cevabında; özetle 2464 sayılı Kanun’un 35, 39 ve 102’nci maddelerine yer verilerek 2014-2015-2016 yıllarında tahsil edilen elektrik tüketim vergisi paylarının mukayese edildiği, satış fiyatlarında yıllar itibariyle artış olmasına rağmen paylarda anlamsız azalışların olduğunun tespit edildiği, söz konusu hususun tespiti amacıyla ilgili firmadan bilgi talep edildiği, bu talebe karşılık firma tarafından dava açıldığı, Vergi Mahkemesi tarafından belediyelerin bilgi ve belge isteme yetkisi bulunmadığından bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasında yasal uyarlılık bulunmadığına karar verildiği,

Diğer belediyelerde de benzer azalışların söz konusu olabileceği, bu hususun tespit edilmesi amacıyla Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına yazı yazıldığı, ilgili bilgilerin temin edilerek gereğinin yapılmasının talep edildiği, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından

başkanlık kayıtlarında elektrik enerjisini tedarik eden kuruluşlara ait bilgi bulunmadığının belirtildiği, bu suretle idareye destek verilmediği,

İdare tarafından gerekli hassasiyetlerin gösterilerek alacağın tam ödenip ödenmediği konusunda çeşitli işlemlerin yapıldığı, ancak sonuca ulaşılamadığı, bu nedenle söz konusu husus hakkında belediyelere vergi inceleme yetkisi verilmesi ya da Gelir İdaresi Başkanlığında söz konusu hususun ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Sonuç olarak kamu İdaresi cevabında bulgu konusu hususun esasına ilişkin itirazda bulunulmamış, hatta Kurum tarafından da yapılan incelemelerde Kuruma gelen payların yıllar itibariyle azaldığı tasdik edilmiştir. İdare tarafından her ne kadar detaylı inceleme yapılmak istenilmişse de ilgili firmalardan bilgi ve belge alınamamıştır.

Verginin sahibi olan belediyeler bulguda ve kamu idaresi cevabında da detaylı bir surette açıklandığı üzere söz konusu vergiye ilişkin beyannamelerin gerçeğe uygun verilip verilmediğini bilme ve değerlendirme imkânına sahip değillerdir. Bu gibi durumlarda belediyelerin uygulaması gereken prosedür ve yönlendirici adımlar da tam, açık ve müstakil olarak düzenlenmemiş, söz konusu beyannamelerin denetiminin nasıl yapılacağı belediyeler açısından muallakta kalmıştır. Söz konusu husus İdare gelirleri açısından önemli bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle ilgili bakanlıklar ile diğer kurum, kuruluş ve şirketlerle irtibata geçilerek söz konusu riski asgari düzeye indirecek çalışmaların yapılması, gerekli kontrol mekanizmalarının oluşturulması önem arz etmektedir.

Bulgu konusu tespitin devam edip etmediği takip eden denetimlerde izlenecektir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?