Şirkete ait bina ve taşınmazlar üzerinde yapılan incelemelerde Şirket ana hizmet binasının yer aldığı arsanın mülkiyetinin Şirkete ait olmadığı, söz konusu arsa için alınmış herhangi bir izin belgesi veya tahsis işlemi bulunmadığı, bununla birlikte hizmet binasına ilişkin yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinin de olmadığı tespit edilmiştir.

Çankaya ilçesinde bulunan ve Şirket tarafından merkez bina olarak kullanılan yapıya ait arsa, Şirketin en büyük ortağı olan Ankara Büyükşehir Belediyesine aittir. Ne var ki mezkûr arsanın Şirkete devrine veya tahsisine ilişkin ilgili Kurum tarafından alınmış bir karar bulunmadığı gibi, arsanın ayni sermaye olarak Şirkete bırakıldığına dair bir karar da mevcut


değildir.


Her ne kadar arsanın sahibi olan Kurum, Şirketin en büyük pay sahibi ise de her ikisi birbirinden ayrı tüzel kişiliğe sahip ve ayrı kurallara göre yönetilen iki ayrı kurumdur.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 10’uncu maddesinde büyükşehir belediyelerinin, görevli olduğu konularda Belediye Kanunu ve diğer mevzuat hükümleri ile ilgisine göre belediyelere tanınan yetki, imtiyaz ve muafiyetlere sahip olduğu belirtilmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15, 18 ve 75’inci maddelerinde belediye taşınmazlarına ilişkin düzenlemeler yapılmış, Kanun’un 15’inci maddesinin sekizinci fıkrasında ise aynen; “Belediye mallarına karşı suç işleyenler Devlet malına karşı suç işlemiş sayılır. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu maddede yer alan 2886 sayılı Kanun’un 75’inci maddesinde; taşınmaz malların, gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden tahsil edilecek ecrimisil bedelleri detaylı bir şekilde anlatılmış, bu kişilerin ilgili alandan tahliyesinin nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak hüküm altına alınmıştır.

Şirket tarafından Belediye taşınmazının ortada herhangi bir devir, satış ve tahsis olmadan kullanılması da fuzuli işgalin bir çeşididir. Bundan dolayı Şirket, merkez hizmet binasını tahliye etmek ve yüklü tutarlarda ecrimisil ödemek zorunda kalabilecektir.

Şirket merkez binasının bulunduğu arsa Şirkete ait olmadığı gibi binanın kendisi de yasal mevzuata uygun bir şekilde inşa edilmemiştir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 2’nci maddesi ile “Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapılar” Kanun’un kapsamına alınmış, Kanun’un dördüncü bölümünde ise yapı ruhsatı alınmasına ilişkin detaylı hükümlere yer verilmiştir.

Aynı bölümde yer alan 30’uncu maddede; “Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye, valilik bürolarından … izin alınması mecburidir” hükmüne yer verilerek yapıların fiilen kullanılabilmesi için ilgili belediyeden izin alınması zorunlu tutulmuştur.


Şirket merkez binası bu kapsamda incelenmiş ve binanın ilk yapım aşamasında yapı ruhsatının olmadığı, şantiye binası olarak kullanılan bir binanın daha sonra Şirket merkez binasına dönüştürüldüğü görülmüştür. Bu nedenle söz konusu binanın fiilen kullanılabilmesi için gerekli olan yapı kullanma izin belgesi de bulunmamaktadır.

Şirketin merkez binasının bulunduğu arsanın Şirkete ait olmaması, bununla ilgili gerekli izin, tahsis, satış, devir işlemlerinin yapılmamış olması; binanın İmar Kanunu hükümlerine aykırı yapılmış ve kullanıyor olması, söz konusu yapının her an tahliye ve yıkımı gibi riskleri doğurmakta, fuzuli işgalden dolayı yüklü tutarlarda ecrimisil bedeli ödenmesi gibi hususları gündeme getirmektedir. Mevzuata aykırı olan ve mali sürdürülebilirlik açısından ciddi riskler oluşturan bu hatalı uygulamanın düzeltilmesi için gerekli çalışmaların vakit kaybetmeksizin yapılması büyük önem arz etmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?