Karar Künyesi
Şirket ortağı olan, Belediyenin hissedarı bulunduğu şirketlere verilen borçlar için faiz işletilmediği; işletilmeyen faizler nedeniyle gelir ve Katma Değer Vergisi (KDV) kaybına sebebiyet verildiği görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18’inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” denilmektedir. İktisadi amaçla kurulan bir şirketin faaliyetlerini gerçekleştirirken, kuruluş
amacına uygun hareket etmesi ve karlılığı daima ön planda tutması basiretli bir iş adamı gibi davranmanın bir gereğidir. Bu nedenle, sahip olunan ekonomik kaynaklarla kendi lehine sonuçlar doğuracak şekilde, verimliliği ön planda tutarak hukuki ve ekonomik tasarruflarda bulunması gerekmektedir. Aksi bir uygulama, yani şirketin kaynaklarını kendi lehine değil de başkasının lehine (örneğin ortakları olan gerçek kişiler lehine) kullanması, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun düşmeyeceği gibi ortaklar dışında kalan ancak, şirketin iktisadi faaliyetiyle ilgili üçüncü şahısların (alacaklılar, finansal kuruluşlar, devlet gibi) haklarına da zarar verebilir.
Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’ncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası aşağıdaki gibidir:
“Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.
Madde metnine göre; ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak ödünç para alınması ve verilmesi işlemleri transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı sayılmaktadır.
Ortaklarına cari hesap yoluyla borç para kullandıran sermaye şirketleri yönünden bu işlem, ticari bir iş diğer bir deyimle ticari anlamda bir finans hizmetidir. Çünkü ortaklar şirketten faizsiz aldıkları ödünç paralarla finansman gereksinimlerini karşılamakta, banka veya diğer finans kurumlarından kredi temin etmek suretiyle katlanacakları bir finansman yükünden kurtulmaktadırlar. Şirket ise, işletmede atıl bulunan bir parayı ortağına borç olarak vermesi veya kullandırması nedeniyle, bu parayı çeşitli şekillerde değerlendirmek suretiyle elde edebileceği bir gelirden mahrum kalmaktadır. Bu şekilde, ortaklar şirkete ait parayı herhangi bir karşılık ödemeden kullanırken, şirketler tarafından ortaklara bir menfaat sağlanmaktadır.
Danıştay Dördüncü Dairenin 24.05.2007 tarih ve 2007/1741 sayılı kararı özetle “(…) Ortaklarına cari hesap yoluyla borç para veren şirketlerin, bu işi mutad meslek halinde ve para kazanma amacıyla yapmaları nedeniyle BSMV’ye tabi tutulmaları mümkün değildir. Dolayısıyla ortaklara borç para verilmesi işlemi ticari faaliyet kapsamında KDV’ye tabi olup,
borç verme işlemi nedeniyle tahakkuk ettirilen faiz tutarı üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir...” şeklindedir.
Ayrıca Danıştay 4. Dairesinin 21.03.2007 tarihli E.2006/222 ve K.2007/910 sayılı kararında özetle; “örtülü kazanç dağıtımı nedeniyle Katma Değer Vergisi hesaplanması gerektiği” belirtilmiştir.
Bu açıklamalara göre, sermaye şirketlerinin ortaklarına cari hesap yoluyla borç para kullandırmaları işlemi, ticari anlamda bir finans hizmeti olup, 3065 Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Verginin konusunu teşkil eden işlemler” başlıklı 1’inci maddesinin birinci fıkrasına göre KDV’ye tabi bulunmaktadır. Bu hizmetin şirket ortaklarına veya 3. şahıslara verilmesi arasında, herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu şekilde verilen finans hizmeti karşılığında sermaye şirketlerinin bir faiz geliri elde edip etmemesi, KDV yönünden vergilendirmeye engel oluşturmamaktadır. Bir işlem vergisi olan KDV yönünden, verginin konusuna giren işlemin gerçekleşmiş olması yeterlidir. Bedelin tahsil edilip edilmemesi, KDV yönünden bir hüküm ifade etmemektedir. Bu işlemlerde katma değer vergisinin matrahı hesaplanan faizler olup, bu faizler üzerinden genel oranda (%18) katma değer vergisi hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ile yapılan tespitler beraber değerlendirildiğinde; Şirketin diğer Büyükşehir Belediyesi Şirketleri’ne borç vermesi nedeniyle; merkez bankasının 2020 yılına ilişkin olarak açıkladığı reeskont faiz oranına istinaden (%16.75) söz konusu şirketlerden alması gereken ve yaklaşık olarak hesaplanan adat faiz tutarının aşağıdaki gibi olduğu tespit edilmiştir.
Tablo 4:Borç Verilen Büyükşehir Belediye Şirketleri ve Faiz Tutarları
Firma Unvanı | Adat Faiz Tutarı (TL) |
Ulaşımpark Ulaşırma Hizmetleri | 349.455,48 |
Antikkapı Turizm İşletmecilik ve Özel Sağlık Hiz. AŞ | 506.871,06 |
Kent Konut AŞ | 151.438,36 |
TOPLAM | 1.007.764,90 |
Bu kapsamda Şirketin söz konusu alacaklarına faiz hesaplamaması sebebiyle mahrum kaldığı adat faizi gelir tutarının 1.007.764,90-TL olduğu, bu tutar üzerinden tahsil etmesi gereken KDV tutarının da 181.397,68-TL (1.007.764,90*0,18) olduğu tespit edilmiştir.
Netice itibariyle Şirketin mevzuat hükümleri çerçevesinde şirket kaynaklarını etkili, ekonomik, verimli kullanması ve bu bağlamda basiretli bir tacir tanımlamasına uygun hareket etmesi gerekmektedir.