05.08.2020 tarihli Kent Meydanı-Terminal Tramvay Hattı (T2) İkmal İnşaatı işinde, terminal bölgesinde yapılacak olan yağmur suyu drenaj hatlarının güzergâhında yaya trafiğinin yoğun olması nedeniyle güvenlik açısından imalatın en kısa sürede bitirilmesi gerektiği öne sürülüp, beton boru imalatının daha kısa zamanda tamamlanacağı belirtilmiş ve imalat değişikliğine gidilerek daha maliyetli olan yeni birim fiyatlar oluşturulduğu görülmüştür. 

Yapım İşleri genel Şartnamesi’nin “Sözleşme kapsamında yaptırılabilecek ilave işler, iş eksilişi ve işin tasfiyesi” başlıklı 21’inci maddesinde; “(1) Yapım sözleşmelerinde, öngörülemeyen durumlar nedeniyle bir iş artışının zorunlu olması halinde, artışa konu olan işin; 

a) Sözleşmeye esas proje içinde kalması, 

b) İdareyi külfete sokmaksızın asıl işten ayrılmasının teknik veya ekonomik olarak mümkün olmaması, 

şartlarıyla, anahtar teslimi götürü bedel ihale edilen yapım işlerinde sözleşme bedelinin % 10’una, birim fiyat teklif almak suretiyle ihale edilen yapım işleri sözleşmelerinde ise % 20’sine kadar oran dahilinde, süre hariç sözleşme ve ihale dokümanındaki hükümler çerçevesinde aynı yükleniciye yaptırılabilir.” denilmektedir.

Bu hükme göre imalat değişikliği için öncelikle öngörülemeyen bir durum olması gerekmektedir. T2 Tramvay Hattı İşi ise, 2015 yılında ihale edilmiş ancak tamamlanamayıp ikmale kalmıştır. İlk ihalede idarenin oldukça detaylı çalıştığı, projeleri ve yaklaşık maliyeti oluşturduğu, iş ilerlerken iş artış ve eksilişlerle imalatları desteklediği görülmektedir. İkmal ihalesine çıkılırken yeniden fizibilite çalışması yapılmış yeni projeler ve yaklaşık maliyet oluşturulmuştur. Bu durumda öngörülebilirliğin hayli mümkün olduğu söylenebilir. Dolayısıyla ikmal inşaatı projeleri hazırlanırken güzergâh üzerinde yaya trafiğinin yoğun olduğu yerler rahatlıkla tespit edilip ona göre imalatlar oluşturabileceği de açıktır. Ancak idare bu öngörüyü projeye yansıtamadığını dolayısıyla imalat değişikliğine gittiğini belirtmektedir. 

Ayrıca, koruge boru ile beton boru kıyaslaması yapıldığında ise ikisinin de kendine göre avantajı ve dezavantajı bulunmaktadır. Ancak zaman kazanımı açısından bakıldığında, koruge boru imalatının beton boruya göre daha avantajlı olduğu ortadayken zaman tasarrufu gerekçesiyle daha maliyetli bir imalat değişikliğine gidilmesi izaha muhtaç bir durumdur. Zira koruge boru hafif olduğundan döşeme esnasında ağır ekipmanlara ihtiyaç duyulmaz. Kolay birleştirme metotları sayesinde diğer boru malzemelerine göre proje hızı daha fazladır. 

Kamu İdaresi cevabında, hat akar kotu ile zemin arasında bulunan dolgu yüksekliği yeterli olmadığından ve bu durumdaki sürşarj yükünün (trafik yükü vs.) etkisi fazla olacağından koruge borunun dayanım yetersizliği düşünülerek büz beton boru kullanılmasına karar verildiğini belirtmiştir. Oysaki gerekçe raporunda sadece yaya trafiğinin yoğun olmasından dolayı imalatın en kısa sürede bitirilmesi gerektiği, bunun için de beton boru imalatının yapıldığı ifade edilirken, boruların yük dayanımlarından hiç bahsedilmemiştir. Bu durum gerekçe raporunun açıklayıcı ve özenli hazırlanmadığını göstermektedir. 

Sonuç olarak imalat değişikliğine gidilerek yeni birim fiyat oluşturulurken, İdare gerçek durumu yansıtacak, detaylı, açık, anlaşılabilir ve özenle hazırlanmış objektif gerekçe raporları ortaya koymalıdır.

Kararla ilgili sorunuz mu var?