Karar Künyesi
Şirkette görev yapan genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri, müdürler, hukuk müşaviri ve şefler ile bunların aile fertleri için özel sağlık sigortası yaptırılarak poliçe bedellerinin şirket bütçesinden karşılandığı tespit edilmiştir.
2017/562606 kayıt numarası ile ihale edilen 01.01.2018-31.12.2018 dönemi kapsayan “Grup Sağlık Sigortası Hizmet Alım İşi” 256.660,00 TL+ KDV bedel ile Demir Hayat AŞ uhdesinde kalmıştır. Bahsi geçen iş kapsamında şirket personeli ve bunların aile fertleri olmak üzere toplamda 119 kişi için özel sağlık sigortası yaptırılmıştır.
İhale kapsamında özel sağlık sigortası yaptırılan tüm personel ile bunların aile efradının tamamı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 60’ıncı maddesi kapsamında genel sağlık sigortalısıdır ve kendileri için Sosyal Güvenlik Kurumuna genel sağlık sigorta primi ödemesinde bulunulmaktadır. Dolayısıyla bu kişiler ve aileleri için özel sağlık sigortası yaptırılması, bir taraftan şirket kaynaklarının bazı kişilere özgülenmesi, diğer taraftan da ilgililer için mükerrer sağlık sigortası uygulanması anlamına gelmekte ve netice olarak kaynakların etkinsiz ve verimsiz kullanımı sonucunu doğurmaktadır.
Özel sağlık sigortası yapılan şirket personeline unvan bazında aşağıda yer verilmektedir.
Tablo 3: Unvan Bazında Özel Sağlık Sigortası Yaptırılan Kişi Sayısı
Unvanı | Kişi Sayısı |
Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri | 14 |
Genel Müdür | 1 |
Müdür | 6 |
Hukuk Müşaviri | 1 |
Şef | 13 |
Aile Fertleri | 84 |
Toplam | 119 |
Profesyonel anonim şirketlerde üst düzey yöneticiler için özel sağlık sigortası ya da tamamlayıcı sağlık sigortası yapılabilmekte ve özel sektör mantığı gereği bir teşvik unsuru olabilmektedir. Bu durumda dahi, kapsam üst düzey yönetici vasfını haiz personel ile sınırlandırılmakta ve genel olarak aile fertleri de dikkate alınmamaktadır. Aile fertleri konusunda sadece indirimli şekilde ücreti kendileri tarafından ödenmek suretiyle sigorta yapılabilmektedir.
Belediye şirketlerinde bu durumun ortaya çıkmasına, sermayenin asıl sahibi olan belediye tarafından şirketlere yönetim kurulu üyesi olarak atanan personelin büyük kısmının daire başkanı, müdür ya da müdür yardımcısı düzeyinde olmasının neden olduğu görülmektedir. Somut olayda da şirkette bulunan yönetim kurulu üyelerinin 5 tanesi İstanbul Büyükşehir Belediyesinde, 7 tanesi İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı genel müdürlüklerde (İETT, İSKİ) daire başkanı, hukuk müşaviri, müdür ya da danışman kadrosunda bulunan görevlilerdir. Bu durumun özel sağlık sigortası yapılırken şef ve üstü çalışan personelin dikkate alınmasını zorunlu kıldığı değerlendirilmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18’inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Her tacirin, ticaretine ait bütün işlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmü
bulunmaktadır. Bu hüküm, tacirin öngörülü, konusunu bilen, hukuki ve fiili durumları kavrayabilme özelliklerine sahip olmasını gerektirmektedir. Basiretli iş adamı kavramı iyi niyeti de içine almakla birlikte, iyi niyetten de öte tedbirli bir hareketi, vasat bir şahıstan daha fazla özen gösterme gereğini, ticari hayatın gereklerini ve teamüllerini iyi bilmeyi ve gelecekteki şartları tahmini de ifade etmektedir.
Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre; anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
Sonuç olarak, sermayesinin %50’sinden fazlası İstanbul Büyükşehir Belediyesine ve bağlı genel müdürlüklerine ait bir kamu şirketi durumunda olan Enerji AŞ’de çalışan genel müdür ile yönetim kurulu başkan ve üyeleri için sağlık sigortası yaptırılması mümkün bulunmakla birlikte, bunların dışında kalan diğer personel ile yönetim kurulu üyeleri dahil tüm personelin aile fertleri için sağlık sigortası yaptırılmaması gerektiği değerlendirilmektedir.
Yapılacak bu işlemin profesyonel yönetim anlayışı ile Kanunun basiretli bir tüccar gibi hareket edilmesi hükmüne daha uygun olacağı ve şirket menfaatlerinin korunmasına da hizmet edeceği değerlendirilmektedir.
Kamu idaresi cevabında; “Çalışma hayatı içerisinde yoğun iş temposu ile birlikte personellerinin yönetim ve denetim sorumluluğunu da üstlenmiş bulunan genel müdürümüzden şeflerimize kadar olan yönetici grubumuz ve aile üyeleri için, aşağıda açıklanan yasa değişikliğine uygun olarak, yoğun çaba ve emekleri karşılığında bir teşvik unsuru olarak sağlık sigortası yapılmaktadır.
Özel sağlık sigortası yaptırılmasını teşvik amacıyla 13.06.2012 tarihli ve 6327 sayılı Kanunun 28’inci maddesi ile değiştirilen Gelir Vergisi Kanunu’nun 89’uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde yer alan düzenleme aşağıdaki şekildedir.
Gelir Vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden aşağıdaki indirimler yapılabilir:
(Değişik: 13.06.2012-6327/8 md.) Beyan edilen gelirin %15’ini ve asgari ücretin yıllık tutarını aşamamak şartıyla (Bu şartın tespitinde işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile 63’üncü maddenin birinci fıkrasının 3 numaralı
bendi ve bu bent kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı birlikte dikkate alınır.) mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortalarına ödenen primlerin %50’si ile ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri (Sigortanın Türkiye’de kâin ve merkezi Türkiye’de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safı tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim kendi gelirlerinden indirilir.)
Yukarıda bahsedilen nedenlerle, söz konusu yasal değişikliğe ve devletin özel sağlık sigortası yaptırılmasını teşvik amacıyla mevzuatta yapmış olduğu düzenlemelere uygun olarak, Enerji AŞ. yönetim kurulu üyeleri ile Toplu iş Sözleşmesi kapsamı dışında kalan yönetici personelin motivasyonlarını arttırarak çalışmalarında şirketin menfaatine olacak şekilde daha etkin ve verimli olmalarını, zaman yönetimini hızlı ve şirketimiz faaliyetleri lehine ayarlayabilmelerine imkan sağlamak amacıyla, Yönetim Kurulu’nun 23.01.2018 tarih ve 2018/12 sayılı kararı gereğince 01.02.2018 tarihinde yürürlüğe giren İnsan Kaynakları Yönetmeliği’nin 36’ncı maddesine (Özel Sağlık Sigortası) istinaden ve değişen sağlık ihtiyaçları da dikkate alınarak özel sağlık sigortası hizmeti satın alınmasına karar vermiştir.” denilmektedir.
Sonuç olarak kamu idaresi cevabında özetle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenleme ile çalışanlara ödedikleri sigorta bedellerinin belli oran ve sınırlar dâhilinde gelir vergisi matrahından indirilmesi suretiyle devletin özel sağlık sigortası yaptırılmasını teşvik ettiği ve ayrıca Toplu İş Sözleşmesi kapsamı dışında kalan yönetici personelin, motivasyonlarının arttırılarak çalışmalarında şirketin menfaatine olacak şekilde daha etkin ve verimli olmalarının sağlanması gerekçeleri ile özel sağlık sigortası hizmeti satın alınmasına karar verildiği ifade edilmiştir.
Bilindiği üzere, profesyonel anonim şirketlerde üst düzey yöneticiler için özel sağlık sigortası ya da tamamlayıcı sağlık sigortası yapılabilmekte ve bu durum ilgililer için özel sektör mantığı gereği bir teşvik unsuru olabilmektedir. Bu durumda dahi, kapsam üst düzey yönetici vasfını haiz personel ile sınırlandırılmakta ve genel olarak aile fertleri de dikkate alınmamaktadır. Aile fertleri konusunda sadece indirimli şekilde ücreti kendileri tarafından ödenmek suretiyle sigorta yapılabilmektedir.
Belediye şirketlerinde bu durumun ortaya çıkmasına, sermayenin asıl sahibi olan
belediye tarafından şirketlere yönetim kurulu üyesi olarak atanan personelin büyük kısmının daire başkanı, müdür ya da müdür yardımcısı düzeyinde olmasının neden olduğu görülmekte ve bu durumun özel sağlık sigortası yapılırken şef ve üstü çalışan personelin dikkate alınmasını zorunlu kıldığı değerlendirilmektedir.
Kaldı ki, ihale kapsamında sağlık sigortası yaptırılan tüm personel ile bunların aile efradının tamamı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 60’ıncı maddesi kapsamında genel sağlık sigortalısıdır ve kendileri için Sosyal Güvenlik Kurumuna genel sağlık sigorta primi ödemesinde bulunulmaktadır. Dolayısıyla bu kişiler ve aileleri için tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırılması, ilgililer için mükerrer sağlık sigortası uygulaması anlamına geldiğinden, durumun şirket kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli kullanımı açısından da yersiz olduğu değerlendirilmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18’inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Her tacirin, ticaretine ait bütün işlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm, tacirin öngörülü, konusunu bilen, hukuki ve fiili durumları kavrayabilme özelliklerine sahip olmasını gerektirmektedir. Basiretli iş adamı kavramı iyi niyeti de içine almakla birlikte, iyi niyetten de öte tedbirli bir hareketi, vasat bir şahıstan daha fazla özen gösterme gereğini, ticari hayatın gereklerini ve teamüllerini iyi bilmeyi ve gelecekteki şartları tahmini de ifade etmektedir.
Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre; anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
Tüm bu nedenlerle, sermayesinin yarısından fazlası İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait bir kamu şirketi durumunda olan Enerji AŞ.’de çalışan genel müdür yardımcısı, genel müdür ve yönetim kurulu başkan ve üyeleri için sağlık sigortası yaptırılması, bunların dışında kalan hukuk müşaviri, müdür, özel kalem müdürü, iç kontrol sorumlusu, basın danışmanı, şef gibi unvanlar ile hiçbir şekilde tüm personelin aile efradı için sağlık sigortası yaptırılmamasının profesyonel yönetim anlayışı ile Türk Ticaret Kanunu’nun basiretli bir tüccar gibi hareket edilmesi hükmüne ve şirket menfaatlerinin korunmasına uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Bulgu konusu tespitin devam edip etmediği takip eden denetimlerde izlenecektir.