İdarenin özel mülkiyeti ile hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde “Billboard”, “Raket”, “Megalight” gibi reklam alanlarını işleten firma tarafından vergi sorumlusu sıfatıyla İdareye verilmesi gereken aylık ilan ve reklam vergisi beyannameleri verilmemekte bunun yerine bizzat firma tarafından yıllık tek bir beyanname verilmekte ve bu nedenle İdarece söz konusu reklam alanlarından olması gerekenden çok daha az ilan ve reklam vergisi tahakkuk ve tahsil edilmektedir.


2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “Mükellef ve sorumlu” başlıklı 13’üncü maddesinde, ilan ve reklam işlerini mutat meslek olarak ifa edenlerin başkaları adına yaptıkları ilan ve reklamlara ait vergileri mükellefler adına ilgili belediyeye yatırmaktan sorumlu oldukları ifade edilmiştir.


Yine söz konusu Kanun’un “Verginin tarhı ve ödenmesi” başlıklı 16’ncı maddesinde ilan ve reklam işinin bu işi mutad meslek olarak ifa edenler tarafından yapılması halinde ilan ve reklam işini yapanlarca ilan veya reklamın yapıldığı ayı takip eden ayın 20’nci günü akşamına kadar verilecek beyanname üzerine, tarh ve tahakkuk ettirileceği ve beyanname ver süresi içerisinde ödeneceği hüküm altına alınmıştır.


2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun “Tarife ve nispet” başlıklı 15’inci maddesinde ışıklı veya projeksiyonlu ilân ve reklamlarda, ilan ve reklam süresinin 6 aydan az olduğu durumlarda vergi miktarının yarısının alınacağı hüküm altına alınmıştır.


İdarenin hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde; reklam alanlarını işleten firma tarafından reklam verenlerden tahsil edip idareye sorumlu sıfatıyla ödenmesi gereken vergi beyan edilmediği, bunun yerine firma kendi mükellefmiş gibi söz konusu reklam alanlarının toplam metrekaresi üzerinden 2018 yılına ilişkin olarak 83.328,90 TL’lik 2019 yılına ilişkin ise 106.625,7 TL’lik yıllık tek bir beyanname verdiği anlaşılmıştır.


Reklam alanlarının her birinde bir yıl boyunca birbirinden farklı çok sayıda reklam faaliyeti yapılmaktadır. Söz konusu farklı reklamların ayrı ayrı her biri, ilan ve reklam vergisinin konusu oluşturmaktadır. Bu nedenle reklam alanlarını işleten firma tarafından reklam verenlerin her birinden sorumlu sıfatıyla ilan ve reklam vergisinin tahsil edilmesi ve idareye


ödemesi gerekmektedir. Ancak yüklenici tarafından söz konusu sorumluluk yerine getirilmemekte bunun yerine bahse konu reklam alanlarının her birinde yılda bir defa reklam faaliyeti yapılmış gibi hesaplanan vergi kendisi tarafından beyan edilmekte ve ödenmektedir. Söz konusu durum İdarenin öz geliri olan ilan ve vergisi gelirlerini düşürmektedir.


Örneğin firma tarafından işletilen reklam alanlarından bir kısmı olan 216 adet ışıklı tabelaya ilişkin yıllık toplam 73.440 TL’lik vergi beyan edilmiş ve ödenmiştir. Ancak söz konusu reklam alanlarında her bir reklamın ortalama bir hafta süreyle kaldığı varsayıldığında 4 metrekarelik bir alanda yıl boyunca 52 farklı ilan ve reklam faaliyeti yapılabilmektedir. Belediye Gelirleri Kanunu’nun ilgili hükmünde belirtildiği üzere 6 aydan az süren ilan ve reklamlarda verginin yarısı alınır hükmü göz önüne alınarak yapılan hesaplamada yaklaşık

1.909.000 TL’lik vergi miktarı ortaya çıkmaktadır. Doğal olarak bulunan bu miktar söz konusu reklam alanlarının yıl boyunca boş kalmadığı durumu yansıtmaktadır. Ancak yılın yarısında tamamen boş kalsa bile yapılan hesaplamada yaklaşık 950.000 TL’lik alınması gereken vergi miktarı ortaya çıkmaktadır. Görüldüğü gibi bu tutar yüklenici firma tarafından beyan edilen

73.440 TL’den çok daha fazladır.


213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Re’sen vergi tarhı” başlıklı 30’uncu maddesinde; vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi durumunda vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespit edilemeyeceği hüküm altına alınmış olup yine aynı maddede söz konusu durumda takdir komisyonları tarafından takdir edilen matrah üzerinden verginin tarh edilebileceği belirtilmiştir.


Yine Kanun’un 352’nci maddesinde vergi beyannamesinin yasanın istediği şekil veya ve içeriğe uygun olmaması durumu 2’nci derece usulsüzlük olarak tanımlanmıştır.


Ancak Belediye yetkililerince yıllık tek bir beyanname verilmesi hususuna karşı herhangi bir itirazın olmadığı, firmaya aylık beyanname verilmesi konusunda herhangi bir ihbarname gönderilmediği ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümlerinin işletilmediği anlaşılmıştır.


Ayrıca söz konusu verginin takip ve tahsilinden sorumlu olan yetkililerle yapılan görüşmede tarafımıza yılın ilk 6 aylık dönem boyunca reklam alanlarının yüklenici firma tarafından kullanılmadığı bu yüzden ikinci 6 aylık döneme ilişkin Kasım ayında tek bir beyanname alındığı ifade edilmiş ve yazılı olarak bu beyan tarafımıza sunulmuştur. Ancak ihale dosyasının incelenmesi neticesinde; söz konusu reklam alanlarının yerlerinin değiştirilmesine yönelik olarak ilçede yaşayan vatandaşların belediyeye göndermiş oldukları şikayet


dilekçelerinin eklerine koydukları fotoğraflardan yılın ilk 6 aylık döneminde de söz konusu alanların kullanıldığı görülmüştür.


Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in “Sorumluluk” başlıklı 5’inci maddesinde kamu görevlilerinin kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, yönetilmesinden, kullanılmasından, korunmasından, kötüye kullanılmaması ve her an hizmete hazır bulundurulması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu oldukları belirtilmiştir.


Mezkur Yönetmelik’in “Kamu zararının belirlenmesi” başlıklı 6’ncı maddesinde idare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması hususu kamu zararının belirlenmesi açısından esas alınacak bir kriter olarak belirlenmiştir.


Yukarıda yer verilen denetim tespitine binaen, İdare tarafından; kamu zararı oluşmaması adına gereken takibatın başlatıldığı, beyannamelerin ayrı ayrı verilmesi için yüklenici firmaya gerekli bilgilendirmenin yapıldığı, aykırılıkların giderilmemesi halinde sözleşmede yer alan yaptırım hükümlerinin uygulanacağı, konu ile ilgili olarak bundan sonra gerekli hassasiyetin gösterileceği ifade edilmiştir.


Tüm bu mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar doğrultusunda kamu zararına sebebiyet verilmemesi adına İdarece ilan ve reklam vergilerinin takibinin yapılması, yüklenici tarafından söz konusu aykırılıklar giderilmediği takdirde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun ilgili hükümleri ile birlikte sözleşmede yer alan yaptırım hükümlerinin işletilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?