Karar Künyesi
Şirketin, sunmuş olduğu hizmetler karşılığında doğan alacaklarına ilişkin temerrüde düşen borçlularından, mevzuatta yer alan faizi talep etmemesi nedeniyle gelir kaybına uğradığı görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları” başlıklı 1530’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında;
ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde alacaklının ifayı yerine getirilmiş olmasına rağmen, borçlunun gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödememesi durumunda, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceği; aynı maddenin 7’nci fıkrasında ise; bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde, uygulanacak faiz oranının TCMB tarafından her yıl ocak ayında ilan temerrüt faiz oranı olacağı, ifade edilmiştir.
Çek aracılığı ile yapılacak tahsilatlara ilişkin olarak ise, 6102 sayılı Kanun’un “Muacceliyet” başlıklı 795’inci maddesinde; çeklerin görüldüğünde ödeneceği, buna aykırı herhangi bir kaydın yazılmamış sayılacağı, düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çeklerin ibraz gününde ödeneceği belirtilmiştir. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun geçici 3’üncü maddesinde ise; 31.12.2023 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz sayılacağı ifade edilmiştir.
Buna göre;
Alacakların vadesinde ödenmemesi durumunda borçlunun, herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşeceği,
Ticari işlere ilişkin mal ve hizmet teslimlerinden kaynaklanan alacaklarda, temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranının, TCMB tarafından her yıl ocak ayında ilan edilecek temerrüt faizi oranı olacağı,
Alacaklar karşılığında borçlulardan alınan ileri vadeli çekler, 31.12.2023 tarihine kadar ödeme aracı niteliği taşımayacaklarından, vade tarihi ile çeklerin muhatap bankalardan tahsillerine kadar geçen süre için de faiz talep edileceği,
Anlaşılmaktadır.
Ticari işlerde mal ve hizmet teslimlerinden kaynaklanan alacaklarda uygulanacak temerrüt faizi TCMB tarafından 2021 yılı için %18,25; 2022 yılı için ise %17,25 şeklinde belirlenmiştir.
Buna göre mal ve hizmet teslimlerinden kaynaklanan Şirket alacaklarının zamanında ödenmemesi halinde borçluların herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş
olacağı ve sözleşmede temerrüt faiz oranı öngörülmemesi durumunda ilgililerden, 2021 yılı için
%18,25; 2022 yılı için ise 17,25 oranı üzerinden temerrüt faizi talep edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Yapılan incelemede, Şirketin mal ve hizmet teslimlerine ilişkin sözleşmelerinin bir kısmında temerrüt faiz oranı belirlenmediği; bu sözleşmelerden kaynaklanıp vadesinde ödenmeyen alacaklara ilişkin takip işlemlerinin başlatılmadığı, temerrüde düşen borçlulardan temerrüt tarihinden itibaren belirli süreler geçtikten sonra, ödeme aracı niteliği taşımayan ileri vadeli çekler alınarak, mevzuatta düzenlenen temerrüt faizi hükümlerinin uygulanmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yer alan denetim tespiti üzerine, Şirket tarafından, Bulgu konusu hususlar dikkate alınarak, sunulan hizmetlere ilişkin mevzuatta öngörülen faiz hükümlerine uyulacağı ve temerrüde düşen alacaklar için mevzuat hükümlerine uygun şekilde işlemler yapılacağı ifade edilmiştir.
6102 sayılı Kanun’un 369’uncu maddesinde; yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişilerin, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmekle yükümlü oldukları belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 553’üncü maddesinde; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yönetici ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, sebebiyet verdikleri zarardan sorumlu olacakları, 555’inci maddesinde; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği; 560’ıncı maddesinde ise sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkının, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, tacir olmanın kanuni yükümlülükleri de dikkate alınarak, kamu sermayesi kullanan Şirketin gelir kaybına uğramaması, diğer taraftan yönetim kurulu üyeleri ile diğer yöneticiler hakkında hukuki sorumluluğa sebebiyet verilmemesi ve enflasyon oranının nispeten yüksek seyrettiği dönemde reel kayıpları kısmen de olsa telafi bakımından; temerrüde düşen borçlulara ilişkin işlemlerde mevzuat hükümlerinde yer alan faiz oranlarının uygulanması gerektiği değerlendirilmektedir.