Şirketin 2022 yılı mali işlemleri ve bunların dayandığı muhasebe belgelerinin incelenmesinde, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği Sıra No:1’e uygun olmayan işlemler olduğu tespit edilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Dürüst resim ilkesi” başlıklı 515’inci maddesinin, “(1) Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır.” ;

“Defter Tutma Yükümlülüğü” başlıklı 64’üncü maddesinin, “(5) Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.” şeklindeki hükümleri kapsamında yapılan incelemede aşağıda gösterilen hususlar tespit edilmiştir.

  1. Vadesi Geçmiş Borçlara İlişkin Olarak Vade Farkı Hesaplanmaması


    Şirketin satıcılara olan borcu 2022 yıl sonu itibariyle önceki yıla göre % 298 oranında bir artışla 75.190.706,98 TL olmuştur. 320-Satıcılar Hesabında izlenen bu borçlardan vadesi geçenler için sözleşme hükümlerine göre, sözleşmelerinde hüküm bulunmayanlar için genel

    hükümlere göre vade farkı gideri tahakkuk ettirilmesi gerekirken bunun yapılmadığı görülmüştür.

    Uygulamada vadesi geçen borçlara ilişkin olarak bir kısım alacaklıların doğrudan icra işlemlerini başlattıkları ve alacaklarını icra yoluyla vade farkları ile birlikte Şirketten tahsil ettikleri görülmüştür. Bu nedenle MSUGT hükümlerinde tanımlanan muhasebenin temel kavramlarından "ihtiyatlılık" gereğince vadesi geçen borçlara vade farkı hesaplanması gerekmektedir.

    Bahse konu uygulama, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, Sıra No:1’de yer verilen “Bilanço İlkeleri, Yabancı kaynaklara İlişkin İlkeler’in 3’üncü bendine aykırıdır. Bu ilkeye göre , tutarları kesinlikle saptanamayanları veya durumları tartışmalı olanları da içermek üzere, işletmenin bilinen ve tutarları uygun olarak tahmin edilebilen bütün yabancı kaynakları kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda gösterilmelidir.

  2. Ambar Giriş ve Çıkış İşlemlerine İlişkin Belgelerin Düzensiz Olması


    Şirketin ambar işlemlerinde çeşitli düzensizlikler olduğu görülmüştür.


    1. Çeşitli yüklenicilerden dijital baskılı malzeme alınmıştır. Yükleniciler tarafından farklı malzemelerin farklı tarihlerde tesliminin yapıldığı görülmüştür. Ancak ambar giriş fişleri tek seferde alım yapıldığı şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre Şirket tarafından alımı yapılan dijital baskı malzemelerinin ambara girişi fiilen yapılmadan doğrudan kullanıma verildiği anlaşılmaktadır.

    2. Şirket tarafından düzenlenen Ambar giriş fişlerinde sadece adet bilgisi ve 157.xx.xx.xxxx şeklinde malzemenin çeşidine göre belirlenen alt hesap kodları bulunmaktadır. Çok değişik çeşit ve evsafta bulunan tüketim malzemelerinin sadece malzeme ana çeşidine göre doğru bir şekilde izlenmesi mümkün olmayıp, stok takibinin doğru yapılması için malzemenin üzerindeki kendine özgü orijinal seri no vb. ayırt edici numaralar/kodlar fişlerde yer almalı ve ambara girişi yapılan malzemelerin tutar bilgisi de fişte gösterilmelidir.

    3. Tüketime verilen malzemelerin ambar çıkışları 740-770 ve 180, 255-264-265 kodlu hesaplara borç 157-Diğer Stoklar Hesabı içindeki ilgili hesaplara alacak yazılarak aylık olarak yapılmış ve ambar çıkış fişleri ve ambar talep formlarının tek tek asılları MİF'e eklenmiştir. Ancak talep formlarının tarih, numara, malzeme çeşit ve miktarlarını gösteren listeleri fişlere eklenmemiştir.

    Bahse konu uygulama Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, Sıra No:1’de yer verilen “Tarafsızlık ve Belgelendirme” kavramına uygun değildir. Bu kavram, muhasebe

    kayıtlarının gerçek durumu yansıtan ve usulüne uygun olarak düzelenmiş objektif belgelere dayandırılması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız davranılması gereğini ifade etmektedir.

  3. Vadesi Geçmiş Alacakların Tahsilinin Yapılmaması, Ticari Borçların Ödenmesinde Güçlük Yaşanması

    Şirketin 2022 yılı sonunda 2021 yılına göre, satıcılara olan borçlarının % 298 arttığı, alacaklarının % 1,5 azaldığı, şüpheli ticari alacakların sadece % 5 oranında tahsil edildiği, diğer alacaklar hesabında izlenen ve 2021 yılından devreden 931.344,12 TL tutarlı alacakların tahsil edilmediği; Şirketin ticari alacak toplamının 33.259.155 TL olduğu ve toplam aktiflerinin % 24’ünü oluşturduğu görülmüştür. Buna göre şirketin nakit darlığı yaşadığı borçlarını ödemekte ve alacaklarını tahsil etmekte zorlandığı ve şüpheli alacak riskinin arttığı görülmüştür.

    Bahse konu durum, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, Sıra No:1’de yer verilen “İhtiyatlılık” kavramına uygun değildir. Bu kavram, muhasebe olaylarında temkinli davranılması ve işletmenin karşılaşabileceği risklerin göz önüne alınması gereğini ifade eder. Bu kavramın sonucu olarak, işletmeler, muhtemel giderleri ve zararları için karşılık ayırırlar, muhtemel gelir ve kârları için ise gerçekleşme dönemlerine kadar herhangi bir muhasebe işlemi yapmazlar. Ancak bu kavram gizli yedekler veya gereğinden fazla karşılıklar ayrılmasına gerekçe oluşturamaz.

    Söz konusu alacaklardan, vadesi geçmiş olanların düşük tutarda olanların protesto edilmesi veya yazılı olarak talep edilmesi; yüksek tutarda olanların ise takibe alınarak icra işlemlerinin başlatılması akabinde 128-Şüpheli Ticari Alacaklar ve 139-Şüpheli Diğer Alacaklar Hesaplarında izlenmesi gerekmektedir.

  4. Sözleşme Gereği Yükleniciden Tahsil Edilecek Cezalar İçin Hak Edişten Kesinti Yapılması Yerine Sonradan Fatura Düzenlenerek Alacak Kaydı Yapılması

Yüklenicilere sözleşme gereği tahakkuk ettirilen cezalar düşülmeden gider tahakkuku yapıldığı görülmüştür. Ceza tutarı kadar 320-Satıcılar Hesabı alacak kaydı azaltılıp karşılığında ilgili hesaplara gelir kaydı yapılması gerekirken, bu kayıtlar yapılmamıştır. Cezalar için sonradan fatura kesilerek ceza tutarı kadar 320-Satıcılar Hesabına borç, 649-Diğer Olağan Gelir ve Karlar Hesabına alacak kaydı yapılmıştır. Bu şekilde sonradan kayıt yapılması usulü ile cezaların tahakkukunun doğru bir şekilde izlenmesi mümkün değildir. Ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229'uncu maddesi gereğince fatura satılan mal veya hizmetlerin karşılığında düzenlenen bir belgedir. Hak edişten kesilecek cezalarda ilgili birimin

düzenleyeceği ceza tutanağı ve yazısı karşı tarafa gönderilmelidir.Yapılan ödemeden veya tahakkuktan ödeme veya tahakkuk kaydı esnasında düşülmesi gereken tutarın sonradan tahsil edilmek üzere ayrı bir alacak olarak kaydedilmesi hatalı bir işlemdir.

Bahse konu uygulama, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, Sıra No:1’de yer verilen “Özün önceliği” kavramına uygun değildir. Bu kavram, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini ifade eder. Genel olarak işlemlerin biçimleri ile özleri paralel olmakla birlikte, bazı durumlarda farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu takdirde, özün biçime önceliği esastır.


Kararla ilgili sorunuz mu var?