Karar Künyesi
İdare ile aboneler arasında düzenlenen su ve kanalizasyon hizmeti sağlanmasına ilişkin sözleşmelerden bazılarının teminat alınmadan düzenlendiği tespit edilmiştir.
Düzenlenme esasları İdarece belirlenen “Kullananın Adına Mukavele” isimli abonelik sözleşmeleriyle; abonelik sözleşmesi yapılan kişiler (önceki abone) ile su ve kanalizasyon hizmetlerinden fiilen yararlanan kişilerin farklı olduğu durumlarda (yeni abone), hizmetlerden fiilen yararlananların kendi adlarına sözleşme yapmalarının teşvik edilmesi amaçlanmış; önceki aboneden alınan teminat tutarı iade alınmadığı sürece, adına sözleşme yapılan yeni aboneden teminat alınmaması uygulaması gerçekleştirilmiştir.
İSKİ Abone Hizmetleri Tarife ve Uygulama Yönetmeliği’nin “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3’üncü maddesinde teminat; abonelerden su tüketim miktarına göre alınan ve tasfiye sonrası iade edilecek olan güvence bedeli şeklinde tanımlanmış ve abonelerin hesabındaki teminat veya alacak bakiyesi ile mevcut borçları mahsuplaştırılmadıkça sözleşmelerin sonlandırılmayacağı belirtilmiştir.
Yukarıda uygulama esaslarına yer verilen “Kullananın Adına Mukavele” işlemlerinde, önceki abonelerin teminatlarını iade almadığı sürece yeni abonelerden teminat alınmaması, İdare açısından herhangi bir hukuki güvence sağlamamakta; su ve kanalizasyon hizmetlerinin teminatsız sunulması anlamına gelmektedir. Zira, önceki abonelerin teminat alacakları bu kişilerce yeni abonelere temlik edilmediğinden bu teminatların, yeni abonelerin sözleşme sonlandırma işlemlerinde borçlarına mahsup edilmesi mümkün olmayacaktır. Bu durum
nedeniyle uygulama Esaslarına; “Yeni müşterinin borcu için eski müşterinin güncellenen teminatı mahsuplaşmayacaktır” açıklaması eklenmiştir.
Önceki abonelerin teminatlarının iade alınmayarak idare hesaplarında yer alması, yeni abone sözleşmeleri için hukuken bir anlam ifade etmediğinden, yeni abonelik sözleşmeleriyle birlikte tekrar teminat alınması gerektiği açıktır. Önceki abonelerin, sözleşmelerine ait teminatlarını iade alıp almaması kendi tasarrufunda olup, bu teminatların yeni kurulan sözleşmelerle ilişkilendirilmeleri mümkün bulunmamaktadır.
Yapılan incelemede, “Kullananın Adına Mukavele” Adına Mukavele” uygulaması çerçevesinde sözleşme yapılan ve 2021 yılı sonu itibariyle sözleşmesi aktif olan 220.502 aboneden, güncellenmiş veriler ile toplam 60.720.473,25 TL teminatın, alınmadığı ve 43- Diğer Borçlar Hesap Grubunun olması gerekenden aynı tutarda düşük göründüğü; yine 2021 yılı sonu itibariyle bu kapsamda olan 16.144 abonenin sözleşmesinin toplam 3.635.722,10 TL borçlu olarak sonlandırıldığı ve bu abonelerden sözleşmelerin sonlandırıldığı tarih verileriyle toplam 3.179.856,90 TL teminat alınmamış olduğundan, bu teminatların borca mahsup işlemlerinin gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir.
Yukarıda yer alan denetim tespiti üzerine, İdare tarafından; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun Ek 2’nci maddesinde kamuya ait eğitim kurumları, yurtlar, okul pansiyonları ve hastanelerden abonelik teminatı ve güvence bedeli alınmayacağının belirtildiği ifade edilmiş, Belediye Su ve Kanalizasyon Hizmetlerinde Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik’te ise ön ödemeli (kartlı) su sayacı kullanan abonelerden güvence bedeli (depozit) tahsil edilmeyeceğinin hüküm altına alındığı belirtilmiştir.
Ancak Bulgu konusu husus, mevzuat uyarınca teminat alınmaması gerekenler değil, teminat alınması gerekirken alınmamış abonelik sözleşmelerine ilişkindir.
İdare tarafından ayrıca, adına mukavele uygulamasının, abonelik işlemlerini kolaylaştırmak adına “Teminat Tahakkuk Etmeden Sözleşme Yapılması Uygulama Esası” düzenlenerek başladığı; adına mukavele işlemi yapılmadan önce önceki sözleşmede teminatın varlığının kontrol edildiği, abonelerden alınan teminatların İdare açısında bir gelir kalemi olmayıp, bu teminatların muhasebe emanet hesaplarında tutulduğu, adına mukavele yapılan sözleşmeler ile diğer sözleşmeler arasında tahakkuk, tahsilat, borç takip işlemleri, açma/kapama işlemleri, hukuki ve yaptırım olarak hiçbir farklılığının bulunmadığı ifade edilmiştir.
Ancak, abonelik sözleşmelerinin kolaylaştırılmasına yönelik idari işlemlerin yasal düzenlemelerle uyumlu olması gerektiği gibi, yukarıda belirtildiği üzere önceki abonenin İdare hesaplarında teminatının bulunması yeni abonenin borçları açısından güvence sağlamayacağından, önceki sözleşmede teminatın varlığının kontrol edilerek, teminat varsa yeni aboneden teminat alınmaması, hukuki açıdan bir anlam ifade etmemektedir. Buna göre, adına mukavele abonelik uygulaması ile diğer abonelik sözleşmeleri arasında, teminatın borca mahsup edilebilirliği açısından yaptırım farklılığı bulunmaktadır. Diğer taraftan teminatlar nitelikleri itibariyle gelir olarak tahsil edilmeyip, ileride meydana gelebilecek gelir kayıplarını güvence altına almak amacıyla tahsil edildiklerinden, bunların İdare geliri olmadığından bahisle yasal dayanak olmaksızın tahsilatından vazgeçilmesi mümkün olmayacaktır.
Buna göre, “Kullananın Adına Mukavele” uygulaması çerçevesinde sözleşme yapılan abonelerden, önceki abonelerin, İdarede teminatı bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, teminat alınması gerekmektedir.