Karar Künyesi
Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği eki olan tıbbi atık üreticileri listesinde yer alan tıbbi atık üreticilerinin bir kısmının tıbbi atıklarının toplanmadığı, hâliyle söz konusu bu atıkların bertarafının atık üreticileri tarafından nasıl gerçekleştirildiğinin bilinmediği ve bu konudaki yasal yükümlülüklerin kısmen yerine getirilmediği görülmüştür.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesi, burada öngörülen diğer görevlerin yanı sıra çevre ve çevre sağlığı hizmetlerini de belediyelerin yapacağı veya yaptıracağını hüküm altına almıştır.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 3’üncü maddesi çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeleri belirlerken başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkesi, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli tayin edip bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü kılmıştır.
Mezkûr Kanun’un 8’inci maddesi ise “Kirletme yasağı” bahsini düzenlemektedir ve bu bağlamda her türlü atık ve artığın, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesi, depolaması, taşıması, uzaklaştırılması ve benzeri faaliyetlerde bulunmasını yasaklamakta, kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgilileri kirlenmeyi önlemekle, kirlenmenin meydana geldiği hallerde ise kirleteni kirlenmeyi durdurmakla, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılmaktadır.
Anılan Kanun’un 11’inci maddesi ise bertaraf etme yükümlüğünü düzenlemekte olup bu çerçevede, üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri sonucunda oluşan atıklarını alıcı ortamlara doğrudan veya dolaylı vermeleri uygun görülmeyen tesis ve işletmeleri, atıklarını yönetmeliklerde belirlenen standart ve yöntemlere uygun olarak bertaraf etmekle veya ettirmekle ve öngörülen izinleri almakla mükellef kılmıştır.
Bu çerçevede hazırlanan Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, enfeksiyon yapıcı atıkları, patolojik atıkları ve kesici-delici atıkları tıbbi atık kabul etmekte ve tıbbi atık oluşumuna neden olan atık üreticilerinin listesini Ek-1’inde vermektedir.
Yönetmelik kapsamında “Enfeksiyon yapıcı atık: Enfeksiyon yapıcı etkenleri taşıdığı bilinen veya taşıması muhtemel; başta kan ve kan ürünleri olmak üzere her türlü vücut sıvısı, insan dokuları, organları, anatomik parçaları, otopsi materyali, plasenta, fetus ve diğer patolojik materyali, bu tür materyal ile bulaşmış eldiven, örtü, çarşaf, bandaj, flaster, tamponlar, eküvyon ve benzeri atıkları, karantina altındaki hastaların vücut çıkartılarını, bakteri ve virüs tutucu hava filtrelerini, enfeksiyon yapıcı ajanların laboratuvar kültürlerini ve kültür stoklarını, enfekte hayvanlara ve çıkartılarına temas etmiş her türlü malzemeyi, veterinerlik hizmetlerinden kaynaklanan atıkları,” kapsarken patolojik atık ise “Cerrahi girişim, otopsi, anatomi veya patoloji çalışması sonucu ortaya çıkan dokuları, organları, vücut parçalarını, vücut sıvılarını ve fetus,” gibi atıkları kapsamaktadır. Mezkûr Yönetmelik’in 4’üncü maddesine göre kesici-delici atık ise enjektör ve diğer tüm tıbbi girişim iğneleri, lanset, kapiller tüp, bisturi, bıçak, serum seti iğnesi, cerrahi sütur iğneleri, biyopsi iğneleri, intraket, kırık cam, ampul, lam-lamel, kırılmış cam tüp ve petri kapları gibi batma, delme, sıyrık ve yaralanmalara neden olabilecek atıkları kapsamaktadır.
Bahse konu Yönetmelik, yukarıda sayılan tıbbi atıkların toplanması, taşınması ve bertarafından sorumlu tuttuğu belediyelerin yükümlülüklerine ise 8’inci maddesinde yer vermiştir. Tıbbi atık yönetim planının hazırlanmasından tıbbi atık işleme tesisine kadar tüm yükümlülükler bu madde hükmü ile düzenlenmiştir.
Belediye, anılan maddede öngörülen görevleri, yine aynı madde düzenlemesine uygun olarak yapmak yerine yaptırmaktadır. Bununla birlikte anılan maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre belediyeler de birinci fıkrada belirtilen yükümlülüklerden, yetkilerini devrettiği kişi ve kuruluşlar ile müteselsilen sorumludurlar.
Mezkûr Yönetmelik’in 22’inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğince belediyeler, tıbbi atık yönetim planı hazırlamak ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne sunmak ve planda, diğer bilgilerin yanı sıra tıbbi atık oluşumuna neden olan atık üreticileri ile bunların tıbbi atık miktarları ve geçici depolama sistemlerine ilişkin bilgilere detaylı olarak yer vermekle görevli ve sorumlu tutulmuşlardır.
Bolu Belediyesi Tıbbi Atık Yönetim Planı 2023 yılı Ocak ayında anılan Yönetmelik’e uygun olarak yayınlanmıştır. Bahse konu Plan eki Ek-1’de yer alan tıbbi atık oluşumuna neden olan atık üreticileri listesi incelendiğinde iki önemli husus dikkati çekmektedir ki bu iki husus aynı zamanda 2872 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik’in yukarıda zikredilen hükümleri nedeniyle iki önemli soruna da işaret etmektedir.
Bunlardan ilki, Belediye ile sözleşme yapan tıbbi atık üreticisi sayısı ile bahse konu Plan’ın Ek-1’inde yer alan ve ilde faaliyet gösteren tıbbi atık üreticilerinin sayısı arasındaki farktır. Bunun anlamı, Belediye ile sözleşme yaptığı hâlde tıbbi atıklarını Belediyenin yetki verdiği tıbbi atık toplayıcısı firmaya teslim etmeyen tıbbi atık üreticilerinin bulunduğudur. Mezkûr Yönetmelik'in Ek-1’inde sayılan tıbbi atık üreticilerinin bir kısmının, örneğin eczaneler ya da bazı branşlarda hizmet veren doktor muayenehaneleri gibi, düzenli ve sürekli tıbbi atık üretmediği göz önünde bulundurulsa bile diğerlerinin tıbbi atık üretmediğini düşünme imkanı olmadığı açıktır. Örnek vermek gerekirse diş ve ağız sağlığı muayenehaneleri, diyaliz merkezleri veya belli branşlarda hizmet veren doktor muayenehanelerinde tıbbi atık üretilmemesi ihtimali bulunmamaktadır.
Diğer sorun ise yine anılan Yönetmelik Ek-1’inde sayılan tıbbı atık üreticilerinden olup ilde faaliyet gösteren kişi ya da kuruluşların bir kısmının Belediye ile sözleşme dahi yapmadığının anlaşılmasıdır. Gerçekten de ilde faaliyet gösteren dövme salonu, güzellik merkezi ve veteriner muayenehanesi gibi tıbbi atık üreticisi sayılan kişi ya da kuruluşların ne sözleşme yaptığı ne de tıbbi atıklarını bertarafı için Belediyece yetkilendirilmiş firmaya verdiği anlaşılmıştır. Yapılan incelemede, çalışma ruhsatı almadan faaliyetini sürdüren dövme salonuna bile rastlandığı dikkate alınırsa, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik hükümleri çerçevesinde yapılması gereken denetimlerin yetersiz olduğunu söylemekte bir sakınca da olmayacaktır.
Söz konusu tıbbi atık üreticilerinden bir kısmının ise ilgili mevzuatı ile belirlenmiş yasakları ihlal ettiği de yapılan inceleme ile anlaşılmıştır. Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in geçici 5’inci maddesinde “Güzellik salonunda tıp fakültesi diploması olan biri çalışsa bile, tabip yetkisinde olan tıbbi işlemler güzellik salonunda yapılamaz. Bu hususa uymadığı tespit edilen kişiler hakkında ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Aynı şekilde, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in “Sıhhî Müesseseler İçin Sınıflarına ve Özelliklerine Göre Aranacak Nitelikler”i düzenleyen Ek-1’inde yer alan Güzellik Salonları başlıklı J bölümünün 16’ıncı maddesinde güzellik salonlarında yasak olan faaliyetler sıralanmış olup, güzellik salonunda tıp fakültesi mezunu olan biri çalışsa bile mezoterapi, akupunktur, lipoelektro gibi her türlü invaziv girişimler ile tabip yetkisinde olan tıbbi işlemlerle deriye veya deri altına enjeksiyonla müdahalede bulunmayı gerektiren işlemlerin yapılamayacağı düzenleme altına alınmıştır.
Bununla birlikte, ilde faaliyet gösteren bazı güzellik salonlarının, web sayfaları ya da sosyal medya hesaplarından anlaşıldığı üzere, tıbbi işlem sayılan nitelikte işlemler uyguladıkları anlaşılmaktadır ki bu durum yukarıda zikredilen her iki Yönetmelik’e de aykırılık teşkil etmektedir.
Bu çerçevede, Belediye’nin 2872 sayılı Kanun’un 3 ve 8’inci maddeleri bağlamında kirlenmeyi önleme, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik hükümleri gereğince de “yetkili idare” sıfatı ve vasfıyla işyeri açma ve çalışma ruhsatının verilmesinden sonra yapılacak denetimlerde mevzuata uygun olmayan unsurların tespiti hâlinde iş yerine bu durumu gidermesi için süre verme ve verilen süre içinde giderilmemesi hâlinde iş yerini kapatma görevlerinin olduğu muhakkaktır.
2872 sayılı Kanun’un 20’nci maddesi idari nitelikteki cezalar bahsini düzenlemekte olup, Belediye’nin bu konuda tam ve doğru uygulama yapması, tüm tıbbi atık üreticilerinden bu atıkları toplaması ya da toplattırması, sözleşme yapmayan ya da sözleşme yapmış olmakla birlikte tıbbi atık teslimi olmayan üreticileri anılan 20’nci maddedeki yaptırımların uygulanması için ilgili kurumlara bildirmesi gerekmektedir. Zira, atıkların üretilmesinden nihai bertarafına kadar geçen sürede atık üreticileri, toplayıcılar, atıkların el değiştirdiği tüm taşıyıcılar, nihai bertaraf ediciler müteselsilen sorumludurlar.
Bahse konu 20’nci maddesinin birinci fıkrası r bendi Kanun’da ve yönetmeliklerde öngörülen usul ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak atık toplayan, taşıyan, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, geri dönüşüm sağlayan, tekrar kullanan veya bertaraf edenlere 433.018 Türk lirasından 1.732.078 TL Türk lirasına kadar idari para cezası verileceğini, ikinci fıkrası ise bu maddenin r bendinde öngörülen idarî para cezasının kurum, kuruluş ve işletmelere üç katı olarak uygulanacağını hüküm altına almıştır.
Öte yandan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu “İkinci Bölüm”ünde “Çevreye Karşı Suçlar” bahsini düzenlemekte olup işlenen suça verilecek ceza, 181 ve 182'nci maddelerinde çevrenin kirletilmesi suçunun kasten ya da taksirle işlenmesine göre iki madde hâlinde yer almaktadır.
Taksir, anılan Kanun’un 22’inci maddesine göre “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” iken, kast, 21’inci maddeye göre “suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi” hâlidir.
Mezkûr Kanun’un bağlayıcılığı ise, 4’üncü maddesinde “Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.” hükmüyle vazedilmiştir.
Tıbbi atık üreticileri her ne kadar bu konudaki sorumluluklarının bilincinde ise de bu konuda yetkili ve görevli kılınmış idarelerin de bu sorumlulukları ilgililerine hatırlatma ve öngörülmüş yaptırımları uygulama veya uygulatma ve en nihayetinde çevrenin korunması hususunda gerekli önlemleri alma sorumluluğu bulunmakta olup, yapılan açıklamalar çerçevesinde önlem alınması ve işlem yapılması gerekmektedir.