Kurumun yeterli kaynağı bulunmasına karşılık, sorumlu sıfatıyla kaynaktan kesilen ve/veya tahsil edilen vergi borçlarının vadelerinde ödenmediği görülmüştür.

27.05.2016 tarih ve Mükerrer 29724 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nde 360 ödenecek Vergi ve Fonlar Hesabı ile ilgili 269 ve 270’inci maddelerinde; bu hesabın mevzuatı gereği kamu idarelerince sorumlu veya mükellef sıfatıyla vergi dairesine ödemesi gereken her türlü vergi, resim, harç ve benzeri borç tutarlarının izlenmesi için kullanılacağı,

368 Vadesi geçmiş ertelenmiş veya taksitlendirilmiş vergi ve diğer yükümlülükler hesabı ile ilgili 278 ve 279’uncu maddelerde; bu hesabın, kanuni süresi içerisinde ödenmeyen vergi ve diğer yükümlülükler ile ertelenen veya taksitlendirilen vergi ve diğer yükümlülüklerin erteleme veya taksitlendirme vadesinin bir yılı aşmayan kısımlarının izlenmesi için kullanılacağı,

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nun 22’nci maddesinde; amme alacağını, borçlusundan kesip ödemek zorunda olan özel ve tüzel kişilerin, bu sorumluluklarını mevzuatta belirlenen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde, ödenmeyen kamu alacağının sorumlu olan özel ve tüzel kişilerden bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği,

Aynı Kanun’un “Gecikme zammı, nispet ve hesabı” başlıklı 51’inci maddesinde ise amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı (belirlenen oranda) gecikme zammı uygulanacağı belirtilmiştir.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu Zararı” başlıklı 71’inci maddesinde ise kamu zararının tanımı yapılmıştır. Buna göre kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması olarak tanımlanmıştır.

Buna göre kamu idareleri, mükellef ya da sorumlu sıfatıyla muhatap oldukları ve vergi


dairelerine ödemekle yükümlü bulundukları vergileri öncelikle 360 hesabında muhasebeleştirmekte olup ödendiğinde bu hesaptan çıkarmakta, ancak vergi borçları ödenmiyorsa 360 hesabından çıkararak 368 numaralı hesapta takip etmektedirler.

Sorumlu sıfatıyla vergi kesintisi yapıp ödemek zorunda olanlar da kanun gereği ödenmeyen vergi borcundan sorumludur. Şayet vergi borcu zamanında ilgili vergi dairesine ödenmemişse ödenmeyen her ay için vergi aslına gecikme zammı da ilave edilecek ve tahsili sağlanacaktır. Bu noktada gecikme faizi de kasıt, kusur ya da ihmal neticesinde ödenmek durumunda kalınıyorsa, ödenen tutar bir fazla ödeme niteliğinde olacağından kamu zararı olarak ta nitelendirilebilecektir.

Yapılan incelemelerde, kurumun banka hesaplarında yeterli varlığı bulunmasına, genel giderler ile personel giderlerinin rahatlıkla karşılanmasına ve çok sayıda yatırım harcaması için düzenli ödeme yapılmasına karşılık asli bir kamu alacağı olan ve tüm kamu hizmetlerinin finansmanı için temel bir kaynak durumunda olan, aynı zamanda yine belediyelerin merkezi idareden aldığı payın da kendisini oluşturan vergi ödemelerinin zamanında yapılmadığı, bunun yerine vergi borçlarının biriktirilerek belirli periyotlar halinde hazineye taşınmaz devri yapmak suretiyle ödeme yapıldığı görülmüştür. Ancak vergi borcu zamanında ödenmediği için sonradan yapılan ödemeler sırasında Kurum gecikme zammına da maruz kalmakta ve olması gerekenden daha fazla tutarda ödeme yapmaktadır.

Kesin mizana bakıldığında 360 hesabına göre, 2021 yılından devredenlerle birlikte Kurumun ödemesi gereken toplam vergi miktarı 46.827.026,86 TL olup dönem sonunda bu tutarın 34.128.830,83 TL’si 368 hesabına aktarılmış kalan tutar ise 2023 yılına devretmiştir.

368 hesabında yer alan ve vadesi geçmiş olan toplam 41.998.515,05 TL vergi borcunun 18.674.101,31 TL’si 2022 yılında hazineye taşınmaz devri yapılmak suretiyle mahsuben ödenmiş kalan tutar 2023 yılına devretmiştir. Buna göre 2023 yılına devreden ve vadesi geçmiş olup gecikme zammı işlemeye devam eden vergi borcu toplamı 23.324.413,74 TL olarak görünmektedir.

Kurumun vadesi geçmiş borçlarının bir kısmının mahsuben ödenmesine kadar olan sürede 1.214.144,18 TL gecikme zammı işlemiş ve bu tutar da mahsuplaşmaya dahil edilerek ödenmiştir.

Kurumun vergi borçlarına karşı alacaklı kurumlara taşınır ve taşınmaz devri yapması ve bu yolla mahsuplaşması, borçların ödenmesi için kullanılabilecek bir yöntem olması sebebiyle


konunun bu yönüne ilişkin herhangi bir eleştiri yapılmamaktadır. Ancak Kurumun, vergi borçlarını ve diğer yükümlülüklerini vadesinde ödemeye yetecek düzeyde menkul varlıkları bulunmasına rağmen taşınmaz devri yapılacağı gerekçesiyle vadesi gelmiş vergi borçlarını ödememesi hem hazinenin vergi gelirlerini zamanında tahsil edememesine hem de gecikme zammı nedeniyle Kurumun fazladan ödeme yapmasına neden olmaktadır. Her iki taraf için de kamu yararına uygun olmayan bu uygulamanın sona erdirilmesi ve mali imkanlar elverdiği ölçüde vergi borçlarının zamanında ödenmesinin sağlanması gerekmektedir.

Bulguda belirtilen husularla ilgili olarak Kamu İdaresi cevabında; Kurumun kent hizmetlerini yürütmekte kullanılan kaynak ihtiyacının sürekli arttığı, bu kapsamda zaman zaman borçlanma yoluna başvurulduğu, bununla birlikte taşınmaz satışı da yapılarak kaynak yaratılmaya çalışıldığı vurgulanmış ve söz konusu takas uygulamasının da bu kapsamda yapıldığı ve takası yapılan taşınmazların bilançoda kaydi değeri olmakla birlikte nakdi hiçbir değeri olmayan taşınmazlar olduğu ve bu taşınmazların takası yapılarak her iki taraf için de makul bir çözüm ortaya konulduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, vergi borcuna karşı takas edilen yerlerin değerinin sürekli artış gösterdiği,bu sayede vergi borcunun doğduğu tarih ile takas yoluyla ödendiği tarih göz önüne alındığında Kurumun bu işlemden çok daha kazançlı çıktığı, taşınmazın değerinde ortaya çıkan artışın vergi borcuna ilişkin gecikme zammından çok daha fazla olduğu dolayısıyla Kurumun herhangi bir zarara uğramadığı ifade edilmiştir.

Konu sadece Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından değerlendirildiğinde Kurumun olaya yaklaşımının ve kullandığı yöntemin fayda/maaliyet dengesi kapsamında son derece yerinde ve karlı olduğu açıktır. Ancak burada söz konusu olan Kurumun özel hukuk işlemlerinden doğan ticari borcu değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde en temel ve asli kaynak olan vergi borcudur. Dolayısıyla olayın diğer tarafı kamu maliyesi yani devlet hazinesidir. Her ne kadar Kurum bir kamu kuruluşu olsa da, vergi borcunun zamanında ödenmemesi nedeniyle kamu maliyesince katlanılan külfet Kurum lehine oluşan kamu yararıdan çok daha fazladır. Zira Kurum belirli bir alan için kamu hizmeti üretirken hazine tarafından toplanan vergiler tüm ülke için kamu hizmeti üretilmesinde kullanılmaktadır.

Ayrıca kamu kurumları, hukuk düzeninin korunmasında ve vatandaşlar ile özel kuruluşların yasalara uygun davranmasında örnek olması gereken kurumlardır. Kamu kurumları faaliyet alanlarında işlem tesis ederken temel saikleri karlılık değil kanunlar ile usul ve esaslara uyum olması gerekmektedir. Bu nedenle karlı oldğu yaklaşımıyla vergi borcunun kasıtlı olarak ertelenmesi bir kamu kurumu için uygun görünmemektedir.


Denetlenen idare özelinde ortaya konulan bu durumun son yıllarda diğer belediye idarelerinde de yaygınlaştığı görülmektedir. Belediye hizmetlerinin yürütülmesinde kaynakların son derece sınırlı ve bazen yetersiz olduğu bir gerçektir. Ancak hizmetlerin devamını sağlamanın yolu diğer bir kamu alacağı olan vergilerin ödenmemesi değil kaynak verimliliğinin sağlanabilmesidir. Bu uygulamanın daha da yaygınlaşması halinde kamu mali dengesinin olumsuz etkilenmesi rsiki de söz konusu olabilecektir.

Sonuç olarak mevcut uygulama Kurum için karlı da olsa açıklanan nedenlerden dolayı vergi borçlarının zamanında ödenmesinin son derece önemli olduğu değerlendirilmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?