İdarenin vergi alacaklarına ilişkin yapılan ilan yoluyla tebliğin usulünde hata yapıldığı görülmüştür.

Vergi Usul Kanunu’nun 103'üncü maddesinde;


“ Aşağıda yazılı hallerde tebliğ ilan yoluyla yapılır:


  1. Muhatabın bu Kanunun 101 inci maddesi kapsamında bilinen adresi yoksa,


  2. Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan bilinen adreste tebliğ yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı bir adresi bulunmazsa,

  3. Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa,


  4. Başkaca nedenlerden dolayı tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa.”


hükmü yer almaktadır.


Bu hükme göre; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse ve muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı bir adresi bulunmazsa, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa ve yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa ilanen tebliğ yoluna gidilebilir.

Yine Vergi Usul Kanunu’nun “Bilinen Adresler” başlıklı 101'inci maddesinde;


“ 1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri,

  1. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri,

  2. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi.

Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılır.

İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır. İşyeri adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır.”

hükmü yer almaktadır.


Bu hükme göre; bilinen adresin tanımlamaları yapılmıştır. Ayrıca yine aynı madde hükmüne göre; ilgililerin işyeri adreslerine tebliğ yapılmalı, herhangi bir gerekçeyle yapılamazsa yerleşim adreslerine tebliğ yapılmalıdır.

Ancak yapılan incelemelerde, idare tarafından bu şartlar gerçekleşmeden ilanen tebliğ yoluna gidildiği görülmüştür. Örneğin; halen açık olan işyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamadığı gerekçesiyle ilanen tebliğ yapıldığı görülmüştür. Ya da işyerinin kapanmış olduğu durumlarda yerleşim yerine tebligat yerine ilanen tebliğe çıkıldığı görülmüştür.

Bu usul VUK hükümlerine aykırı olup idarelerin tebligata ilişkin bu işlemlerinin iptali için mükellefler tarafından mahkemelere başvurulması durumunda idarenin davayı kaybetmesine yol açacaktır. Bunun sonucunda ise hem idare alacağı tehlikeye düşecek, hem de ayrıca mahkeme masrafı ödenmek durumunda kalınabilecektir. Dolayısıyla vergileme sürecine ilişkin usul hükümlerine özenle riayet edilmesi gerektiği değerlendirilmek birlikte; kamu idaresince de bulguda yer alan hususlara riayet edileceği ifade edilmiştir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?