Karar Künyesi
İdarinin çeşitli yıllardaki hesap ve işlemlerinin Sayıştay tarafından yargılanmasıyla tazmin hükmü tesis edilen ve temyiz süreçleri tamamlanarak kesinleşen tutarların, sorumlularca kanuni süre içerisinde rızaen ödenmemesine rağmen, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil işlemlerinin tamamlanmadığı tespit edilmiştir.
Anayasa’nın 160’ıncı maddesinde sorumluların hesap ve işlemlerinin kesin hükme bağlanmasının Sayıştay tarafından yapılacağı, bu kesin hükümler hakkında idari yargıya başvurulamayacağı ifade edilmiştir.
6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun “Kamu idareleri ve görevlilerinin sorumluluğu” başlıklı 9’uncu maddesinin dördüncü fıkrasında, Sayıştay ilamlarının infazını izlemeyen ve gereklerini yerine getirmeyenler hakkında da üçüncü fıkradaki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Söz konusu üçüncü fıkrada ise, hesabı bu Kanun hükümlerine göre zamanında ve tam olarak vermeyen sorumlular veya diğer ilgililer ile Sayıştay denetimine giren kamu idareleri görevlilerinden, denetleme ve yargılama sırasında, istenilen her çeşit bilgi, belge ve defterleri vermeyen ve denetleme ve yargılamayı güçleştirenlerin aylıklarının, Sayıştayın istemi üzerine ilgili kamu idarelerince, hesabı veya istenen bilgi, belge ve defterleri eksiksiz verinceye kadar yarım olarak ödeneceği; yarım aylık kesilmeye başlandığı tarihten itibaren muhasebe yetkilileri en çok üç ay, diğer görevliler ise Sayıştayca belli edilen süre içinde yine hesabı veya istenilen bilgi, belge ve defterleri vermez veya denetleme ve yargılamayı güçleştiren sebepleri ortadan kaldırmazlarsa, bu defa ilgili kamu idarelerince mevzuatındaki usule göre görevden uzaklaştırılarak haklarında gerekli soruşturma veya kovuşturma yapılacağı belirtilmiştir. Diğer yandan, aynı maddenin yedinci fıkrasına göre de yukarıda belirtilen hükümlere uymayanlar hakkında Sayıştayın istemi üzerine disiplin veya ceza kovuşturması yapılması gerekmektedir.
Gerek 832 sayılı mülga Sayıştay Kanunu gerekse 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nda Sayıştay Daireleri tarafından yapılan yargılama sonucunda ilam düzenleneceği, ilamın tebliğden itibaren belli süre içerisinde temyiz edilebileceği, Temyiz Kurulunca verilen kararların kesin olduğu, Sayıştay ilamlarının kesinleştikten sonra 3 ay (6085 sayılı Kanun’da 90 gün) içerisinde yerine getirileceği, ilamlarda gösterilen tazmin miktarı sorumlular tarafından rızaen ödenmez ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine başvurulacağı, ilam hükümlerinin yerine getirilmesinden ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöneticilerinin sorumlu olduğu, Sayıştay ilamlarının infazını izlemeyen ve gereklerini yerine getirmeyenler hakkında “aylığın yarım ödenmesi”, “görevden uzaklaştırma”, “soruşturma” ve “kovuşturma” hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Ayrıca mülga 832 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 65 ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun
78’inci maddesinde adli ve idari mahkemelerce verilen hükümlerin, Sayıştayın denetim yapmasına ve hükme bağlamasına engel olmadığı kesin bir şekilde hükme bağlanmıştır.
Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 8’inci maddesinde, kamu zararından doğan alacaklar için takibe yetkili birim tarafından alacak takip dosyası açılacağı; 9’uncu maddesinde Sayıştay ilâmına istinaden bildirilen kamu zararlarının ilâmda belirtilen sorumlular adına muhasebe hesaplarına kaydedileceği, 10’uncu maddesinde Sayıştay ilamlarının Sayıştay Kanunu’nda belirtilen usul ile tebliğ edileceği; tebliğe rağmen sorumlular tarafından süresinde rızaen ödenmeyen kamu zararlarına ilişkin alacak takip dosyalarının hükmen tahsil için kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderileceği; 5’inci maddesinde ise Sayıştay ilamı ile hüküm altına alındığı halde rızaen ödenmeyen tutarların 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil edileceği belirtilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda da mahkeme ilamı üzerine icra dairesine nasıl başvurulacağı ve ilamlı icralarda neler yapılacağı, ödeme, taksitlendirme ve haciz yöntemleri detaylı bir şekilde anlatılmıştır.
Yapılan incelemede, İdarenin 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2012 yılları hesaplarının denetimi sonucu oluşturulan raporların yargılanarak ilamların düzenlendiği; söz konusu ilam maddelerinde yer alan kamu zararlarından bir kısmının tahsil edildiği, bir kısmı için ise temyiz başvurusunda bulunulduğu; temyiz istemi sonuçlanmasına, kararlar kesinleşmesine ve 90 günlük sürenin çok üzerinde bir sürenin geçmesine rağmen faiziyle beraber toplam 515.482,12 TL tutarındaki ilama bağlı alacağın tahsil edilmediği tespit edilmiştir.
Yukarıda yer alan denetim tespiti üzerine, İdare tarafından özetle; 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2012 yılları Sayıştay İlamları ile ilgili olarak; bu tutarların tamamının personele yapılan yersiz veya fazla ödeme kaynaklı olduğu ve ilgililerden (ahizlerden) yasal yoldan tahsilatının yapılması için gerekli hukuki işlemlerin devam ettiği, bu ilamlar gereğince tahsili gereken ilam tutarlarından faizleriyle birlikte kalan 515.482,12 TL’nin yasal yoldan takip ve tahsil işlemlerine devam edildiği ifade edilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; Sayıştay Anayasa’nın 160’ıncı maddesi hükmü gereği sorumluların hesap ve işlemlerinin kesin hükme bağlamaktadır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu zararı” başlıklı 71’inci maddesinde de;
“Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.
Kamu zararının belirlenmesinde;
İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
Mal alınmadan, iş veya hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması,
Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
İş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla alınması veya yaptırılması,
İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması, (Mülga: 22/12/2005-5436/10 md.)
Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması, esas alınır.
(…)” hükmü tesis edilmiştir.
Bu itibarla, Sayıştay ilamlarında fazla veya yersiz ödemeyi alanlara tazmin hükmü çıkmamakta, söz konusu tazmin hükmü; fazla veya yersiz ödemeye sebebiyet veren kamu görevlilerine çıkmaktadır. 6085 sayılı Kanun’da sorumlu şeklinde tabir edilen bu kamu görevlileri; konunun muhteviyatına göre kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklı mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olan üst yönetici, harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlisi, kontrol teşkilatı üyeleri vb. kamu görevlilerinden oluşabilmektedir.
Sonuç olarak, yukarıda ortaya konulan mevzuat hükümleri doğrultusunda kesinleşen ilamlara ilişkin tutarların İcra İflas Kanunu hükümlerine göre ivedilikle sorumlulardan takip ve tahsili gerekmektedir.