Üniversitede bazı akademik personelin Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu 15’inci maddesinde sendika üyesi olamayacak kamu görevlileri arasında sayılan unvanlarda görev yapmalarına rağmen sendika üyesi oldukları tespit edilmiştir.

1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Sendika kurma hakkı” başlıklı 51’inci maddesinin birinci fıkrasında,

Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.” denilmek suretiyle işçi ve


memur ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanların sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı anayasal güvenceye alınmıştır. Anayasanın ilgili maddesinde sendika kurma hakkının; milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerine dayanılarak ve kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür.

Anayasanın 51’inci maddesinin beşinci fıkrasında, “İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilerek bu doğrultuda 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun 15’inci maddesinde sendika üyesi olamayacak kamu görevlilerini şu şekilde saymıştır;

“…


4- Yükseköğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri, üniversite ve yüksek teknoloji enstitüsü rektörleri, fakülte dekanları, enstitü ve yüksekokulların müdürleri ile bunların yardımcıları, …

Üye olamazlar ve sendika kuramazlar.”


Bu düzenlemeye rağmen; Üniversitenin farklı fakülte ve yüksekokullarında görev yapan akademisyenlerden bazılarının, sendika üyesi olamayacak akademik unvanlara sahip oldukları halde sendika üyesi oldukları görülmüştür.


Kamu cevabında bulgu konusu tespit kabul edilerek sendika üyeliğinden istifa eden personele ait kanıtlayıcı belgeler ile işyeri sendika temsilcisinin konuya ilişkin görüşü gönderilmiştir.

Cevap ekinde gönderilen belgeler incelendiğinde; sendika üyesi olamayacak personelden sadece bir kısmının üyeliğine son verdiği, kalanların sendika üyeliğinin devam ettiği görülmüştür.

İşyeri sendika temsilcisinin “4688 sayılı Kanun’daki düzenlemenin sadece asil personele ait olduğu ve vekaleten görev yapan personeli kapsamadığı” şeklindeki görüşü ise; 99 seri no’lu Devlet Memur Kanunu Genel Tebliği’ne göre vekilin vekilin asilde aranan şartları taşımasının zorunlu olduğu, bunun tüm hak ve yükümlülükleri de kapsadığı hususu ile 4688


sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda sendikaya üye olamayacak personel sayılırken asil/vekil ayrımına gidilmemiş olması karşısında kabul edilebilir nitelikte bulunmamıştır.

Mevzuat uyarınca; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda sayılan görevlere atanma tarihi itibariyle kişilerin sendika ile ilişiğinin kesilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Kararla ilgili sorunuz mu var?