Kongre merkezi ve park gibi yapım işleri İdare ile özel bir vakıf arasında imzalanan ortak hizmet projesi/protokolü kapsamına alınmış, protokollerde yer alan hükümler doğrultusunda söz konusu işlerin yapımı ve işletilmesi projenin diğer tarafı olan vakıf tarafından üçüncü kişilere devredilmiştir.


5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Diğer kuruluşlarla ilişkiler” başlıklı 75’inci maddesinde; belediyelerin, belediye meclisinin kararı üzerine yapacağı anlaşmaya uygun olarak görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda; Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınmış vakıflar ve 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu kapsamına giren meslek odaları ile ortak hizmet projeleri gerçekleştirebileceği ifade edilmiş olup ayrıca diğer dernek ve vakıflar ile gerçekleştirilecek ortak hizmet projeleri için mahallin en büyük mülki idare amirinin izninin alınması gerektiği belirtilmiştir.


Yukarıdaki mevzuat hükümlerinden ve açıklamalardan anlaşılacağı üzere; ortak hizmet projelerinin hayata geçirilebilmesinin ön koşulu, proje kapsamına alınacak faaliyetin; ilgili belediyenin görev, yetki ve sorumluluğunda bulunmasıdır. Dolayısıyla ilgili belediyenin görev, yetki ve sorumluluğunda bulunmayan bir konuyla ilgili meclis kararının varlığı, taraflar arasında protokolün düzenlenmesi ve mahallin en büyük mülki idare amirinin onayının olması bazı yapım işlerinin Vakıf tarafından üçüncü kişilere devredilebilmesini mümkün kılmamaktadır.


İdarenin hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde; İdare ile Vakıf arasında 08.04.2016 tarih ve 61 ile 71 sayılı meclis kararlarına istinaden çok amaçlı bir sosyal tesis projesinin hayata geçirilebilmesi amacıyla ortak hizmet protokolleri düzenlendiği anlaşılmıştır. Söz konusu protokoller ile Maltepe Belediyesi bünyesinde bulunan arsanın 25 yıl süreyle ilgli Vakıf tarafından projenin gerçekleştirilmesi amacıyla kullanılmasına izin verilmiştir. Ayrıca protokolün bütünlüğüne zarar vermeden ve ilgili protokoldeki süreyle sınırlı kalmak kaydıyla söz konusu Vakfa tasarruf yetkisini devretme, yani üçüncü kişilerle sözleşme imzalama yetkisi de tanınmıştır. Bununla birlikte Vakıf tarafından projedeki yapım işinin, üçüncü şahıslara tesisin işletim hakkı karşılığında (protokol süresini aşmamak kaydıyla) verilmesi durumunda


elde edilecek bütün imtiyazların %75’inin Belediye Başkanlığına verilmek zorunda olduğu da bahse konu protokollerde hüküm altına alınmıştır.


Protokolde yer alan hükümler doğrultusunda adı geçen yatırım ve hizmetlerin yapımı ve işletilmesi, protokol süresi boyunca (25 yıl ve 29 yıl) Vakıf tarafından üçüncü kişilere devredilmiştir. Her ne kadar 5393 sayılı Kanun’da ortak hizmet protokollerinin düzenlenebileceği öngörülmüş olsa da, protokolün taraflarından biri olan Vakıf tarafından yüklenicilerin belirlenmesinde hangi kriterlerin dikkate alındığı bilinmemektedir.


Denetim tespitine binaen, İdare tarafından; bulguda adı geçen yapım işlerinin 08.04.2016 tarihli ve 61 ve 71 sayılı meclis kararları doğrultusunda, İdare ile Vakıf arasında düzenlenen ortak hizmet protokollerinin konusu olduğu ve adı geçen protokollerin mevzuata uygun olarak hayata geçirildiği, 71 sayılı meclis kararının ise paylı mülkiyete konu olması ve başka diğer sebeplerle ortak hizmet projesine dönüştürülemediği ve taşınmaz üzerinde fiili herhangi bir projenin bulunmadığı ifade edilmiştir.


İdare tarafından, her ne kadar ortak hizmet protokolleri için, 5393 sayılı Kanun’da öngörülen gerekliliklerin yerine getirildiği belirtilmiş olsa da, bulguda eleştiri konusu yapılan husus,ortak hizmet projesi/protokolü kapsamına alınmış işlerin yapımının ve işletilmesinin projenin diğer tarafı olan vakıf tarafından üçüncü kişilere devredilmesinin mümkün olmadığıdır. Ayrıca, ortak hizmet projesi ile yapımı Vakfa devredilen yapım işlerinin, protokolde yer alan hüküm doğrultusunda Vakıf tarafından üçüncü kişilere devredilmesi esnasında hangi kriterlerin dikkate alındığının bilinmemesi ve bu nedenle de kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılmama ihtimalinin ortaya çıkması ve rekabet ilkesi koşullarının sağlanamaması bulgu kapsamında dikkat edilmesi gereken bir başka risk unsurudur.


İdaret tarafından, 71 sayılı meclis kararında adı geçen taşınmaz üzerinde fiili herhangi bir projenin bulunmadığı ifade edilmiş olsa da, ilgililerden alınan belgeler incelendiğinde, 71 sayılı meclis kararına istinaden, Vakıf ile F… T… S… S… P… İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 20.07.2017 tarihinde tanzim edilen kiralama yatırım ve işletme sözleşmesinin bulunduğu görülmektedir.


Yine 61 sayılı meclis kararına ilişkin bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde ise; 26.05.2016 tarihinde İdare ile Vakıf arasında düzenlenen ortak hizmet protokolünün mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından onaylandığı, 16.05.2017 tarihinde vakıf ile Ö… T… S…


H… İnş. Nak. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ile protokol düzenlendiği ancak daha sonra tarafların karşılıklı anlaşarak bu protokolü feshettiği, 09.05.2017 tarihinde İdare ile Vakıf arasında bu defa intifa hakkı sözleşmesi düzenlendiği, 02.10.2017 tarihinde Vakıf ile Y… S… E… K… A… Y… San. Ve Tic. AŞ. Arasında protokol düzenlendiği, son olarak 18.05.2018 tarihinde Vakıf ile sermayesinin tamamı Maltepe Belediyesine ait olan M… AŞ ile intifa hakkının kullanılmasının devrine ilişkin protokol düzenlendiği görülmüştür.


Ayrıca, gerek 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda gerekse de 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nda ihaleler; rekabet, şeffaflık, güvenilirlik gibi temel ilkeler gözetilerek gerçekleştirilir. Dolayısıyla kanun koyucu tarafından belirlenen hükümler uygulanmaksızın Vakfa, yalnızca protokolde yer alan hükümler uyarınca yükleniciyi seçebilme yetkisinin verilmesi kamu kaynaklarının etkin, ekonomik ve verimli kullanılmasını engelleyebileceği gibi, belirlenen yüklenicinin herhangi bir rekabet ortamı oluşturulmaksızın uzun yıllar hizmetin işletilmesinden kazanç elde etmesinin de önünü açmıştır.


Sonuç olarak, 5393 sayılı Kanun ile belediyelere dernek ve vakıflarla işbirliği yapabilme imkânı getirilmiş de olsa, bir yatırım veya hizmetin yapılması, belli bir süre işletilmesi ve süre sonunda ilgilisine devrini öngören ve uygulama noktasında; ortak hizmet projesi/protokolü kapsamına alınmış işlerin (yapım ve işletme işlerinin), projenin diğer tarafı olan vakıf tarafından üçüncü kişilere devredilmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?