Karar Künyesi
Kurum hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde; Kurumun asli geliri niteliğinde olan 2020 yılı su ve atık su tarifelerinin Kanun ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilmediği, yapılan hesaplamalarda gerçek maliyet değerlerinin kullanılmadığı görülmüştür.
Bütün büyükşehir su ve kanalizasyon idareleri için uygulanan 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Tarife Tespit Esasları” başlıklı 23’üncü maddesinde su satışı ile kanalizasyon sistemi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması giderleri için ayrı ayrı tarifeler yapılacağı, söz konusu tarifelerde yönetim ve işletme giderleri ile amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilemeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve bir kar oranının esas alınacağı hüküm altına alınmıştır.
Kanun’un verdiği yetkiye istinaden çıkarılan ESKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 16’ncı maddesinde de tarife tespiti ile ilgili ayrıntılı hükümlere yer verilmiş olup su ve atıksu tarifesinin belirlenmesinde; yönetim ve işletme giderleri, enerji ve malzeme giderleri, personel giderleri, tamirat giderleri, amortisman giderleri ile kira, taşıma ve haberleşme giderleri, onarım ve imalat harcamaları gibi çeşitli harcamaların yer alacağı ifade edilip gerçek değerlere dayanılarak hesaplama yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Bu bağlamda Kurum tarafından tarife belirlenmesi için öncelikle Genel Müdürlük bünyesinde kurulan maliyet komisyonlarınca tarifeye esas olacak maliyet hesapları yapılarak 1m³ suyun maliyeti belirlenmekte ve hesaplama Abone İşleri Daire Başkanlığına iletilmektedir. Abone İşleri Daire Başkanlığınca bir tarife belirlenerek Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu’na sunulmak üzere Strateji Geliştirme Daire Başkanlığına tekrar gönderilmekte, Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulunda tarifenin kabulünden sonra ilgili tarife Karara bağlanmak üzere Genel Kurulun onayına sunulmaktadır.
Kurum tarafından 2020 yılı tarifesinin tespitinde 2018 yılındaki gerçek değerlere dayalı maliyet tespiti yapılmaya çalışılmıştır. 2018 yılına ilişkin gerçek değerlere dayalı maliyet çalışması yapılırken Strateji Geliştirme Daire Başkanlığınca hesaplamaya esas alınan tutarların Bütçe Gideri (830 Kodlu Hesaplar) hesapları olduğu görülmüştür. Ne var ki Bütçe Gideri hesapları vergiler (KDV vs.) dâhil toplam tutar üzerinden kaydedildiğinden hesaplamaya KDV gibi vergilerin de dâhil olmasına sebep olunmuştur. Hâlbuki tarife kararları vergiler hariç olarak
belirlenmekte ve bu tarifeler üzerinden faturalandırma yapılırken KDV ve diğer vergiler ayrıca tutara eklenmektedir.
Bununla birlikte, Bütçe Gideri hesabında yatırımlar ve aktif hesaba alınan (150 Kodlu hesaplar gibi) harcamalar yer almakta, detaylı hesap kodu bazında bunların tek tek ayrıştırılması, aktif hesaba alınıp daha sonra kullanıma sunulan giderlerin kullanım gerçekleştiğinde toplam maliyet hesabına eklenmesi gerekmektedir. Böyle bir hesaplama yöntemi ciddi hata riskleri içermekte, yapılan hesabın eksik veya fazla olma riskini barındırmaktadır.
Tarife tespitinin başlangıcında gerçek değerlere göre maliyet tespiti yapılmaya çalışılmakta ise de 2020 yılı için belirlenen tarifede maliyet esasından ve gerçek değerlerden ziyade yeniden değerleme oranı ve hedeflenen enflasyon oranlarının esas alındığı görülmektedir.
2018 yılına ilişkin gerçek değerlere dayalı bir maliyet çalışması yapılmakla birlikte 2019 yılının tarifesinin 2018 yılındaki tarifenin 2019 yılı için uygulanacak olan yeniden değerleme oranında (%23,73) ve 2020 yılı tarifesi için ise 2019 yılı için belirlenen tarifenin Hazine ve Maliye Bakanlığı Yeni Ekonomi Programı kapsamında 2020 yılı için hedeflenen TÜFE oranında (%9,8) arttırılmak suretiyle belirlendiği görülmüştür.
2019 yılı tarifesinin belirlenmesinde kullanılan ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298/B maddesinde düzenlenen “yeniden değerleme oranı”, 213 sayılı Kanunda yer alan maktu hadler ile asgari ve azami miktarları belirtilmiş olan para ile ödenecek ceza miktarlarının yeni yılda belirlenmesi amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığınca ilan edilen fiyat artış oranıdır. Dolayısıyla 2560 sayılı Kanun ve Tarifeler Yönetmeliği hükümlerine göre, gerçek değerlere dayalı olarak hazırlanması gereken su ve atıksu ücretlerinin yeniden değerleme oranında arttırılarak belirlenmesi anılan mevzuata uygun düşmemektedir.
Diğer taraftan 2020 yılı tarifesinin belirlenmesinde esas parametre olarak alınan “hedeflenen enflasyon oranı” da ilgili mevzuatın öngördüğü prensibi karşılamaktan uzaktır. Çünkü enflasyon oranlarının 2560 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik’te belirtilen ve tarifeye esas teşkil eden unsurlar ile birebir örtüşmesi mümkün değildir. Hedeflenen enflasyon oranları tarifeye esas teşkil eden unsurlara göre daha yüksek tutarlı bir tarifeye sebep olabileceği gibi tarifenin düşük belirlenmesine ve maliyetlerin karşılanamamasına da sebebiyet verebilecektir. Kaldı ki böyle bir uygulama kamuoyunun gerçek su ve atıksu maliyetlerini ve Kurum kâr
oranlarını bilememesine, bu nedenle kamu maliyesinin temel ilkelerinden olan mali saydamlığın sağlanamamasına sebebiyet verecektir. Bu itibarla; tarifelerin Kanun’da ve Kanun’un verdiği yetkiye istinaden çıkarılan Yönetmelik’te belirlenen unsurlar yerine hedeflenen enflasyona göre belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunduğu söylenemez.
Sonuç olarak; abone konumunda olan vatandaşın faturalara yansıtılan bedellere ilişkin maliyet ve kâr oranlarını apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık ilkesi hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Bu kapsamda Kuruma su satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas tarifeleri tespit etme görevi verilmiştir. Söz konusu görev verilirken hangi unsurların hesaplamaya dâhil edileceği hangilerinin dâhil edilmeyeceği ayrıntılı bir şekilde hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede, tarifeler belirlenirken Kanun’un öngördüğü gibi gerçek değerlere dayanan ve sadece tarifeyi etkileyen maliyet hesapları yapılmalı, alınacak kâr oranlarına karar verilmeli, yeniden değerleme oranı ya da beklenen enflasyon oranları gibi gerçek maliyetleri tam olarak yansıtmaktan uzak araçlara başvurulmamalıdır.
Kurum tarafından 2018 ve 2019 yıllarında yapılan maliyet çalışmasında 2010 yılında yayımlanan Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Atıksu Tarifelerinin Belirlenmesine yönelik kılavuza uygun olarak maliyet hesaplamasının yapıldığı ve buna dayalı yapılan maliyet çalışmasının idare mahkemesi tarafından uygun bulunduğu ifade edilmişse de bu konuda tarafımıza herhangi bir belge ve bilgi sunulmadığından bu konuda bir değerlendirme yapılamamıştır.
Öte yandan 2020 yılı su ve atıksu maliyetinin tespiti için anılan yıl içerisinde maliyet hesaplama komisyonlarının kurulduğunu, komisyon çalışmaları sırasında henüz 2020 yılı sona ermediğinden bahisle 2020 yılı için hedeflenen TÜFE oranında (%9,8) arttırılmak suretiyle bulunan rakamların esas alındığı belirtilmişse de bu durum 2560 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelik’te belirtilen “gerçek değerlere dayalı maliyet tespiti ilkesi”ne uygun düşmemektedir. Nitekim bu ilkenin tam anlamıyla uygulanmaması neticesinde tarifeye esas teşkil eden unsurlara göre daha yüksek tutarlı bir tarifeye sebep olunabileceği gibi tarifenin düşük belirlenmesine ve buna bağlı olarak maliyetlerin karşılanamamasına da yol açılabilir.
Ayrıca Kurum tarafından bulguda yer verilen hataların olmaması için bundan sonraki maliyet hesaplarında daha özenli olunacağı belirtilmiş olup bulgu konusu tespitin devam edip etmediği takip eden denetimlerde izlenecektir.