Karar Künyesi
Şirketin 2018 yılı açılış kaydında bazı varlık hesaplarının alacak kalanı verdiği, bir başka deyişle eksi hesap bakiyesi verdiği tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Muhasebe usulünü seçmekte serbestlik” başlıklı 175’inci maddesi ve “Yetki” başlıklı mükerrer 257’nci maddesi ile Maliye Bakanlığı muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye; bunları mükellef, şirket ve işletme türleri itibariyle uygulatmaya ve bunlara ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır.
Bahsi geçen yetkiye istinaden 26.12.1992 tarih ve mükerrer 21447 sayılı Resmi Gazete ile 1 seri no.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Tebliğ’in hesapların işleyişine ilişkin kısmında her bir hesabın niteliği ve işleyişine ilişkin açıklamalara yer verildiği görülmektedir. Buradaki her bir hesabın açıklamasından hareketle varlık hesaplarının dönen varlıklar ve duran varlıklar olmak üzere ikiye ayrıldığı ve varlık hesaplarında ilk kaydın hesabın borçlu kısmına yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Varlık hesaplarında bir artış meydana geldiğinde hesabın borç tarafına, azalış meydana geldiğinde hesabın alacak tarafına kayıt yapılmalıdır.
Varlık hesaplarının borç tarafı ilgili hesapta artışı, alacak tarafı ise eksilişi gösterir. Hiçbir zaman borç tarafı alacak tarafından az olamaz. Bu nedenle borç tarafa bir kayıt
yapmadan, hesabı azaltamayız, yani alacak tarafa kayıt yapamayız. Sonuç olarak, varlık hesabında, alacak taraf, borç tarafı hiçbir zaman geçemez ve hesap kesinlikle ya kalan vermemeli ya da borç bakiyesi vermelidir. Kaynak hesapları içinse bunun tersi geçerlidir.
Şirketin mali tablolarının incelenmesinden açılış kaydında varlık hesap grubu içerisinde yer alan bazı hesapların alacak bakiyesi verdiği (eksi bakiye) dolayısıyla muhasebenin hesapların işleyişi mantığına aykırı çalıştığı anlaşılmaktadır.
Bu durum, hesapların işleyişine aykırı olduğu gibi, şirket kayıtlarının mevcut durumu olduğu gibi, tam ve doğru bir şekilde yansıtmadığı anlamına gelmektedir.
Tebliğ’in “I. Muhasebenin Temel Kavramları” başlıklı bölümünde tam açıklama kavramı; mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olması şeklinde tanımlanmıştır. Ancak, yukarıda izah edildiği üzere bazı varlık hesaplarının açılış kaydında eksi bakiye görünmesi tam açıklama kavramına aykırılık teşkil etmektedir.
Şirketin mali tablolarının incelenmesinden açılış kaydında borç çalışması gerekirken alacak kaydı olarak görülen ve mali tablonun yanlış değerlendirilmesine yol açan toplam tutar 2.249.958,94 TL’dir.
Sonuç olarak şirketin muhasebe kayıtlarının adı geçen Tebliğ’de yer alan temel ilkelere ve Tekdüzen Hesap Planında yer alan açıklamalara riayet edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi ve böylece kayıtların şirketin fiili durumunu doğru, tam ve anlaşılabilir yansıtmasının sağlanması gerekmektedir.
Kamu idaresi cevabında; “her türlü avanslar cari hesapta takip edildiği gibi programda iş ortağı kırılımlı olarak mizan alınmamaktadır. Üstelik bu durum herhangi bir vergi kaybı da doğurmamaktadır. Bu hesaplar yılsonunda ilgili hesaplara virman yapılmıştır/yapılmaktadır.” denilmektedir.
Sonuç olarak kamu idaresi cevabında her türlü avansın cari hesaplarda izlendiğini, kırılımlı olarak mizan alınamadığını, bunun vergi kaybına neden olmadığını, yıl sonunda ilgili hesaplara virman yapıldığını ifade etmiş, ancak bulgu konusu yapılan 2018 yılı açılış kaydında bazı varlık hesaplarının neden eksi bakiye verdiğine ilişkin herhangi bir açıklama yapmamıştır.
Bilindiği üzere, 1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde her bir hesabın niteliği ve işleyişine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Bu açıklamalardan varlık
hesaplarının dönen varlıklar ve duran varlıklar olmak üzere ikiye ayrıldığı ve varlık hesaplarında ilk kaydın hesabın borçlu kısmına yapılması ve bu hesaplarda bir artış meydana geldiğinde hesabın borç tarafına, azalış meydana geldiğinde hesabın alacak tarafına kayıt yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Varlık hesaplarının borç tarafı ilgili hesapta artışı, alacak tarafı ise eksilişi göstermekte olup, bu hesapların hiçbir zaman borç tarafı alacak tarafından az olamaz. Bu nedenle borç tarafa bir kayıt yapmadan alacak tarafa kayıt yapılamamaktadır. Dolayısıyla, varlık hesaplarında hesabın alacak tarafı borç tarafı hiçbir zaman geçemeyeceğinden hesap ya kalan vermemeli ya da borç bakiyesi vermelidir. Kaynak hesapları içinse bunun tersi geçerlidir.
Şirketin mali tablolarının incelenmesinden 2018 yılı açılış kaydında varlık hesap grubu içerisinde yer alan bazı hesapların alacak bakiyesi verdiği (eksi bakiye) tespit edilmiş olup, bu durum, bir yandan hesapların işleyişine aykırılık teşkil etmekte, diğer yandan şirket kayıtlarının mevcut durumu olduğu gibi, tam ve doğru bir şekilde yansıtmamasına neden olmakta ve muhasebenin temel kavramlarından tam açıklama kavramına da uygun düşmemektedir. Şirketin mali tablolarının incelenmesinden açılış kaydında borç çalışması gerekirken alacak kaydı olarak görülen ve mali tablonun yanlış değerlendirilmesine yol açan toplam tutar 2.249.958,94 TL’dir.
Netice itibariyle şirketin muhasebe kayıtlarının Muhasebe Sistemi Uygulama Tebliği’nde yer alan temel ilkelere ve Tekdüzen Hesap Planında yer alan açıklamalara riayet edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi ve böylece kayıtların şirketin fiili durumunu doğru, tam ve anlaşılabilir yansıtmasının sağlanması gerekmektedir.