Karar Künyesi
Yapılan incelemede Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait taşınmazlardan geçirilen yollar nedeniyle ilgili kuruma ecrimisil ödendiği ve bunun da söz konusu alanlarda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18’nci madde uygulamasının yapılmamasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
3194 sayılı Kanunu’nun 18’inci maddesi, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleriyle, yol fazlalarıyla, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeleri yetkili kılmaktadır.
Belediyelerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın, düzenleme alanındaki nüfusun kentsel faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli olan umumi hizmet alanlarının tesis edilmesi ve düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında DOP (düzenleme ortaklık payı) olarak düşülebileceği ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin % 45’ini geçemeyeceği ise aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüdür.
Mezkûr maddenin üçüncü fıkrasında da düzenleme ortaklık paylarının, düzenlemeye tabi tutulan yerler ile bölgenin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri vs. gibi fıkrada sayılan umumi hizmet alanlarından oluşacağı ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı şekilde Arazi ve Arsa Düzenlemeleri Hakkında Yönetmelik’in 5’inci maddesi birinci fıkrası ile de bu husus vurgulanmış olup, imar planları ile umumi hizmet veya kamu hizmetleri kullanımı getirilen alanların öncelikle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18’inci maddesine göre uygulama yapılarak, DOP’tan oluşturulması esastır.
3194 sayılı Kanun’un 18’inci maddesine göre yapılacak imar uygulamaları, geniş alanları kapsayabileceği gibi küçük alanları kapsayacak şekilde, kısmen imara uygun yapılaşmış imar adasının bir kısmında veya ada bazında da yapılabilecektir. Özellikle bu imkân, ecrimisil ödeme zarureti hasıl olan işgal durumlarının ortadan kaldırılması için kullanılmaya uygun bir hal ortaya koymaktadır.
Hiç kuşku yok ki Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki ya da herhangi bir mazbut vakıf mülkiyetindeki taşınmaz mücavir sahada bulunmasından dolayı İmar Kanunu kapsamında 18’inci madde uygulamasına tabi tutulduğunda, Vakıf taşınmazın akar niteliği mi yoksa hayrat niteliği mi taşıdığına dair bilginin imar uygulaması yapılmadan önce bilinmesi önem arz etmektedir.
Hayrat vasfında olan ve DOP kapsamında kalan mazbut vakıf taşınmazların dini tesis niteliği taşıyanlardan kesinti yapılması hukuken mümkün olmamakla birlikte, bulguya konu ecrimisil ödenen taşınmazların bu nitelikte olmadığı bilinmektedir.
Akar niteliğinde olan vakıf taşınmazlarda ise bu vasfın korunması gerekmekte olup, bu hususta 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 22’nci maddesi hükmüne uygun bir yol izlenmelidir. Anılan madde hükmüne göre “Kamu kurum ve kuruluşları, koruma imar planlarını düzenlerken vakıf kültür varlıklarıyla ilgili hususlarda Genel Müdürlüğün görüşünü almak zorundadırlar.”
Anılan maddenin iki ve üçüncü fıkralarında yer verilen şu hükümler ise uygulayıcı kurum olan belediyeler için belirlenmiş yol haritası niteliğindedir:
“Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait taşınmaz mallarla ilgili olarak belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan uygulama imar ve parselasyon planlarının, askıya çıkarılmadan önce ilgili idareler tarafından Genel Müdürlüğe bildirilmesi zorunludur.
Mazbut vakıf taşınmazlarında akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılır.”
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda 3194 sayılı Kanun’un 18‘nci maddesi uygulamasının yapılarak, Belediyenin gereksiz mali külfetten kurtarılması gerekmektedir.