Karar Künyesi
2886 sayılı Kanun’un “Müteahhit veya müşterinin sözleşmenin bozulmasına neden olması” başlıklı 62’nci maddesinde,
“Sözleşme yapıldıktan sonra 63’üncü maddede yazılı hükümler dışında müteahhit veya müşterinin taahhüdünden vazgeçmesi veya taahhüdünü, şartname ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi üzerine, idarenin en az 10 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.
Gelir kaydedilen kesin teminat, müteahhit veya müşterinin borcuna mahsup edilemez.”
Kanun’un “İdarelerce ihalelere katılmaktan geçici yasaklama” başlıklı 84’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında;
“Üzerine ihale yapıldığı halde usulüne göre sözleşme yapmayan istekliler ile sözleşme yapıldıktan sonra taahhüdünden vazgeçen ve mücbir sebepler dışında taahhüdünü sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmeyen müteahhit veya müşteriler hakkında da, ihaleyi yapan bakanlık veya ilgili bakanlık tarafından, bir yıla kadar ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verilir ve bu kararlar Resmi Gazete'de ilan ettirildiği gibi ilgililerin müteahhitlik sicillerine işlenir.” hükümleri yer almaktadır.
Kira sözleşmesinde belirtilen yükümlülüğünü yerine getirmeyen müşteri (kiracı) hakkında Kanun’un 62’nci maddesine göre kesin teminatın gelir kaydedilmesine karar verilerek alacaklar için icra yoluna başvurulmaktadır. Ancak kusurlu eylem taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun olarak yerine getirmeme olduğunda 2886 sayılı Kanun’un 84’üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre de işlem yapılması gerekir.
Belediyenin mezkûr Kanun’a göre gerçekleştirmiş olduğu kiralama işlemleri incelendiğinde, 373 adet taşınmazın 2886 sayılı Kanun’a göre kiraya verildiği, bunlardan 90 adedinde kiracıların sözleşme ve şartname hükümlerine aykırı olarak aylık kiralarını ödemediği, hatta 22 adet kiracının yıl boyunca kira ödemesi yapmadığı tespit edilmiştir. Bunlara karşılık söz konusu kiracıların sözleşmelerinin feshedilmediği ve ihale yasaklısı yapılmadığı görülmüştür.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereği, söz konusu kiracıların hem kesin teminatlarının gelir kaydedilip sözleşmelerinin feshedilmesi, hem de ihale yasaklısı yapılması gerekmektedir.
Kamu idaresi cevabında; “Büyükşehir Belediye Başkanlığımızın mülkiyeti ile hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlar 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri gereğince tasarrufa konu edilmektedir.
Mezkûr Kanunun Şartnameler başlıklı 7. maddesi kapsamında hazırlanan ihale şartnamelerinin kira alacakları ile ilgili hükmü “Kiracı kira bedelini vade tarihinden itibaren iki ay içinde ödemediği takdirde İdare, sözleşmeyi fesih hakkına sahiptir. Ayrıca icra takibi ile birlikte alacak ve tahliye davası açılır.” şeklinde olup, idarenin sözleşmeyi fesih etme kararı inisiyatifi kapsamındadır. Kira borçlarını sözleşmede belirtilen sürelerde ödemeyen kiracılarla ilgili sözleşme feshine gidilmediğinden sözleşme feshi yönünden ihale yasaklaması da yapılmamıştır.
Bununla birlikte, ilgilisi tarafından ödenmeyen kira borçları idaremizce tespit edilerek belirli dönemlerde (6-9 Aylık Dönemler Halinde) icra takibine konu edilmekte ve icra takibine müteakip taşınmazın tahliyesi yine icra yoluyla sağlanmaktadır.
Önümüzdeki süreçte de bulguda belirtilen hususlar dikkate alınarak işlem tesisi sağlanacaktır.
Bilgilerinize arz ederim.” denilmiştir.
Sonuç olarak Başkanlığımıza gönderilen kamu idaresi cevabında; idarenin sözleşmeyi fesih etme kararı kendi inisiyatifi kapsamında olduğu belirtilmiş olsa da kira borcunu sözleşmede belirtilen sürelerde ödemeyen kiracıların sözleşmelerinin feshedilmemesi 2886 sayılı Kanun’un “Sözleşme yapıldıktan sonra 63’üncü maddede yazılı hükümler dışında müteahhit veya müşterinin taahhüdünden vazgeçmesi veya taahhüdünü, şartname ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi üzerine, idarenin en az 10 gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatı gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” hükmüne aykırı olacaktır. Dolayısıyla anılan Kanun’un amir hükmü karşısında İdarenin inisiyatif alıp takdir yetkisi kullanması mümkün gözükmemektedir. Kaldı ki bu uygulama kiracıların borçlarını ödemelerinde göstereceği hassasiyeti olumsuz yönde etkileyecektir.
Ayrıca idare cevabında bundan sonraki süreçte bulguda belirtilen hususlar dikkate alınarak işlem tesis edileceği belirtilmiş olduğundan bulgu konusuna iştirak etmiş bulunmaktadır.
Bulgu konusu tespitin devam edip etmediği takip eden denetimlerde izlenecektir.