Mahkeme Kararı ile görevine iade edilen daire başkanlarının göreve başlatılmaması sonucu; İdare bütçesinden mahkeme harcı, faiz, vekâlet gideri, tazminat ve maaş farklarının ödendiği tespit edilmiştir.

Anayasa’nın 2’nci ve 138’inci maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu, Yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda bulundukları, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükmüne yer verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Amir durumda olan devlet memurlarının görev ve sorumlulukları” başlıklı 10’uncu maddesinde;

Devlet memurlarının amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde kanun ve diğer mevzuatla belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz olarak yapmaktan ve yaptırmaktan, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranmaktan, amirlik yetkisini kanun ve diğer mevzuatta belirtilen esaslar içinde kullanmaktan sorumlu oldukları hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanun’un “Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi” başlıklı 76’ncı maddesinde ise; kurumların, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68’inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilecekleri ifade edilmiştir.

657 sayılı Kanun’un 76’ncı maddesi gereğince; kamu personelinin görev ve görev yerinin değiştirilmesi konusunda idarenin takdir yetkisi bulunmakla birlikte, Danıştay’ın


yerleşik hale gelmiş içtihatlarında da belirtildiği üzere, söz konusu Kanun hükmü ile idareye tanınan takdir yetkisi mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı bulunmaktadır.

Yapılan incelemede; İdare’nin birden fazla kez aynı mahiyetli işlemler ile park ve bahçeler, ulaşım, etüt ve projeler daire başkanlıkları ve genel sekreter yardımcısı görevlerini yürüten personeli görevden aldığı, ancak görevden alma işlemlerinin idare mahkemesi kararları ile iptal edildiği, mahkeme kararlarına rağmen bu personelin asıl görevlerine döndürülmeyerek şube müdürü, uzman gibi kadrolara atandığı, bu işlemler sonucunda İdare bütçesinden mahkeme harcı, faiz, vekâlet gideri ve personelin yoksun kaldığı maaş farklarının ödendiği görülmüştür.

İdare'nin göndermiş olduğu cevapta; mahkeme kararlarının belediyeye tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde ilgililerin atamalarının yapıldığı ve maaş farklarının ödendiği ifade edilmiştir. Ancak mahkemelerin aksi yönde kararlarına rağmen, İdare'ce birden fazla kez aynı mahiyetli işlemler ile daire başkanlığı ve genel sekreter yardımcılığı görevlerini yürüten personelin görevden alınması ve bu personelin asıl görevlerine döndürülmeyerek şube müdürlüğü, uzman gibi kadrolara atanması Anayasa’nın 2’nci ve 138’inci maddelerinde yer alan, “Hukuk Devleti” ve “mahkeme kararlarının bağlayıcılığı” ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.

Sonuç olarak, üst düzey yöneticilerin atamaları ve görevlerinden alınmaları konusunda mevzuat tarafından idareye tanınmış olan takdir hakkının kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullanılması, İdare'nin gereksiz masraflarla karşılaşmaması için ilgililer hakkında verilen mahkeme kararlarının tam ve geciktirilmeksizin uygulanması gerekmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?