Karar Künyesi
Şirketin, belediye meclis kararı olmaksızın, yönetim kurulu kararına binaen yıl içerisinde araç alımını finanse etmek için 2 adet finansman kredisi kullandığı görülmüştür.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Borçlanma” başlıklı 68’inci maddesinin (e) bendinde:
“Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu geçmeyen iç borçlanmayı belediye meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanma için ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayı ile yapabilir.” denilmektedir.
Söz konusu düzenlemeye göre, belediye ile bağlı kuruluşlarının ve bunların sermayesinin yüzde elliden fazlasına sahip oldukları şirketlerin borçlanırken uyacakları usul belirlenmiştir. Buna göre, ilgili kurum ve kuruluşların en son kesinleşmiş bütçe gelirleri belirlenen yeniden değerleme oranıyla arttırılacak ve bu tutarın yılı içinde toplam yüzde onunu geçmeyen iç borçlanma için belediye meclis kararı, yüzde onu geçmesi halinde ise meclis üye tamsayısının salt çoğunluğu kararı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının onayı aranacaktır. Ayrıca, Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında faaliyetlerini sürdüren şirketler tek düzen hesap planına tabi oldukları göz önüne alınarak madde de ifade edilen “en son kesinleşmiş bütçe gelirleri” ifadesinden bir önceki yılın net satışlar tutarının dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, mezkur maddede belediye ile bağlı kuruluşlarının sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketleri ele alırken söz konusu sermayeye doğrudan ya da dolaylı olarak sahip olunup olmaması yönünde bir açıklama yapılmasa da hayatın olağan akışı dikkate alındığında belediyenin ya da bağlı kuruluşlarının sermayesinin doğrudan ya da dolaylı
olarak da olsa yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketlerin ilgili madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Dolayısıyla, borçlanmada uyulması gereken usule belediyelerin sermaye yapısındaki doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elliden fazlasına sahip olduğu şirketler tabi olmalıdır. Aksi bir düşünce, belediyelerin doğrudan sermaye payının yine ortağı bulunduğu diğer şirketlerine devri ile ilgili şirketlerdeki payının %50’nin altına düşülmesi (Örneğin %49,99 olacak şekilde) suretiyle ilgili düzenlemede yer alan hüküm, pek tabi işlevsiz hale getirilebilecektir.
Şirketin sermaye yapısı incelendiğinde; Kiptaş-İstanbul Konut İmar Plan Turz. Ulaşım San. ve Tic. AŞ’nin %50, İBB’nin %35 ve yine İBB’nin iştiraki olan üç şirketin %5 oranında doğrudan sermaye payı bulunmaktadır. Şirketin hakim ortağı konumunda olan KİPTAŞ’taki İBB payı ise %99,73’tür. Diğer şirketlerde İBB payı dikkate alınmasa dahi Şirketin sermayesinin dolaylı olarak %50’den fazlasına İBB sahip bulunmaktadır. İBB, Şirketin doğrudan olmasa da dolaylı yoldan sermayesinin asıl sahibidir. Bu kapsamda, Şirket tarafından borçlanmaya gidilecekse 5393 sayılı Kanun’da belirlenen usul dikkate alınmalıdır.
Yapılan incelemede; Şirket yönetim kurulunun 01.06.2021 tarihli ve 2021/42 no.lu kararına istinaden araç alımında kullanmak üzere özel bir finans kuruluşu ile 17.06.2021 tarihinde 24 ay vade ile biri 3.819.800,00 TL diğeri 1.527.920,00 TL olmak üzere toplam 5.347.720,00 TL tutarında finansman kredisi kullandığı tespit edilmiştir. Şirketin, 2020 yılı net satışları toplamı 508.609.986,83 TL olup yeniden değerleme oranı %9,11 olarak ilan edildiğinden söz konusu borçlanma tutarı ilgili Kanun’da belirlenen tutarın %10’undan az olduğundan (554.944.356,63*0,10=55.494.435,66 TL) Büyükşehir Belediye Meclisinden karar alınarak yapılabilecek bir borçlanmadır. Ancak, Şirket tarafından söz konusu borçlanma Büyükşehir Meclisi Kararı alınmaksızın yapılmıştır.
Yukarıda yer alan denetim tespiti üzerine, Şirket tarafından, borçlanmaya ilişkin Kanun'daki ifadeden, borçlanmaya ilişkin sınırlamaların Belediyenin şirket pay oranının %50 ve üzerinde olduğu şirketler açısından geçerli olduğunun anlaşıldığı; Şirketteki İBB payının ise
%35 olduğu, Kanun'un lafzında "sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler" ifadesi yerine "belediye ve bağlı kuruluşlar ile Belediyelere doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip şirketler" ifadesine yer verilseydi Belediye hissesi % 50 den az olan Şirketleri açısından kredi kullanımı için de Meclis Kararı alınması gerekeceği; ancak maddenin bu şekilde düzenlenmemiş olmasının kanun koyucunun sermaye payı bu oranın altında kalan şirketleri kapsam dışında bırakmayı amaçladığına işaret ettiği; bulguda belirtilen diğer ortaklardaki İBB payları gözetildiğinde İBB payının dolaylı olarak %50’nin üzerinde olduğu, bu nedenle madde kapsamına gireceği
yönündeki yorumun ise genişletici yorum olacağı; yürürlükteki mevzuat ve şirket yapısına göre, Belediye Meclisinden borçlanma yetkisi verilmesine ilişkin karar ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı onayı alınmaksızın, kredi alınmasının engel olmadığı belirtilmiştir. Ancak, borçlanmaya ilişkin Kanun maddesini sadece lafzi olarak ele almak ve yorumlamak gerek doktrinde gerekse de yargı mercilerinde kabul gören bir yaklaşım değildir. Zira, kanunlar ancak sözü ve özü bir arada ele alınarak yorumlandığında anlamlı hale geleceklerdir. İfade edildiği üzere, ilgili maddenin sadece lafzi olarak yorumlanması durumunda dahi borçlanmadaki sınırlamaya sadece belediyelerin doğrudan pay oranının yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketlerin tabi tutulduğu çıkarımını yapmak pek mümkün görülmemektedir. Çünkü, mezkur maddede belediye ile bağlı kuruluşlarının sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketleri ele alırken söz konusu sermayeye doğrudan ya da dolaylı olarak sahip olunup olmaması yönünde bir açıklama yapılmamıştır. Buradan hareket ile kanun koyucunun bunu belediyelerin dolaylı olarak sermayesinin yarısından fazlasına sahip oldukları şirketleri kapsama almamak için düzenlemeyi bu şekilde yaptığını ileri sürmek makul bir değerlendirme olmayacaktır. Dolayısıyla, Kanunun ruhu ve sözü bir arada değerlendirildiğinde, hayatın olağan akışı dikkate alındığında belediyenin ya da bağlı kuruluşlarının sermayesinin doğrudan ya da dolaylı olarak da olsa yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketlerin ilgili madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Netice olarak, Şirketin, Belediye Kanunu’nun ilgili hükümleri göz önüne alarak borçlanma için belirlenen usullere riayet etmesi gerekmektedir.