Karar Künyesi
İşçi kadrosunda istihdam edilen personel için ayrılan kıdem tazminatı karşılıklarının, işçilerin geçmiş hizmet süreleri dikkate alınmadan hesaplandığı ve hesaplanan kıdem tazminatı karşılıklarının hatalı şekilde mali tablolara yansıtıldığı görülmüştür.
Sürekli İşçiler için Ayrılan Kıdem Tazminatlarının Gerçeği Yansıtmaması
İşçi kadrosunda istihdam edilen personel için ayrılan kıdem tazminatı karşılıklarının, işçilerin geçmiş hizmet süreleri dikkate alınmadan hesaplandığı görülmüştür.
23.12.2014 tarih ve 29214 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’nin “Temel kavramlar” başlıklı 5’inci maddesinde muhasebe ilke ve kurallarının dayanağını oluşturan kavramlardan “dönemsellik” kamu idarelerinin faaliyetlerine ilişkin sonuçların diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanması, “ihtiyatlılık” ise muhasebe uygulamasında muhtemel risklere ve olaylara karşı anılan Yönetmelik’te belirtilen durumlarda karşılık ayrılması olarak açıklanmıştır. Üniversite tarafından işçi statüsünde istihdam edilen personelin kıdem tazminatları için ihtiyaten karşılık ayrılması ve işçinin istihdamı nedeniyle yükümlülük altına girilen kıdem tazminatlarına ilişkin giderlerin ilgili yıllara mal edilmesi Yönetmelik’in dönemsellik ve ihtiyatlılık ilkelerine ilişkin açıkladığı hükümlerin gereğidir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı sözleşmeleri kapsamında çalıştırılmakta olan işçilerin sürekli işçi kadrolarına veya mahalli idare şirketlerinde işçi statüsüne geçirilmesi ise 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 23 ve geçici 24 üncü maddeleri ile sağlanmıştır.
Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında kamu işverenlerinin kıdem tazminatından sorumluluğu ile ilgili olarak 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun’un 8’inci maddesiyle 4857 sayılı İş
Kanunu’nun 112’nci maddesine eklenen ikinci, üçüncü ve beşinci fıkralarında, Kanun kapsamında yer alan işçilerin iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi hâlinde işçilerin kıdem tazminatlarının çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödeneğin yeterli olup olmadığına bakılmaksızın doğrudan işçinin banka hesabına ödeneceği belirtilmiştir.
1475 sayılı Mülga İş Kanunu’nun yürürlükte olan “Kıdem tazminatı” başlıklı 14’üncü maddesine göre, işçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanacağı, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi hesaplanırken, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamının dikkate alınacağı, kıdem tazminatının ödenmesinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarı üzerinden ödeme yapılacağı, T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu’na veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kıdem tazminatı karşılıklarının ayrılmasındaki amaç, dönemsellik ilkesi gereği giderlerin ait oldukları yılda muhasebeleştirilmesinin sağlanmasıdır. Bu tutarların karşılık ayrılmadan ödendiği yılda tamamının gider kaydedilmesi durumunda, dönem giderlerinin gerçeği yansıtmamasına sebep olacaktır. Ayrıca; bu kayıtlar dönemsellik ilkesine ek olarak muhasebe kavramlarından ihtiyatlılık ilkesi gereği de, Üniversitenin bu ödemeler karşısında içinde bulunduğu riski bilançoda göstermek bakımından da önem arz etmektedir. Ayrıca kıdem tazminatına ilişkin karşılık ayrılırken, işçilerin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak işe başladıkları tarihten itibaren geçirdikleri her tam yıl ve küsuratlarının dikkate alınarak hesaplamanın yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Üniversite tarafından sürekli işçiler için ayrılan kıdem tazminatı karşılıkları incelendiğinde, 144 işçi için kadroya geçtikten sonraki 2018-2022 yılları arasındaki hizmet süreleri dikkate alınarak kıdem tazminatı karşılıklarının ayrıldığı, 22.01.2002 tarih ve 24648
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62’e bendi kapsamında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı şeklinde üniversiteye bağlı olarak çalıştıkları sürelerin hesaplamalarda dikkate alınmadığı, dolayısıyla 144 işçi için aynı üst işverene bağlı olarak çalışılan geçmiş hizmet süreleri tam olarak hesaplanmadan karşılık ayrıldığı tespit edilmiştir.
Üniversite, işçi kadrosunda istihdam edilen personel için hesaplanan kıdem tazminatı karşılıklarının işçilerin geçmiş süreleri sehven dikkate alınmadığını belirtmiştir.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile muhasebenin ihtiyatlılık ve dönemsellik kavramları gereği kıdem tazminatı karşılıklarının hesaplanmasında işçilerin geçmiş hizmet süreleri dikkate alınmadan karşılık ayrılması mali tabloların doğruluğu ve güvenirliğini etkilemektedir.
Sürekli İşçilerin Kıdem Tazminatlarına İlişkin Ayrılan Karşılıklarının Hatalı Şekilde Muhasebeleştirilmesi
Üniversite tarafından işçi kadrolarında yer alan personelin kıdem tazminatlarına ilişkin olarak ayrılan karşılıkların hatalı hesaba kaydedildiği görülmüştür.
27.12.2014 tarih ve 29218 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Merkezî Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’nin 372 ve 472 Kıdem Tazminatı Karşılığı Hesaplarını düzenleyen ilgili maddelerinde, ilgili mevzuatı uyarınca belirlenecek esaslar çerçevesinde ayrılan ve faaliyet dönemi içinde ödeneceği öngörülen kıdem tazminatları karşılıklarının 372 no.lu hesabına faaliyet dönemi sonrasında ödeneceği öngörülen kıdem tazminatı karşılıklarının 472 no.lu hesabına alacak; 630 Giderler Hesabı’na borç kaydedileceği, ayrıca Yönetmelik’in 500 Net Değer Hesabını’nın işleyişini düzenleyen 359’uncu maddesinde, envanteri yapılan yabancı kaynakların 500 Net Değer Hesabı’na borç, ilgili yabancı kaynak hesabına alacak kaydedileceği hükme bağlanmıştır.
Konuya ilişkin olarak T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünün 20.05.2016 tarih ve 9430 sayılı “Kıdem Tazminatı” konulu genel yazısında ise; kıdem tazminatları ile ilgili olarak uygulama birliğinin sağlanması amacıyla söz konusu işlemlerin bahse konu yazıda yer alan açıklamalar ile yazı ekinde yer alan örnek muhasebe kayıtlarına göre yapılması öngörülmüştür.
Yapılan incelemede Üniversite tarafından personel çalıştırılmasında dayalı hizmet alımı
kapsamında istihdam edilen ve sonrasında sürekli işçi kadrolarına geçirilen personel için önceki yıllarda ayrılmayan kıdem tazminatı karşılıklarının 25.05.2022 tarih ve 2575 numaralı yevmiye kaydı ile 630 Giderler Hesabı’na 2.609.953,49 TL borç kaydedilerek aslında 2022 yılına ilişkin dönem gideri olmayan ve geçmiş faaliyet dönemleri ilgilendiren meblağın 2022 yılı faaliyet gideri olarak karşılık ayrılmak suretiyle mali tablolara yansıtıldığı tespit edilmiştir. Oysa yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünün kıdem tazminatı konulu yazısında da belirtildiği üzere daha önceki faaliyet dönemlerinde ayrılmayan ve envanteri yapılan kıdem tazminatı karşılıklarının 500 Net Değer Hesabı’na borç 372/472 Kıdem Tazminatı Karşılığı Hesabı’na alacak kaydedilmesi gerekmektedir. Yapılan hatalı uygulama sonucunda 2022 yılı mali tablolarında 630 Giderler Hesabı 2.609.953,49 TL kadar yersiz şekilde fazla gözükmesine neden olunmuştur.
Üniversite, 2022 yılı dönem sonu muhasebe işlemlerinin yapıldığından düzeltme kayıtlarının yapılamadığını belirtmiştir.
Bu itibarla, mali tabloların tam ve doğru bilgi üretmesi adına ve muhasebenin temel kavramlarından biri olan dönemsellik ilkesi gereği gelir ve giderlerin ilgili oldukları faaliyet dönemlerine mal edilmek suretiyle mali tablolara yansıtılması gerekmektedir.