Karar Künyesi
Kurumun 2017-2018 ve 2019 yıllarına ait mali tablolarının incelenmesi sonucunda; Şirket sermayesinin yıllar itibariyle gerçekleşen zararlar nedeniyle karşılıksız kaldığı, aktif hesaplarda yer alan toplam tutarın toplam borçları karşılayamayacak duruma geldiği, bir başka deyişle Şirketin “borca batık” durumda olduğu, ancak yönetim kurulu tarafından Türk Ticaret Kanunu’na göre yapılması gereken işlemlerin gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesinde anonim şirketlerde sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu ile ilgili detaylı bilgilere yer verilmiştir. Bu kapsamda sermaye ile Kanuni yedek akçeler toplamının yarısının ve üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması ile şirketin borca batık durumda olması hususları ayrı ayrı incelenmiş ve bu kapsamda yönetim kurulu ve genel kurul tarafından yerine getirilmesi gereken hususlar detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Söz konusu hususların yerine getirilmemesi durumunda şirketin kendiliğinden sona ermesi ve iflasının istenmek zorunda kalması gibi ağır yaptırımlar ve işlemler öngörülmüştür.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'de de konu hakkında detaylı açıklamalara yer verilmiştir.
Tebliğ’in ikinci bölümünde “Sermaye Kaybı”, üçüncü bölümünde ise “Sermaye ile Kanuni Yedek Akçeler Toplamının Tamamının Karşılıksız Kalması” durumu detaylı bir şekilde düzenlenmiş, şirketin aktiflerinin borçlarını karşılayamaması hali “borca batık olma durumu” olarak ifade edilmiştir.
Şirketin 2017 yılı Bilançosunda ödenmiş sermaye 13.494.659,00 TL, kar yedekleri 524.774,48 TL olarak gerçekleşmiştir. İlgili yılda net zarar ise (Geçmiş Yıllar Kârları, Geçmiş Yıllar Zararları ve Dönem Net Zararı toplamı) 10.597.539,49 TL olmuştur. Görüleceği üzere Kanun’un 376’ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının 2/3’ü olan 9.346.288,99 TL’nin üzerinde bir tutar zarar nedeniyle karşılıksız kalmıştır. Söz konusu durumda derhal Kanun’un 376’ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hususlar tatbik edilmesi gerekirken bu hususların yerine getirildiğine ilişkin bir belgeye rastlanmamıştır.
2018 yılı Bilançosunda ödenmiş sermaye ve kâr yedekleri 2017 yılı ile aynı tutarda gerçekleşmiş, toplam zarar ise bir önceki seneye göre daha da artarak 12.180.391,50 TL olmuştur. Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinden daha fazla bir tutar zarar sebebiyle karşılıksız kalmasına ve her geçen yıl sermaye kaybı daha fazla olmasına rağmen Kanun ve Tebliğ’de belirtilen işlemler yapılmamış ve gerekli önlemler alınmamıştır.
Gerekli iyileştirme çalışmaları ve sermayeye ilişkin zorunlu tutulan işlemlerin yapılmaması Şirketi 2019 yılında daha da kötü bir duruma sokmuş, ödenmiş sermaye ve kâr yedekleri bir önceki yıl ile aynı kalmasına rağmen toplam zarar 16.274.575,96 TL olarak gerçekleşerek sermaye ve kar yedeklerinin tamamen karşılıksız kalmasına ve Şirketin
aktiflerinin borca yetmeyecek seviyeye gelerek borca batık duruma düşmesine sebebiyet verilmiştir. Bu aşamada Kanun’un 376’ncı maddesinin üçüncü fıkrasındaki hükümler ile Tebliğ’in üçüncü bölümündeki işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekirken bu hususların gerçekleştirildiğine dair herhangi bir belge ve bilgiye de rastlanmamıştır.
Şirket yetkilileri tarafından şirketin yıllara yaygın inşaat işleri ile uğraştığı, dolayısıyla karlılık oranının söz konusu işlerin bitmesi ile olumlu şekilde değişim göstereceği belirtilmişse de bu yaklaşımın borca batık olma ve sermayeyi kaybetme durumları ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Zira söz konusu hususlar için Kanun'da düzenlenmiş herhangi istisnai bir durum bulunmadığı gibi, hesaplama yapılırken de karlılık oranı değil "aktif" ve "borç" büyüklükleri kıyaslanmaktadır. Yıllara yaygın inşaat işleri ise tamamlanmamış olsa da muhasebe kayıtlarına alınmakta ve aktif-pasif büyüklükleri etkilemektedir.
21.02.2020 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul toplantısında sermaye artırımı kararı alınarak borca batık olma durumu sonlandırılmışsa da söz konusu işlem ilgili mali yıl sona erdikten sonra yapıldığından 2019 yılı ve öncesinde yönetim kurulu ve genel kurul tarafından yapılması gerekirken yapılmayan ve hataya sebep olan tüm hususları tamamen ortadan kaldıracak nitelikte değildir.
Bununla birlikte kanun koyucu tarafından sadece sermaye kaybının veya borca batık durumun gerçekleşmesi durumlarına özgü düzenlemeler yapılmamış, söz konusu durumlar hiç oluşmadan da gerekli önlemlerin alınması amacıyla bazı çalışmaların yapılması zorunlu tutulmuştur. Bu kapsamda Kanun’un “Riskin erken saptanması ve yönetimi” başlıklı 378’inci maddesinde yönetim kurulu; şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle -pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde doğrudan, diğer şirketlerde ise denetçinin gerekli görüp bunu yazılı olarak bildirmesi üzerine- yükümlü tutulmuştur.
Bu kapsamda Şirket tarafından arka arkaya gerçekleşen zararlar dikkate alınmalı ve zarara sebebiyet veren uygulamalardan vazgeçilmelidir. Sürekli olarak zarar sonrası sermaye artışı ile şirket devamlılığının sağlanması da doğru bir yaklaşım değildir.
Şirket tarafından gerçekleştirilen işlerin tamamı Şirket hisselerinin %99'una sahip olan Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ihaleler sonucunda kazanılan işlerdir. Söz
konusu işler için teklifte bulunulurken gerek söz konusu işlerin maliyetleri gerekse de genel yönetim giderlerinden bu işlere düşecek paylar dikkate alınmalı ve buna göre makul ve sürdürülebilir fiyat teklifleri oluşturulmalıdır.
2019 yılı Gelir Tablosu incelendiğinde brüt satış tutarının, satışların maliyetini dahi karşılayamadığı görülmüştür. Bu zararın üzerine faaliyet ve finansman giderleri de eklendiğinde 2019 yılı için dönem zararı 4 milyon TL’nin üzerine çıkmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 16 ve 18’inci maddesinde belirtildiği üzere belediye tarafından ticari şekilde işletilmek üzere kurulan kuruluşlar da tacirdir ve her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir. Belli bir kâr oranı elde edilemeyecek, hatta zarar edilecek işlere girişilmesi, bir de bu zararın üzerine diğer Şirket giderlerinin eklenmesi Şirketin mevcudiyetini devam ettirebilmesi açısından oldukça büyük bir risk oluşturmaktadır. Bununla birlikte Şirketin genel yönetim giderlerinin de analiz edilmesi, gerek yönetim kurulu üye sayısı ve huzur hakkı tutarları gerekse de diğer personel giderlerinin gözden geçirilerek Şirketin büyüklüğü ve iş hacmi ile mütenasip düzenlemeler yapılması zararın önlenmesi açısından faydalı bir çalışma olacaktır.
Yukarıda detaylı bir şekilde anlatıldığı üzere Kanun koyucu anonim şirketlerin devamlı olarak kontrol altında tutulmasını irade etmiş, bu kapsamda sermayenin yarısının, üçte ikisinin veya tamamının kaybedilmesi durumlarına göre hem Şirketin hem de Şirketle ilgili diğer kişilerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla ayrı ayrı önlem mekanizmalarının uygulanmasını zorunlu tutmuştur. Bu durumlarla karşılaşıldığında genel kurul derhal konudan haberdar edilmeli ve genel kurul tarafından gerekli tedbirler alınmalıdır. Mezkûr uygulamaların gerçekleştirilmemesi şirketin kendiliğinden sona ermesi veya iflasının istenmesi gibi ağır hükümlerin uygulanmasını zorunlu kılacaktır. Bu nedenle Kanun’da yer alan amir hükümlerin geciktirilmeksizin uygulanması Şirketin varlığını sürdürebilmesi ve işlemlerinin hukuka uygun olması açısından büyük önem arz etmektedir.