Karar Künyesi
Kirleten öder ve tam maliyet esası temel alınarak hesaplanması gereken evsel katı atık bedellerinin belediyece bir defaya mahsus tespit edildiği ve sonraki yıllarda yeniden değerleme oranı ile arttırıldığı, gerçek maliyeti yansıtmadığı görülmüştür.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “İlkeler” başlıklı 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının
bendinde kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamaların kirleten veya bozulmaya neden olan taraftan karşılanacağı ifade edilmiştir.
Aynı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinde ise “Kirleten” tanımının; "faaliyetleri sırasında veya sonrasında doğrudan veya dolaylı olarak çevre kirliliğine, ekolojik dengenin ve çevrenin bozulmasına neden olan gerçek ve tüzel kişileri", "Evsel katı atık" tanımının ise; "tehlikeli ve zararlı atık kapsamına girmeyen konut, sanayi, işyeri, piknik alanları gibi yerlerden gelen katı atıkları" ifade ettiği belirtilmiştir.
Kanun’un 26.04.2006 tarih ve 5491 sayılı Kanun’la değişik 11’inci maddesinin on birinci fıkrasında aynen; “Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmekle yükümlüdürler. Bu hizmetten yararlanan ve/veya yararlanacaklar, sorumlu yönetimlerin yapacağı yatırım, işletme, bakım, onarım ve ıslah harcamalarına katılmakla yükümlüdür. Bu hizmetten yararlananlardan, belediye meclisince belirlenecek tarifeye göre katı atık toplama, taşıma ve bertaraf ücreti alınır. Bu fıkra uyarınca tahsil edilen ücretler, katı atıkla ilgili hizmetler dışında kullanılamaz.” denilerek belediyelerin evsel katı atık dolayısıyla yapacakları harcamalarını, bu hizmetten yararlanan kişilerden, yani kirlenmeye, evsel katı atıkların oluşmasına sebep olanlardan alınmasını bir zorunluluk haline getirmiştir.
4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinde, belediyelerin de dâhil olduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticarî indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Atıksu Altyapı ve Evsel Katı Atık Bertaraf Tesisleri Tarifelerinin Belirlenmesinde Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik'in “Uyum süreci” başlıklı Geçici 1’inci maddesinde;“26/10/2011 tarihi itibarıyla bu Yönetmeliğe, tarife belirleme, abonelik, sözleşme, teknik alt yapı eksiklikleri ile kendi aralarında maliyet ve bölüşüm hesabı yapmayanlar da dâhil olmak üzere, uyum sağlayamamış olan atıksu altyapı yönetimleri ve evsel katı atık idareleri, 31/12/2017 tarihine kadar bu Yönetmeliğe uyum sağlamakla yükümlüdürler.” denilmektedir.
Belediyece uyum süreci çalışmaları sonucunda 2015 yılında ücret tarifesi belirlemiş olmakla birlikte, sonraki yıllarda mevzuatta yer alan hususlara göre tarife tespit etmek yerine, belirlemiş olduğu tarifeyi yeniden değerleme oranı ile arttırmak suretiyle gelir toplama yoluna gitmiştir.
Belediyeler tarafından gerçekleştirilen evsel katı atık toplama işi, kirleten kişilere yapılan bir nev’i hizmettir. Zira 2872 sayılı Kanun’da da belirtildiği üzere kirleten kişinin bu kirliliğin giderilmesi için yapılacak harcamalara katılması Kanun’un temel prensiplerindendir. Dolayısıyla bu hizmet için gerçek bedeli üzerinden tespit tarifesi belirleyip, kirletenden alınması gerekirken bunun yapılmaması veya eksik yapılması hem 2872 sayılı Kanun'a hem de 4736 sayılı Kanun’a aykırıdır.
Sonuç olarak; 2872 sayılı Kanun’a uygun olarak katı atık toplama, taşıma ve bertaraf ücret tarifesinin belirlenmesi ve bu ücretlerin kirleten kişilerden alınarak mevzuata uygun hale getirilmesi gerekmektedir.