Karar Künyesi
Tahakkuk eden ancak tahsil edilmeyen Kurum alacaklarına ilişkin icra takibi başlatılmadığı görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Gelirlerin toplanması sorumluluğu” başlıklı 38’inci maddesinde; kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanların, ilgili kanunlarda öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un “Mali hizmetler birimi” başlıklı 60’ıncı maddesinin (e) bendinde de; ilgili mevzuatı çerçevesinde idare gelirlerini tahakkuk ettirmek, gelir ve alacaklarının takip ve
tahsil işlemlerini yürütmek mali hizmetler biriminin görevleri arasında sayılmıştır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye başkanının görev ve yetkileri” başlıklı 38’inci maddesinin (f) bendinde; belediye başkanı belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmekle görevli ve yetkili kılınmıştır. Yukarıda ifade edilen mevzuat hükümleri uyarınca, kamu görevlilerinin amme alacaklarını takip ve tahsil etmekle ilgili sorumlulukları vardır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Tahsil zamanaşımı” başlıklı 102’nci maddesinde; amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun’un “Ödeme emri” başlıklı 55’inci maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı ve ödeme emri tebliğinin taşıması gereken şartlar belirtilmiş olup “Zamanaşımının kesilmesi” başlıklı 103’üncü maddesinde; ödeme emri tebliğinin zamanaşımını keseceği ifade edilmiştir.
Yine aynı Kanun’un “Tebliğler ve müddetlerin hesaplanması” başlıklı 8’inci maddesinde; aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunda yazılı sürelerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ esasları” başlıklı 93’üncü maddesinde adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ yapılacağı ifade edilmiştir. Ayrıca anılan Kanun’un tebliğin ilanla yapılacağı halleri düzenleyen 103’üncü maddesinde belirtildiği üzere; muhatabın bilinen adresi yoksa, bilinen işyeri adresinde tebliğ yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı bir adresi bulunmazsa, yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa ve başkaca nedenlerden dolayı tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa tebliğ ilan yoluyla yapılacaktır.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere; ilgili birimler tarafından amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödeme emri gönderilmelidir. Ancak 213 sayılı Kanunun 103’üncü maddesinde belirtilen şartların mevcut olması durumunda ilanen tebliğ yapılmalıdır. Tebliğ yapıldıktan sonra ise alacağın tahsili için 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre hareket edilmelidir. Aksi halde amme alacağının tahsil zamanaşımına uğraması söz konusu olacağından yukarıda belirtilen Kanun hükümleri uyarınca kamu görevlilerinin sorumluluğu doğacaktır.
Yapılan incelemelerde, ayrıntısı aşağıda yer verilen tablodan görüleceği üzere, 2013 yılında tahakkuk etmiş olan arsa, arazi, bina ve çevre temizlik vergileri ile bina, arsa ve arazi kültür paylarının zamanında tahsil edilmemesi neticesinde 31.12.2018 tarihi itibariyle toplamda 100.938,45 TL’lik kurum gelirinin tahsil zamanaşımına uğratıldığı görülmüştür. Kurumun söz konusu alacaklar için ödeme emri göndermediği gibi icra işlemlerinin başlaması için haciz varakası düzenlemediği görülmüştür. Ayrıca ödeme emri gönderdiği halde tebliğ edilemeyen alacaklar için ilanen tebliğ yoluna da başvurmadığı tespit edilmiştir.
Tablo 8: 2013 Yılında Tahakkuk Eden Amme Alacaklarından Tahsil Edilmeyenler
Gelir Adı | Tahakkuk Yılı | Tahakkuk Tutarı (TL) (A) | Gecikme Zammı (TL) (B) | Tahsilat Tutarı (TL) (C) | Toplam Tutar (TL) (D)=A+B-C | Tahsil Zamanaşımına Uğrayan Tutar (TL) |
Emlak Vergisi | 2013 | 45.783,00 | 44.113,45 | 33,42 | 89.863,03 | 89.863,03 |
Çevre ve Temizlik Vergisi | 2013 | 6.256,98 | 4.831,94 | 13,50 | 11.075,42 | 11.075,42 |
Genel Toplam | 52.039,58 | 48.945,39 | 46,92 | 100.938,45 | 100.938,45 |
Kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanların; Belediyenin alacaklarını takip ve tahsil etmek için gereken işlemleri zamanında yapmaları ve gerekli tedbirleri almaları, kamu kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu oldukları, bununla birlikte yetkili kılınmış mercilere hesap verilebilirliği sağlamaları gerekmektedir.
Bu nedenle, Kurumun tahakkuk ettiği halde tahsil edilemeyen alacaklar için ödeme emri düzenlemesi ve daha sonra haciz varakası düzenleyerek İcra Müdürlüğüne göndermesi ve ayrıca mükelleflere ödeme emri tebliğ edilememesi durumunda ise 213 sayılı Kanun'un 103’üncü maddesi gereği ilanen tebliğ yoluna başvurulması gerekmektedir.
Kamu idaresi cevabında; bu maddede belirtilen bulgularla ilgili olarak 06.07.2018 tarih ve ekte bulunan makbuz suretleri ile kısmi tahsilat yapılmış olduğu ve bu maddede belirtilen amme alacaklarının zaman aşımı durumunun ortadan kalkacağının düşünüldüğü ifade edilmiştir. Ayrıca bundan sonra yine bu maddede belirtilen ödeme emri, icra işlemleri ve haciz varakası işlemlerinin titizlikle uygulanacağı ve yapılan tenkit ve tavsiyelere uyulacağı belirtilmiştir.
Sonuç olarak kamu idaresi cevabında, bu maddede belirtilen bulgularla ilgili olarak ekte bulanan makbuz suretleri ile kısmi tahsilat yapılmış olduğu ve bu maddede belirtilen amme alacaklarının zaman aşımı durumunun ortadan kalkacağının düşünüldüğü ifade edilmiştir. Cevaba ekli makbuzlar incelendiğinde, kamu idaresinin vergi alacağını zamanaşımına uğratmamak maksadıyla mükellefler adına sembolik tutarlarda ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Ancak kamu idaresince yapılan bu ödemeler, verginin zamanaşımına uğramasını engellememektedir. Şöyle ki, tahsil zamanaşımını kesen nedenlerden birisi ödemedir. Ödeme, vergi borcunun mükellef tarafından kanunlara uygun şekilde yerine getirilmesi olarak tanımlanmaktadır. Vergi daireleri ve vergi tahsil etme yetkisi olan diğer idareler (örneğin;belediyeler) zamanaşımına uğrama riski bulunan vergiler ve diğer gelirler için genellikle zamanaşımı süresinin son günlerinde mükellef adına cüz’i miktarlarda ödeme yaparak zamanaşımı kesme yoluna başvurmaktadır. Ancak Danıştay 3. Dairesi, 25.09.2012 tarih ve E. 2010/4340, K. 2012/3047 sayılı kararı ile zamanaşımı süresinin dolmasından önce yapılan cüz’i tutardaki ödemelerin mükellefler tarafından yapıldığının kabulünün ticari icaplara uygun düşmediği, söz konusu ödeme nedeniyle tahsil zamanaşımı süresinin kesildiğinden bahsedilmesine olanak bulunmadığı şeklinde karar vermiştir.
Bu nedenle kamu idaresinin, cevabında da belirttiği üzere, tahakkuk ettiği halde tahsil edilemeyen alacaklar için ödeme emri düzenlemesi ve daha sonra haciz varakası düzenleyerek İcra Müdürlüğüne göndermesi ve ayrıca mükelleflere ödeme emri tebliğ edilememesi durumunda ise 213 sayılı Kanun’un 103’üncü maddesi gereği ilanen tebliğ yoluna başvurması gerekmektedir.