Şirketin ihbar tazminatı ödemelerine ilişkin olarak yapılan incelemede, günlük ücretin hesaplanmasında, işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün olan sözleşmeden ve Kanundan doğan menfaatlerin asıl ücrete eklenmediği görülmüştür.

4857 sayılı İş Kanunu’nun “Süreli fesih” başlıklı 17’nci maddesinde; belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerektiği ifade edilmiş olup iş sözleşmelerinin, işçinin hizmet süresine göre belirlenen önel sonunda feshedilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Ayrıca bildirim şartına uymayan tarafın, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorunda olduğu ve işverenin bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle

iş sözleşmesini feshedebileceği de hüküm altına alınmıştır.


Söz konusu Kanun’un aynı maddesinin son fıkrasında ise ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 32’nci maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşmeden ve Kanundan doğan menfaatlerin de göz önünde tutulacağı belirtilmiştir.

Nitekim Yargıtay 22. Dairesinin 11.11.2014 tarih ve 2013/20175 E. 2014/30980 K. sayılı Kararında; “Kıdem ve ihbar tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası pirim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup, tazminata esas ücrete eklenmelidir.” hususu hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ile yargı kararı birlikte değerlendirildiğinde; İş Kanunu’nda belirtilen ihbar sürelerine uyulmaması durumunda iş sözleşmesini belirlenen bildirim sürelerine uymaksızın fesheden taraf, söz konusu sürenin ücretini ihbar tazminatı olarak diğer tarafa ödemek durumundadır. Bu kapsamda ihbar süresinde işçiyi çalıştırmak istemeyen işveren ihbar sürelerine ilişkin ücreti peşin ödeyerek iş sözleşmesini feshedebilir. İş Kanunu’nun 17’nci maddesinde düzenlenen ihbar sürelerine ilişkin peşin ödenecek ihbar tazminatına esas ücret, işçinin fesih anındaki ücretine göre hesaplanır. Ancak söz konusu ücret belirlenirken ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşmeden ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde bulundurulmalıdır.

Yapılan incelemede iş sözleşmesi, belirlenen bildirim sürelerine uyulmaksızın feshedilen kişilere ödenen ihbar tazminatının hesabında günlük ücretin, sadece İş Kanunu’nun 32’nci maddesinde sözü edilen asıl ücret üzerinden hesap edildiği ve işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşmeden ve Kanundan doğan süreklilik arz eden yemek, yol, ikramiye gibi menfaatlerin günlük ücretin hesabına dahil edilmediği görülmüştür.

Kamu idaresi tarafından, bulguda bahsi geçen eksikliklerin giderilmesi amacıyla çalışmalara başlandığı bildirilmiştir.

Bu itibarla, sözleşmesi feshedilen işçiler tarafından açılabilecek davalar sonucunda ortaya çıkması muhtemel yargılama ve faiz giderlerinin Şirkete ek mali külfet getirmemesi

amacıyla anılan Kanun hükümlerine uygun işlem tesis edilmesi gerekmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?