Belediye mülkiyetindeki taşınmazın İlçede faaliyet gösteren bir vakfa bedelsiz olarak kullandırılması ve taşınmaza ilişkin giderlerin Belediye bütçesinden karşılanması suretiyle söz konusu kuruluşa kamu kaynağı aktarıldığı görülmüştür.

Belediyelerin dernek ve vakıf gibi ticari olmayan kuruluşlarla ilişkilerinin çerçevesi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda çizilmiştir. 5018 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesi hem herhangi bir özel kişiye yasal dayanak olmaksızın kamu kaynağı aktarılamayacağı, menfaat sağlanamayacağı ve yardım yapılamayacağı şeklindeki genel kuralı ortaya koymuş hem de çeşitli şartlar altında bu kuralın dernek ve vakıflara ilişkin istisnasını düzenlemiştir. Ancak 5393 sayılı Kanun’un 75’inci maddesinde bu istisnaya ilişkin hükmün belediyelerde uygulanamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Her iki mevzuat hükmü birlikte değerlendirildiğinde belediyelerin, özel tüzel kişi olan vakıf ve derneklere kamu kaynağı aktaramayacağı, menfaat sağlayamayacağı veyahut yardımda bulunamayacağı anlaşılmaktadır.

Kamu kaynağı tanımı ise 5018 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinde; kamuya ait

gelirler, taşınır ve taşınmazlar, hesaplarda bulunan para, alacak ve haklar ile her türlü değerleri kapsayacak şekilde yapılmıştır. Bu nedenle Belediye tarafından yukarıda sayılan herhangi bir kaynağın, bir vakfın ya da derneğin kullanımına tahsis edilmesi veyahut farklı şekillerde kullanımına sunulması mümkün değildir.

Ancak yapılan incelemelerde Çubuk Belediyesince, rayiç değeri 500.000,00 TL olan taşınmazın bir vakfın kullanımına bedelsiz olarak bırakıldığı ve taşınmaza ilişkin giderlerin bütçeden karşılandığı görülmüştür. Her ne kadar Belediye ile ilgili vakıf arasında imzalanan protokolde söz konusu taşınmazın 5393 sayılı Kanun’un 75/c maddesine istinaden tahsis edildiği ifade edilmişse de taşınmaza özgü düzenleme içermeyip sadece ortak hizmet projesi yürütülmesine imkân tanıyan mezkûr maddenin bu işleme dayanak teşkil etmesi imkân dâhilinde değildir. Belediyelere mülkiyetlerindeki taşınmazların tahsisine ilişkin yetki veren yasal düzenlemeler 5018 sayılı Kanun’un 47’nci ve 5393 sayılı Kanun’un 75/d maddesinde yer almaktadır. Her iki madde hükmünde de tahsisin yalnızca kamu idarelerine kendi görev alanlarıyla sınırlı olmak üzere yapılabileceğinin altı çizildiğinden işlemin muhatabı sadece kamu idaresi olabilir. Bu nedenle tahsisin kapsamının Belediyece genişletilerek özel tüzel kişiler için uygulanması mümkün değildir.

İşleme dayanak gösterilen 75/c maddesinde ise tahsise ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmayıp sadece bu kuruluşlarla belediyenin görev alanına giren konularda ortak hizmet projesi yapılmasına imkân tanınmaktadır. Ortak hizmet projesinin; önceden plan ve programa alınmış, maliyeti hesaplanmış, kurum ve kuruluşların yönetim organları tarafından onaylanarak karşılıklı yükümlülükler ile ortak sonuca ulaşmayı hedefleyen bir bütünü ifade ettiği düşünülmektedir. Ancak yapılan incelemelerde, Belediye ile ilgili kuruluş arasında yapılan ortak hizmet projesinde; önceden tanımlanan ortak amaca ulaşmayı sağlayacak karşılıklı yükümlülüklerin belirlenmediği, sadece ilgili kuruluşun faaliyetlerini yürütmek üzere Belediyece taşınmaz tahsisi ve taşınmaza ilişkin giderlerin karşılanmasının öngörüldüğü anlaşılmıştır.

Sonuç olarak, Çubuk Belediyesinin yukarıda ifade edilen uygulamalarının, mevzuata aykırılık teşkil ettiği ve kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ilkesini zedelediği değerlendirilmektedir.

Kamu idaresi cevabında; özetle, 5393 sayılı Kanunun 75/c maddesi gereği eğitim ve kültür faaliyetleri kapsamında yapılan ortak hizmet protokolü ile taşınmaz tahsis edildiği ve bunun giderlerinin Belediyece karşılandığı, sözleşmenin feshi ve Meclis Kararının iptali

yönünde hareket edilebileceği ifade edilmiştir.


Sonuç olarak İdare tarafından verilen cevapta, 5393 sayılı Kanun’un 75/c maddesine istinaden Belediye ile ilgili Vakıf arasında imzalanan Protokol gereği taşınmaz tahsis edildiği ve taşınmaza ilişkin giderlerin karşılandığı ifade edilmiştir. Ancak bulguda ayrıntılarına yer verildiği üzere mezkûr mevzuat hükümleri uyarınca muhatabın kamu idaresi olmadığı söz konusu işlemin, tahsis kapsamında değerlendirilmesi imkân dâhilinde değildir. Bununla beraber karşılıklı yükümlülüklerin, faaliyetlerin vb. esaslı unsurların bulunmadığı, sadece Belediyenin taşınmaz tahsis ederek vakfın faaliyetlerini yürütmesini öngören Protokol, ortak hizmet projesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinden işlemin anılan Kanun’un 75/c maddesine uygun olmadığı da düşünülmektedir. Bu itibarla, tahsis işleminin ve giderlerin Belediyece karşılanmasının mevzuata aykırı olduğu yönündeki değerlendirmemiz devam etmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?