Karar Künyesi
Yapılan incelemelerde; toplu iş sözleşmelerinde işçilere Kanun’la tanınan izin sürelerinin arttırıldığı, toplam 325 işçinin 50 iş gününden 304 iş gününe kadar birikmiş yıllık ücretli izin hakkı olduğu, bazı işçilere 1 yıldan 8 yıla varan sürelerde yıllık izin hakkının kullandırılmadığı, izin haklarının işçilerin emekli olurken alacakları bir ücret gibi ödenmesine sebebiyet verildiği tespit edilmiştir.
1982 Anayasasının “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50 nci maddesinde:
“…
Dinlenmek, çalışanların hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir.”hükmüne yer verilmiştir.
Anayasal bir hak olan “Dinlenme Hakkının” nasıl kullanılacağı, süresi, işverenin sorumlulukları vb. hususlar 4857 sayılı Kanunda ve Kanuna dayanılarak çıkarılan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanunun 53 üncü maddesinde işçilere yıllık izin verileceği ve yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceği ve yıllık izin sürelerinin iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabileceği, 56 ncı maddesinde yıllık izinin 53 üncü maddede gösterilen süreler içinde işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Tablodan görüleceği üzere 4857 sayılı Kanunda belirtilen süreler İdare ile Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi ile arttırılmıştır.
Tablo 4: Şirket Personeli İzin Süreleri
Hizmet Süresi | Kanuna Göre | Toplu İş Sözleşmesine Göre |
1-5 Yıl | 14 | 24 |
5-10 Yıl | 20 | 30 |
10-15 Yıl | 20 | 30 |
15+ Yıl | 26 | 33 |
Kanunun 60 ıncı maddesinde; yıllık ücretli izinlerin yürütülen işlerin niteliğine göre yıl boyunca hangi dönemlerde kullanılacağına, izinlerin ne suretle ve kimler tarafından verileceği veya sıraya bağlı tutulacağına, yıllık izinin faydalı olması için işveren tarafından alınması gereken tedbirler ve izinlerin kullanılması konusuna ilişkin usuller ile işverence tutulması zorunlu kayıtların şekline ilişkin hususların ilgili Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir Yönetmelikle gösterileceği belirtilmiştir.
03.03.2004 tarih 25391 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nin “İzin kullanma dönemleri” başlıklı 5 inci maddesinde:
“İşveren veya işveren vekilleri, bu Yönetmeliğin 15 inci maddesinde belirtilen izin kurulu veya 18 inci maddeye dayanılarak bunun yerine geçenlere danışmak suretiyle işyerinde yürütülen işlerin nitelik ve özelliklerine göre, yıllık ücretli izinlerin, her yılın belli bir döneminde veya dönemlerinde verileceğini tayin edebilir. Bunu işyerinde ilan eder.” hükmüne
“Yıllık ücretli iznin uygulanması” başlıklı 6 ncı maddesinde ise;
“Bu iznin 53 üncü maddede gösterilen süreler içinde işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesi zorunludur.
Ancak, 53 üncü maddede öngörülen izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere (Değişik ibare:RG-18/8/2017- 30158) bölümler halinde kullanılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Kaynağını “Çalışanın dinlenme hakkı” ilkesinden alan yıllık ücretli izin konusu, ulusal ve uluslararası düzenlemeler ile güvence altına alınmış önemli bir haktır. Yıllık ücretli izin hakkının temel amacı, izin süresince işçinin yorgunluğunun giderilmesinin sağlanması, beden ve ruh sağlığının koruması için gerekli imkânın sağlanmasıdır. İşçilerin kendi ihtiyaç ve gelişimlerine zaman ayırabilmelerinin sağlanması bakımından yıllık ücretli izin hakkının amacına uygun olarak kullanılmasını gözetmek sosyal devletin temel bir görevidir ve bu konuda
mevzuatla işverenlere sorumluluklar yüklenmiştir.
Aşağıdaki tablodan görüleceği üzere kimi işçi personelin 10 yıldır kesintisiz hizmet ettiği ve bir gün dahi yıllık izin haklarını kullanmadığı, bu durumun hem anayasal güvence olan yıllık izin hakkının kullanılmasına hem de en önemli kamu kaynağı olan personel gücünün etkili ve verimli kullanılmasına engel olacağı düşünülmektedir.
Tablo 5: Şirkette Kullanılmayan İzin Örnekleri
İsim | Birimi | Hizmet Süresi | Kullanılmayan izin |
T.T | Harita ve Malzeme Sevk Md.Yrd. | 26 | 304 |
E.T | Formen | 22 | 299 |
M.A.B | Genel Müd.Yardımcısı | 19 | 268 |
B.Ç | Tekniker(Saha/Alan) | 20 | 264 |
M.K | İş Sağlığı ve Güvenliği Şefi | 21 | 254 |
Belirtilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde dinlenmenin çalışanın hakkı olduğu, bu hakkın çalışanlar tarafından kullanmasının asıl olduğu, işverenler çalışanlarına kazanmış oldukları izin sürelerini kullandırmalı ve bunun takibini gerçekleştirmelidirler. Yıllık izin hakkı esasında bir mali hak değil, çalışanların dinlenmesi ve işyerindeki veriminde düşüş yaşanmaması için tanınan bir sosyal haktır. Ancak kurum kayıtlarında yapılan incelemelerde işçiler tarafından bu iznin kullanılmadığı ve emeklilik için biriktirilen kıdem tazminatı benzeri bir hak olarak görüldüğü, bu durumun şirket nezdinde süreklilik arz ettiği, şirket tarafından kullanılmayan izin hakkı süreleri hesaba alındığında ileriki yıllarda emekli olunca ödenecek yaklaşık 38.287 gün yıllık izin hakkı olduğu tespit edilmiştir.
5018 sayılı Kanun’un “Üst yöneticiler” başlıklı 11 inci maddesinde
“Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar.
Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” denilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde şirket tarafından
kurum kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasının gözetilmesi, anayasal bir hak olan ve kullanılması esas tutulan dinlenme hakkının çalışanlar tarafından kullanılmasının takibinin yapılması gerektiği, yıllık ücretli izin hakkının kullandırılmayarak kıdem tazminatı olarak kişilere emekli olurken ödenmesi gereken bir hak gibi görülmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.