Şirket mali tablolarının incelenmesi sonucunda; Şirketin 2020 yılında yüksek miktarda zarar ettiği, ABB’ye yapılan işler karşılığında hakedişlerin zamanında alınamadığı, önceki senelerde tamamlanan işler için geçici kabul ve/veya kesin hakediş evrakları tekâmül ettirilmediği için ABB’den alınacak emanet kesintileri tutarının da tahsil edilemediği, bu sebeple dönem dönem yaşanan nakit sıkıntısı sonrasında vergi ve Sosyal Güvelik Kurumu (SGK) borçlarının zamanında ödenemediği, ödenemeyen borçlar için asıl borcun yanında gecikme zammı gibi fer’i borçların da Şirketi zarara uğrattığı tespit edilmiş, söz konusu hususların Şirketin ticari hayatının sürdürülebilirliği açısından tehlike oluşturduğu görülmüştür.

Şirket 2020 yılında 341.213.482,14 TL “Net Satış” yapmış olmasına karşın söz konusu satışların maliyetleri 368.009.514,58 TL olarak gerçekleşmiştir. Daha öz bir ifade ile henüz faaliyet giderleri bile hesaba katılmamış olmasına rağmen satışlardan kazanılan tutar satılan malların maliyetini dahi karşılayamamış ve “Brüt Kar Oranı (Brüt Satış Karı/Net Satışlar)” bu aşamada %-7,85 olarak oluşmuştur. Şirket tarafından elde edilen satış hasılatının neredeyse tamamının Ankara Büyükşehir Belediyesinden alınan doğrudan hizmet işi olduğu düşünüldüğünde bu işe ilişkin maliyetlendirmenin doğru ve gerçekçi yapılmadığı, satış hasılatının kendi maliyetlerini bile karşılamadığı açıkça anlaşılmaktadır. Nitekim Kamu İdaresi tarafından verilen cevapta da 696 sayılı KHK kapsamında zorunlu olarak üstlenilen işlerde kanunen saptanan ve olması gereken tutarın altında bir kâr marjı uygulandığı ifade edilmiştir.

Yukarıda bahsedilen tutara faaliyet giderlerinin eklenmesi ile zarar daha da artmış ve

“Faaliyet Kar Oranı (Faaliyet Karı/Net Satışlar)” %-17,31 olarak gerçekleşmiştir. Diğer tüm

gelir ve giderlerin hesaba dâhil edilmesi sonucunda ulaşılan “Net Kar Oranı (Dönem Net Karı/Net Satışlar)” ise %-18,06 olarak gerçekleşmiş ve toplamda 2020 yılında 61.622.026,04 TL zarar edilmiştir.

Şirketin dönem dönem nakit sıkıntısı yaşaması vergi/SGK primleri gibi borçların zamanında ödenememesine sebebiyet vermiştir. Ödenemeyen 105.094.632,98 TL vergi borcu için yapılandırmaya gidilmiş ve toplam borç 127.129.743,48 TL’ye çıkmıştır. Ne var ki yapılandırma sonrasında da ödeme düzeni kurulamamış ve yapılandırma sonrası tahakkuk eden yaklaşık 33 milyon TL verginin sadece 13 milyon TL’si ödenebilmiştir. Aynı şekilde SGK prim borçları için de yapılandırmaya gidilmek zorunda kalınmış ve 68.375.906,07 TL borç, yapılandırma sonrası 84.558.682,98 TL’ye çıkmıştır. Aynen vergi ödemelerinde olduğu gibi bu ödemelerde de yapılandırma sonrası düzen tam olarak sağlanamamış ve yapılandırma sonrası tahakkuk eden borcun az bir kısmı ödenebilmiştir.

Finansal yapı analizlerinde de Şirketin iyiye doğru gittiğini söylemek pek mümkün değildir. Varlıkların yüzde kaçının yabancı kaynaklarla finanse edildiğini gösteren ve genel olarak %50’den aşağı olması hedeflenen “Finansal Kaldıraç Oranı (KVYK+UVYK/Toplam Varlıklar)” 2018 yılında %57 olarak gerçekleşmiş iken bu oran 2020 yılında %72’ye yükselmiştir. Bu ise varlıkların büyük bir kısmının yabancı kaynaklarla karşılandığını göstermektedir ki söz konusu husus Şirketin sürdürülebilirliği açısından arzu edilen bir husus değildir.

Aynı şekilde Özkaynakların toplam yabancı kaynaklara oranı olarak ifade edilen, Şirketin finansal bağımsızlığını gösteren ve genel olarak 1’den büyük olması beklenen “Finansman Oranı (Özkaynaklar /Toplam Yabancı Kaynaklar)” 2018 yılında 0,74 iken, bu oran gitgide gerilemiş ve 2020 yılında 0,38’e kadar düşmüştür.

Finansal yapı analizlerinin düşük çıkmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi Şirketin arka arkaya zarar etmesi ve özellikle 2020 yılı zararının 61 milyon TL gibi büyük boyutlarda gerçekleşmesidir.

“Finansman Oranının” ve “Finansal Kaldıraç Oranının” beklenen seviyede çıkmamasına sebep olan bir diğer husus ise Şirketin kamuya olan borçlarını yukarıda açıklanan sebeplerle ödeyememesi, bu hususun ise ek maliyetleri beraberinde getirmesidir.

Kamu İdaresi tarafından Şirketin esas amacının kar elde etmekten ziyade kamusal ihtiyaçların giderilmesi olduğu, bu nedenle finansal tabloların diğer şirketlerdeki gibi

değerlendirilmesinin mümkün olamayacağı belirtilmişse de Şirketin, diğer tüm şirketler gibi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabi bir limited şirket olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Kanun’da belirtilen tüm sorumluluklar belediye şirketleri için de geçerli olduğu gibi mali tablo ve oranların beklenen seviyelerin altına düşmesi bu şirketler için de iflas ve benzeri yaptırımların uygulanmasını zorunlu hale getirebilecektir. Ayrıca Şirkette yaşanan mali sıkıntılar; gerek piyasaya gerekse de diğer kurumlara olan borçlar dolayısıyla Şirketin malvarlığına ve alacaklarına haciz uygulanabilmesine, ödenemeyen borçlar nedeniyle asıl borçla birlikte fer’i borçların gündeme gelebilmesine olanak sağlayacaktır. Bu nedenle “kamusal ihtiyaçların giderilmesi” sebebini dayanak alarak Şirket mali tablolarının kötüye giden durumunu açıklamaya çalışmak doğru bir yaklaşım değildir.

Şirket, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabi bir limited şirkettir. Türk Ticaret Kanunu’nun 16 ve 18’inci maddesinde belirtildiği üzere belediye tarafından ticari şekilde işletilmek üzere kurulan kuruluşlar da tacirdir ve her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir.

Buna göre; Ankara Büyükşehir Belediyesinden iş alınırken söz konusu işe ilişkin maliyetlerin tam hesaplanarak bu hesaplamaya göre teklif verilmesi, satılan malların maliyetlerinde ve diğer giderlerde tasarrufa gidilerek Şirket zararının önlenmesi ve kârlı bir şirket statüsüne geçilmesi, hakediş ve teminat iadelerinde gerekli evrakların zamanında tamamlanması ve tahsilatların sonuçlandırılması, kamuya ait borçların zamanında ödenerek fer’i borçların tahakkuk etmesine müsaade edilmemesi Şirketin sürdürülebilirliği açısından önem arz etmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?