6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında, büyükşehir olan illerde il özel idarelerin tüzel kişiliğinin kaldırılmış olması sebebiyle, faydalı kullanımı aşan kısımların kiraya verilmesi işlemlerinin Su ve Kanalizasyon İdareleri tarafından yürütülmesi gerekirken, bu konuda herhangi bir işlem tesis edilmediği,

Ayrıca, SASKİ tarafından kanalizasyon hizmeti verilmediği halde, kendi taşınmazındaki kuyu suyunu kullananlara atıksu bedeli tahakkuk ettirildiği, ilgili abonelerin ise gerek dilekçe yoluyla Kuruma gerekse dava yoluyla mahkemelere itiraz ettikleri görülmüştür.

26.5.1981 tarihli, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 97’nci maddesine 4.12.1985 tarihli, 3239 sayılı Kanun'un 125'inci maddesi ile eklenen "belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde yeraltı sularından kamu ve özel kişiler tarafından elde edilen kullanma ve sanayi suları için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili" ibaresi, Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmiş ve 1986/20 Esas ve 1987/9 Karar ile iptal edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi, mali yükümlülüklerin sadece konusunun belirtilmesiyle yetinilmeyip, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil usulleri, yaptırımlar, zamanaşımı, yukarı ve aşağı sınırları gibi çeşitli yönleriyle düzenlenmesini talep etmiştir. Ücret kavramının hizmet karşılığı alınabilmesi için belli başlı öğelerin açıklanması ve çerçevelerinin kesin çizgilerle belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, bu şartların yerine getirilmemesi durumunda, keyfi uygulamalara neden olunabileceği, bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarının etkilenebileceği ve temel haklarının ihlal edilebileceği uyarısında bulunmuştur.

Ancak Anayasa Mahkemesi'nin bu iptal kararı sonrası kanun koyucu söz konusu konuda yeni bir düzenleme yapmamıştır.

Dolayısıyla konuyu iki açıdan ele almakta yarar görülmektedir:

  • Yeraltı Suyu Kullanım Bedeli ve Kiraya Verilmesi

    Yeraltı sularının kullanım bedeli konusu, 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun'un çeşitli maddeleri ile düzenlenmiştir. Kanunun 2’nci maddesinde, faydalı ihtiyaç kavramı, yeraltı suyunu kullanacak kişinin muhtaç olduğu su miktarı olarak tanımlanmıştır. Yanı sıra, 4’üncü madde, ilan edilmiş yeraltı suyu işletme sahaları içinde kuyu açılması durumunu ele alarak, kuyu sahibinin sadece kendi faydalı ihtiyaçları için su kullanabileceğini ve aşan kısımların 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine uygun şekilde il özel idarelerince (belediyelerce) kiraya verileceğini belirtmektedir. Kiradan elde edilen gelirlerden belirli oranlarda pay ayrılmasına dair detaylar da düzenlenmiştir.

    5’inci madde ise, ilan edilmiş yeraltı suyu işletme sahaları dışında, yeraltı suyu aranması ve kullanılması hususunu kapsar. Burada arazi sahibinin kendi arazisinde yeraltı suyu arama ve bulduktan sonra kendi faydalı ihtiyacı kadar su kullanma hakkına sahip olduğu ifade edilir. Bu hükümlerden anlaşıldığı üzere, kuyu sahibinin faydalı ihtiyaç miktarı kadar su bedelsizdir, ancak aşan miktarlar 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre kiraya verilecektir.

    Bu bağlamda, su ve kanalizasyon idarelerinin yeraltı su kullanım bedeli alma yetkisi bulunmamakla birlikte, büyükşehir statüsündeki illerde il özel idarelerinin tüzel kişiliğinin kaldırılması sonucu, faydalı kullanımı aşan kısımların kiraya verilme işlemlerinin Su ve Kanalizasyon İdareleri tarafından yürütülmesi gerekmektedir.

  • Atık Su Bedeli ve Yeraltı Sularının Kullanımı

SASKİ, 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 11’inci maddesinin altıncı fıkrası çerçevesinde, atıksu altyapı sistemlerini kullanan veya kullanacak olanlara, bağlantı sistemlerinin varlığına bakılmaksızın kirlilik yükü ve atıksu miktarına orantılı olarak katılım zorunluluğunu getirmiştir. Bu kapsamda, belediye meclisi tarafından ve ilgili idarelerce belirlenecek tarifeye göre, atıksu toplama, arıtma ve bertaraf ücreti alınmaktadır.

Kurumun Tarifeler ve Abone Hizmetleri Yönetmeliği, kanalizasyon şebekesine bağlantısı olmayan ve foseptik kullanan su ve atıksu abonelerinden, idarece sağlanan atıksu hizmeti ve nihai bertaraf hizmetine karşılık birim fiyat üzerinden atıksu bedeli tahsil edilmesini öngörmektedir. Şantiye ve park bahçe aboneleri dışındaki tüm aboneler aynı zamanda atıksu abonesi kabul edilmekte olup, bu abonelerden alınan atıksu bedeli belirli bir düzenleme ile uygulanmaktadır.

Yargıtay, 9 Aralık 2014 tarihli kararında, kanalizasyon hizmetinden faydalanmayan kişi ve kurumlardan atıksu bedeli alınamayacağına yönelik bir istikrarlı uygulama benimsenmiştir. Bu karar, atıksu bedelinin kanalizasyon hizmetinden yararlanmayanlardan talep edilemeyeceğini vurgulamaktadır.

11 Şubat 2016 tarihli Yargıtay 3’üncü Hukuk Dairesi kararı ise, kendi taşınmazındaki kuyu suyunu kullanan kişi ve kuruluşlardan su bedeli alınamayacağını, ancak bu suların lavabo, wc, mutfak gibi yerlerde kullanılarak atıksu üretilmesi ve bu atıksuyun belediyenin kanalizasyon sistemine deşarj edilmesi durumunda atıksu bedelinin talep edilebileceğini belirtmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 20 Ocak 2016 tarihli kararı da benzer bir çizgide ilerleyerek, kuyudan temin edilen suyun yeşil alanlarda sulama suyu olarak kullanılması durumunda su ve atıksu bedelinin ödenmeyeceğini, ancak bu suyun ev, işyeri, wc, lavabo gibi yerlerde kullanılarak çıkan kirli suyun kanalizasyon sistemine deşarj edilmesi halinde tarife hükümlerine göre atıksu bedelinin ödenebileceğini ifade etmiştir.

Yapılan incelemede, 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 11'inci maddesi ve Tarifeler ve Abone Hizmetleri Yönetmeliği'nin 8'inci maddesi kapsamında, 12 Eylül 2023 tarihi itibariyle

1.015 adet Atıksu (Kuyu Suyu) abonesine sahip olduğu belirlenen kurum, 1 Ocak 2023 ile 31 Ağustos 2023 döneminde 5.851.460 m³ su sarfiyatı karşılığı 29.804.563,37 TL tahakkuk ettirmiş ve 28.442.271,94 TL tahsilat gerçekleştirmiştir. Ancak yer altı suyu kullanan ve kanalizasyon hizmetinden yararlanmayan abonelerin fatura itirazları ve konuyu mahkemeye taşıma durumları gözlemlenmiştir.

İdarenin temel dayanağı olan Çevre Kanunu'nun 11'inci maddesinin altıncı fıkrası incelendiğinde ise, yeraltı suyu kullanımında öncelikle bir atıksu altyapı sistemi olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu madde, altyapı sistemi bulunmayan bir bölgede atıksu bedelinin uygulanamayacağına işaret etmektedir.

Anayasa Mahkemesi kararı, Yargıtay kararları ve Çevre Kanunu çerçevesinde yapılan açıklamalara dayanarak; kuyu suyu kullanan, ancak kanalizasyon hizmetinden yararlanmayan abonelere atıksu bedeli tahakkuk ettirilmesi dava risklerini doğurabilecek ve mahkeme masraflarıyla tazmin hükmü yükümlülüğü getirebilecektir.

İdare cevaben, şebeke abonesi olan ancak kanalizasyon alt yapısı olmaması veya binanın coğrafi koşulları nedeniyle şebekeye bağlantısı yapılamadığı durumlarda atıksu bedeli fatura ile tahsil edildiğinden vidanjör hizmetinin ücretsiz olarak verildiğini, 2023 yıl sonu itibariyle yer altı suyu kullanan atıksu abonesinin 931 adedine kanalizasyon şebekesine direkt bağlantı veya atıksuların SASKİ tarafından alınarak arıtma tesisine deşarj edilmesi şeklinde atıksu hizmeti verilmekte olduğunu, kalan 96 abone ile ilgili olarak ise gerekli planlamaların yapıldığını, faydalı miktarı aşan kısmın ise DSİ Bölge Müdürlüğü'nden bilgi alınarak gerekli çalışmaların yapılacağını belirtmiştir.

Cevaptan anlaşılacağı üzere İdare, şebeke bağlantısının olmadığı yerlerde atıksu bedelinin alındığını fakat vidanjör hizmetinin bedelsiz yerine getirildiğini ifade etmektedir, fakat bu iki durumun birbirini ikame edebilmesi yasal olarak uygun görünmemektedir.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ve açıklamalar doğrultusunda, faydalı kullanım miktarını aşan kısımların DSİ ile koordinasyon içinde tespit edilmesi, varsa bu kısımların 2886 sayılı Kanun hükümlerine göre kiraya verilmesi, kanalizasyon hizmetinden yararlanmayan kuyu suyu abonelerine atıksu bedeli tahakkuk ettirilirken dava risklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği değerlendirilmektedir.

Kararla ilgili sorunuz mu var?