Karar Künyesi
Şirkete ait konut ve diğer bağımsız bölümlerden bazılarının satışı yapılmasına karşın tapu devri yapılmamıştır.
Şirketin hesap ve işlemleri incelendiğinde; konutlar ve diğer bağımsız bölümler için gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığı ve bunlardan bazılarının borcu bittiği halde kişilere devredilmediği tespit edilmiştir.
Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi; bir taşınmazın, satıcı tarafından belirlenen bir bedel karşılığında ve taraflarca belirlenen şartlar dâhilinde, ileri bir tarihte yapılması planlanan asıl satışını amaçlayan bir ön sözleşmedir. Yapılan sözleşme çerçevesinde Şirkete ait konut ve diğer bağımsız bölümler, kişiler tarafından kullanılmaya başlanmaktadır.
Şirketin satışını yaptığı konut ve diğer bağımsız bölümlerden bazılarına ilişkin borç bitmesine, kat mülkiyeti çerçevesinde tapu alınabilir olmasına ve üzerinden uzun süre geçmesine rağmen söz konusu konut ve diğer bağımsız bölümler Şirket üzerinde kayıtlı durmaktadır. Bahsi geçen yerlerin yıllık emlak vergileri de Şirket tarafından ödenmektedir. Ayrıca tapu devri gerçekleşmediği için satıştan alınan %4’lük tapu harcı tahsilatı da yapılamamaktadır; dolayısıyla bu meyanda bir gelirden genel bütçe de yoksun kalmaktadır. Söz konusu tapu harcının tutarı 34.501.453,37 TL olmakla birlikte 5.252 konut ve bağımsız bölümün borcu bitmiş, tapusu verilebilir ve mülkiyet devrinin yapılmasının mümkün durumda olduğu ve bunlar için ileride yapılacak satış sürecinde tahsil edilmek üzere toplam 14.797.760,75 TL emlak vergisi ödendiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan, söz konusu yerlerden 2.834’ünün, sözleşmesi imzalandıktan itibaren on yıl geçmiş durumda olduğu da görülmüştür.
Mülkiyet devrinin yapılması mümkün olduğu halde söz konusu devir işlemlerinin yapılmaması, Şirket açısından emlak vergisi ödenmesi sürecinde gidere sebep olmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 18’inci maddesi gereği her tacir ticaretine ait tüm işlerde öngörülü ve basiretli bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.
Ayrıca, Kanun’un 369’uncu maddesine göre yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar. Şirketin menfaatini gözetmek, yönetim kurulunun şirketle ilgili işlem yapan kişileri gözetleme ve denetleme görevini de kapsamaktadır.
Bahsi geçen konut ve diğer bağımsız bölümlere ilişkin gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinde zaman aşımı süresi Borçlar Kanunu’nun 146’ncı maddesi uyarınca on yıldır. Söz konusu süreyi aşan sözleşmelerde çeşitli hukuki sorunlara sebebiyet vermemek için İdare tarafından önlem alınması önem arz etmektedir.
Yukarıda yer alan denetim tespiti sonrasında, Şirket tarafından; söz konusu konutların tapu devirlerinin yapılabilir duruma gelmesinden sonra hak sahiplerine iadeli taahhütlü tebligat, web sayfasından ilan veya çeşitli şekillerde bildirim yapıldığı; ancak bugüne kadar bahsi geçen sayıda bağımsız bölüm için herhangi bir başvuruda bulunulmadığı; devam eden süreçte Hukuk Müşavirliği aracılığı ile etaplar halinde tapu devirlerinin yapılmasına ilişkin hukuki sürecin başlatılacağı ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, satış vaadi sözleşmesi imzalanarak kişilerin kullanımına verilen, borcu sona ermiş ve kat mülkiyetine geçmiş, tapusu verilebilir olan konut ve diğer bağımsız bölümlerin ilgili kişilere tapu devirlerinin ivedi bir şekilde yapılması gerektiği düşünülmektedir.