Karar Künyesi
Nilüfer Belediyesinin kadrolu işçilerinin önemli bir kısmının yıllık izinlerini kullanmak yerine biriktirdiği, biriken izinlerin ise işçilerin emeklilik talebi sırasında toplu izin ücreti ödemesini gerektirmesi nedeniyle Kuruma mali yük oluşturma riski taşıdığı tespit edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 50'nci maddesinde, dinlenmenin çalışanların bir hakkı olduğu ve bu hakların kullanımının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Çalışanların yıllık izin haklarına ilişkin düzenlemeler 4857 sayılı İş Kanunu ile yapılmıştır. Kanun’un 53'üncü maddesine göre; bir iş yerinde en az bir yıl süreyle çalışanlar yıllık ücretli izin hakkını elde eder ve bu izin hakkından vazgeçilemez. Yıllık ücretli izin hakları işçilerin çalışma sürelerine göre belirlenmiş olup bu sürelerin iş sözleşmesi ya da toplu iş sözleşmeleriyle uzatılması mümkündür.
Kurum ile yetkili sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinde işçiler için belirlenen yıllık ücretli izin hakları; hizmet süreleri 1-5 yıl arsında olanlar için 20, 6-15 yıl arasında olanlar için 30, 15 yıldan fazla olanlar için ise 40 gün olarak belirlenmiştir.
Yapılan incelemede 2019 yılı sonu itibariyle Kurumda çalışan 105 işçinin 64’ünün 40 gün ve üzeri birikmiş izni bulunduğu anlaşılmıştır. Birikmiş izni 100 günü aşan ve hatta 267 güne ulaşan 11 işçi personel mevcuttur. Bu durumun sürmesi halinde Kuruma önemli bir mali yük getirmesi beklenmelidir.
“Dinlenme” bir hak olarak Anayasamızda yer almakta, İş Kanunu da bu haktan vazgeçilemeyeceğini hüküm altına almaktadır. İş Kanunu’nun 53'üncü maddesinde izin hakkının, emredici bir ifadeyle verileceğinden ve bu haktan vazgeçilemeyeceği belirtilirken aynı maddenin son fıkrasında yıllık izin sürelerinin iş sözleşmeleriyle arttırılabileceği, Kanun’un 58'inci maddesinde ise, yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücretin işveren tarafından geri alınabileceği hüküm altına alınmıştır.
Anayasa ve İş Kanunu’ndaki bu düzenlemeler dinlenme hakkının, işçi haklarının da ötesinde bir insan hakkı olarak ele alındığını, vazgeçilmesi, devredilmesi ve biriktirilmesi alternatifinin söz konusu olamayacağını göstermektedir. İşverene düşen görev ise bu temel hakkın kullanımını güvence altına alacak önlemleri belirlemesidir. Yasa koyucu bu konuda son derece hassas bir tavır sergilemiş, izinli iken ücret karşılığı bir çalışma yapıldığının tespit edilmesi halinde bu günler için ödenen ücretin geri alınabileceği hükmü getirilerek “dinlenme” hakkından işçinin rızası dâhilinde ve maddi getiri karşılığında bile olsa vazgeçilebilmesini önlemeye çalışmıştır.
Esasen Kurumda uygulanan Toplu İş Sözleşmesinde de yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceğine, ücreti ödenerek izin hakkının kaldırılamayacağına ilişkin hüküm de bulunmaktadır.
Bu durumda; hem işçinin bir insan hakkı olan dinlenme hakkının ihlal edilmemesi, hem de birikmiş izinler karşılığı ödenen izin ücreti ödemelerinin Kuruma mali yük getirme riski taşıması nedeniyle işçilerin ücretli izinlerinin kullandırılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Nilüfer Belediyesince verilen cevapta; kadrolu işçilerin çalıştığı birimlerde ücretli izinlerin, iş akışını bozmayacak şekilde belirlenen periyotlara uygun olarak kullandırılacağı ve
bulgu konusu hususa özenle dikkat edileceği dile getirilmiştir. Bununla birlikte bulguda açıklandığı üzere 2019 yılı itibariyle hala normal ölçülere ulaşılamadığından bu konudaki hassasiyetin ısrarla sürdürülmesinde yarar olduğu düşünülmektedir.