Şirketin davaları için aldığı avukatlık ve danışmanlık hizmet alımı ihtiyaçlarını, ortaya çıktıkları zamandaki en uygun şartlarla karşılamayarak şirkete ek mali külfet getirdiği görülmüştür.

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesinde;


İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur…” ifadesi yer almaktadır.

6102 sayılı Kanun’un “Tacir olmanın hükümleri” başlıklı 18’inci maddesinin ikinci fıkrasında ise;

Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” denilmektedir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre, Şirketin basiretli bir tüccar olarak davranması gerektiğinden hareketle faaliyetlerini yerine getirirken kendi personelini kullanmasının esas olduğu anlaşılmaktadır. Şirketin, hukuki faaliyetlerini yürütürken personel sayısının yetersiz olması, bazı hukuki konularda özel veya teknik açıdan danışmanlık hizmetine ihtiyaç duyması halinde ise, bu ihtiyaçlarını ortaya çıktığı zamandaki en uygun şartlarla karşılaması gerekmektedir.

Yapılan incelemede; Şirketin davaları ile ilgili doğrudan temin yöntemi ile Avukatlık ve Danışmanlık Hizmetleri için her ay mutat olarak ödeme yaptığı görülmüştür. Bu durum herhangi bir avukatlık ve danışmanlık hizmetine ihtiyaç duyulmayan aylar için de ödeme yapılmasına yol açıp Şirket bütçesine ek mali külfet getirmektedir. Oysa bahsi geçen hizmet alımlarının sadece ihtiyacın oraya çıktığı zamanlarda doğru alım yöntemleri ile yerine getirilmesi gerekmektedir.

Yukarıda yer alan denetim tespitleri üzerine, Şirket tarafından, Sayıştay Başkanlığı’nın yerindelik denetimi yapamayacağından bahisle ihtiyaç duyulan dava takip ve hukuki danışmanlık hizmet alımlarının gerekli olduğu ifade edilmiştir.

Bulgu konusu hususta Şirketin uygun alım yöntemleri kullanarak ilave aylık mutat ücret ödememesi gerektiği, ihtiyaçların ortaya çıktıkları dönemde uygun alım yöntemleri ile karşılanmasının gerektiği vurgulanmaktadır. Ayrıca bulguda Şirketin dava takip ve hukuki danışmanlık hizmeti alması veya almaması ya da ihtiyacı olmadığı yönünde bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Buna göre bulgu konusu yapılan hususun yerindelik denetimi olmadığı, 4734 ve 4735 sayılı Kanun’lar ile alt düzenlemelerinin getirdiği yasal bir zorunluluk olduğu açıkça görülmektedir.

İyi uygulama örnekleri incelendiğinde; benzer dava takibi için avukatlık hizmet alımına sahip diğer İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şirketlerindeki avukatlık hizmet alımı yöntemleri ile İMAR AŞ’nin avukatlık hizmet alımı yöntemleri karşılaştırıldığında; İMAR AŞ’nin alım yönteminin, diğer iştiraklerin alım yöntemleri ile örtüşmediği görülmektedir.

Bulguda, hukuki danışmanlık hizmeti alımları konusuyla ilgili olarak ise; ihtiyacın ortaya çıkması durumunda, sadece alınacak hizmetlerin karşılığı olan ay veya zamanlar için ödeme yapılmasının, kaynakların kullanılması bakımından 4734 sayılı Kanun’un ruhuna uygun olacağı ifade edilmiştir. Oysa Şirket yapmış olduğu hukuki danışmanlık hizmet alımı sözleşmelerini yıllık olacak şekilde hazırlamakta ve hizmet alınsın veya alınmasın düzenli olarak her ay yüklenicilere ödeme yapmak suretiyle Şirket bütçesine ek mali külfet getirilmesine yol açmaktadır. Bulguda bu hususa dikkat çekilmekte ve ihtiyaç duyulan hizmetin doğru alım yöntemleri tercih edilerek yerine getirilmesinin gerek mevzuat gerek bütçe yönetimi açısından daha uygun olacağı açıklanmaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yapılan denetim yerindelik denetim değil, mevzuata uygunluk denetimi olduğu sarih bir şekilde görüldüğünden Şirket açıklamasının yerinde olmadığı düşünülmektedir.


Şirketler, kar amacı ile kurulmuş olan ticari yapılar olup tüzel kişiliğe sahiptirler. 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan şirketler, anılan Kanun’un 16’ncı maddesine göre tacir niteliğini haiz olup mezkur Kanun’un 18’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince de ticarete ilişkin tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorundadırlar. Dolayısıyla şirket menfaatlerinin korunması zorunluluğu bulunmaktadır.


Bu itibarla, Şirketin davalarını ilk olarak kendi personeli eliyle yürütmesi gerekmekte olup avukatlık ve danışmanlık hizmet alımı ihtiyaçlarının ortaya çıkması halinde doğru alım yöntemiyle Şirkete ek mali külfet getirilmeden karşılanması gerekmektedir.

Kararla ilgili sorunuz mu var?