Karar Künyesi
Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nce yapılması gereken imar programlarının yapılmadığı, buna rağmen imar plan değişikliği de yapılmadığı, dolayısıyla kamulaştırmasız el atmanın bir türü olan hukuki el atma nedeniyle tazminat davalarına muhatap olunduğu ve yersiz olarak faiz, vekalet ücreti, yargılama gideri ödendiği görülmüştür.
Kamulaştırmasız el atma yukarıda da belirtildiği üzere Türk hukuk sisteminde ikiye ayrılmış durumdadır. Bunlardan birincisi fiili el atma olarak nitelendirilmiş olup, ilk olarak 16.05.1956 gün 1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıyla tanımlanmıştır. Bu Karar sonucu; taşınmazına hiçbir kamulaştırma işlemi yapılmadan el atılan mülk sahibinin, el atan kamu tüzel kişiliğine karşı meni müdahale (el atmanın önlenmesi) davası açabileceği ya da fiili duruma razı olarak kamu tüzel kişiliğine karşı mülkiyet hakkının devrine karşılık taşınmaz bedelinin tahsili istemli dava da açabileceği kabul edilmiştir. Fiili el atmanın unsurları da bu Karara göre şöyle sıralanabilir:
Taşınmazın özel hukuk kişisine ait olması gerekir.
Taşınmaza el koyan, kamulaştırma yetkisine sahip bir kamu tüzel kişisi yahut gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olmalıdır.
Müdahalenin kamulaştırma yetkisine sahip idare tarafından kamu yararı gerektirdiği için yapılmış olması gerekir.
Kamulaştırma yetkisine sahip olan idare taşınmaza, görevli olduğu kamu hizmetini yerine getirmek için kamu yararı amacıyla el atmalıdır.
Kamulaştırma yetkisine sahip idare sürekli olarak taşınmaza el koymalıdır.
El koyma mevzuata aykırı olmalıdır.
Bulgumuzun da konusunu oluşturan hukuki el atma ise Türk hukuk sistemine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih ve E: 2010/5–662, K: 2010/652 sayılı kararı ile girmiştir. Bu kararla birlikte kamulaştırmasız el atmanın, idare tarafından taşınmaza fiili el atılması yanında, mülkiyet hakkının vermiş olduğu yetkilerin hukuka aykırı olarak uzun süre kısıtlanması halinde de gerçekleşeceği kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle ilgili taşınmaza doğrudan el konulmayıp, idari bir işlemle mülkiyet hakkının herhangi bir gerekçe olmadan uzun süre kullanılamamasına sebebiyet verilmesi hukuki el atma olarak nitelendirilmiş, böylece kamulaştırmasız el atma ek bir anlam kazanmıştır. Bunlara ek olarak, kamulaştırmasız el koyma ismiyle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu Geçici Madde 6 ile ilk defa Kanunlarımızda yer almıştır.
Bu açıklamalardan sonra,
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 10' uncu maddesinde ise;
“ Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler
gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.”
hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre; belediyeler imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, ilgili planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Bu programların Mecliste görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kuruluşlarının da görüşü alınır. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerlerin, bu program süresi içinde kamulaştırması maksadıyla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
Bu maddeye ek olarak 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 20/8/2016-6745/33 md. ile eklenen Ek Madde 1’de yer alan “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” hükmü gereği, kamulaştırılma yapılmazsa, mülkiyet hakkının kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılması zorunlu hale getirilmiştir.
Yapılan incelemelerde imar programlarının yapılmadığı, dolayısıyla mülkiyet hakkının kısıtlandığı buna rağmen imar planı değişikliği de yapılmadığı yukarıda ayrıntısı ile bahsettiğimiz üzere hukuki el atma şartlarının oluştuğu görülmüştür. Bu nedenle de müteaddit kereler tazminat davalarına muhatap olunduğu ve yersiz olarak faiz, vekalet ücreti, yargılama gideri ödendiği görülmüştür. Tazminat davalarına muhatap olunup yersiz giderler ödenmemesi için İmar Kanunu ve Kamulaştırma Kanunu’nun ilgili hükümlerinin titizlikle yerine getirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Bununla beraber; idare cevabında özetle; 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarına ilşkin çalışmaların ilçe belediyeleri tarafından halen tamamlanamamasından dolayı 5 yıllık imar programlarının hazırlanamadığı ifade edilmiştir.
Bu sürecin, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin koordineli şekilde çalışmasını gerektirdiği muhakkaktır. Bununla beraber; bulgumuzda ayrıntısı ile belirttiğimiz üzere; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 20/8/2016-6745/33 md. ile eklenen Ek Madde 1 gereği bu işlemler yapılmazsa bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Diğer bir ifadeyle parsel bazında imar değişiklikleri mümkündür. Bu hususa ilişkin ise idare cevabında özetle; parsel bazında yapılacak değişikliğin, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğine göre hazırlanan planın bütünlüğünü ve planın hukuki zeminini zafiyete uğratacağı ifade edilmiştir. İdarenin fiili durumda, birtakım zorluklar yaşadığı doğrı olmakla beraber, Kanun'un açık hükmünün uygulanmaması beklemekte mümkün değildir. Sonuç olarak, idarenin diğer kurumlarla koordineli bir şekilde çalışarak, mevcut aksaklıkları ortadan kaldırmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.