Karar Künyesi
Tahakkuk eden ancak tahsil edilmeyen kurum alacaklarına ilişkin icra takibi başlatılmadığı görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Üst yöneticiler” başlıklı 11’inci maddesinde; üst yöneticilerin sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesinden ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinden sorumlu oldukları ifade edilmiştir.
Kanun’un “Gelirlerin toplanması sorumluluğu” başlıklı 38’inci maddesinde kamu
gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanların, ilgili kanunlarda öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un “Malî hizmetler birimi” başlıklı 60’ıncı maddesinin (e) bendinde ise, ilgili mevzuatı çerçevesinde idare gelirlerini tahakkuk ettirmek, gelir ve alacaklarının takip ve tahsil işlemlerini yürütmek mali hizmetler biriminin görevleri arasında sayılmıştır.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye başkanının görev ve yetkileri” başlıklı 38’inci maddesinin (f) bendinde, belediye başkanı belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmekle görevli ve yetkili kılınmıştır. Dolayısıyla, belediye başkanları belediye idaresinin üst yöneticisi olarak belediye gelirlerinin mevzuat hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesinden sorumlu tutulmuşlardır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Cebren tahsil ve şekilleri” başlıklı 54’üncü maddesi ile; ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı ve aşağıda belirtilen yöntemlerden herhangi birinin tatbiki suretiyle cebren tahsil yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi,
Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi ve
Gerekli şartlar bulunuyorsa borçlunun iflasının istenmesi
Kanun’un “Ödeme emri” başlıklı 55’inci maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiğinin ödeme emri belgesi ile tebliğ olunacağı belirtilmiştir. Ödeme emri belgesinde, borcun aslı ve ferilerinin mahiyeti ve miktarı, müddetinde ödenmemesi ve mal bildiriminde bulunulmaması durumunda borcun cebren tahsil edileceği ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, borçlunun gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı yer almaktadır.
Aynı Kanun’un “Tahsil zamanaşımı” başlıklı 102’nci maddesinde; amme alacağının, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı, 103’üncü maddede ise ödeme emri tebliğinin zamanaşımını kesen hallerden olduğu, kesilmenin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı
başından itibaren zamanaşımın yeniden işlemeye başlayacağı ifade edilmiştir.
Mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içerisinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları için ödeme emri tebliğ edilmelidir. Kendisine ödeme emri gönderilen borçlu, mal bildiriminde bulunmadığı takdirde hapsen tazyik kararının alınması, mal bildiriminde bulunulması durumunda ise alacağın tahsili için haciz işlemlerinin başlatılması gerekmektedir. Aksi takdirde takip ve tahsil olunmayan gelirlerden belediye başkanı ile mali hizmetler birimi sorumlu olacaktır. Yine mevzuata göre ödeme emri tebliği tahsil zamanaşımını kesen hallerden biridir.
Yapılan incelemede, ilgili birimlerce tahakkuk ettirilen emlak vergisi, ilan ve reklam vergisi, çevre temizlik vergisi, idari para cezası ve harçlara ilişkin borçlarını ödemeyen borçlulara her yıl düzenli ödeme emri tebliğ edildiği, ancak tebligat üzerine borcunu ödemeyenlerle ilgili sonraki süreçlerin işletilmediği yani haciz işlemi ve diğer işlemlerin başlatılmadığı görülmüştür. Ayrıca Mali Hizmetler Birimi tarafından, amme alacağının tahsil zamanaşımına uğratılmaması için her yıl ödeme emri tebliğ edildiği ifade edilmiştir.
6183 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri değerlendirildiğinde, ödeme emri tebliğ edilen amme borçlusu, borcunu ödemediği takdirde haciz işlemlerinin başlatılması gerekir. Tahsil zamanaşımı amme borçlusu açısından bir hak olduğundan, her yıl ödeme emri tebliğ edilerek tahsil zamanaşımının her yıl kesilmesi hukuken mümkün değildir. Ödeme emri belgesi tebliğinin her amme borcu için yalnızca bir kez yapılması gerekmektedir, bunun sonucunda da alacağa ilişkin tahsil zamanaşımı bir defaya mahsus kesilecektir.
Sonuç olarak, ayrıntısı aşağıdaki tabloda görüleceği üzere, Kurumun 1994-2018 yılları arasında tahakkuk eden ancak ödenmeyen toplam 5.458.262,86 TL amme alacağı için her yıl ödeme emri tebliğ ettiği ancak icra takibi başlatmadığı tespit edişmiştir. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi bu alacakların tahsil zamanaşımını bu şekilde kesmek mümkün değildir. Bu itibarla 1994-2008 yılları arasında tahakkuk edip ödenmeyen amme alacağının, tahsil zamanaşımına uğradığı değerlendirilmektedir.
Tablo 17: 1994-2018 Yılları Arasında Tahakkuk Edip Tahsilatı Gerçekleşmeyen Alacaklar
TAHAKKUK YILLARI | TUTAR (TL) |
1994-2008 | 292.491,83 |
2009-2018 | 5.165.771,03 |
2009-2018 yıllarında tahakkuk eden ancak henüz tahsil edilmeyen Kurum alacaklarının tahsil zamanaşımına uğrama riski bulunduğundan Kurumun 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkunda Kanunu ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine icra takibi takibinde bulunması gerektmektedir.
Kamu idaresi cevabında; 1994-2008 yılları arasında tahakkuk edip ödenmeyen 292.491,83 TL amme alacağı incelendiğinde, bu alacağın cebri icra konusu yapıldığı ancak söz konusu alacağın cebri icra yoluyla dahi tahsilinin yapılamadığının anlaşıldığı ifade edilmiştir.
2009-2018 döneminde ise; raporda bahsedilen amme alacaklarının üç ayrı dönemde 3 ayrı yasa ile yapılandırma kapsamına girdiği ve yasa kapsamında yapılandırılan alacaklara ilişkin icra takiplerinin durdurulması gerektiği hükmüne istinaden Kanunen yapılandırma yapılan dönemlerde cebri icra takibi yapılamadığı, yapılandırma dönemleri dışındaki dönemlerde tahakkuk eden amme alacakları açısından alacağın tahsil zamanaşımına uğramaması durumu dikkate alınarak söz konusu alacakların dönemsel olarak icra takibine konu edildiği ifade edilmiştir.
Sonuç olarak her ne kadar kamu idaresi tarafından 1994-2008 yıllarını kapsayan alacaklara ilişkin icra takibinde bulunulup tahsilat yapılamadığı ifade edilmiş olsa da tarafımıza gerek denetimlerimiz sırasında gerekse kamu idaresi cevabında herhangi bir belge sunulmamıştır.
Ayrıca kamu idaresi cevabında 2009-2018 yılları arasında tahakkuk edip henüz tahsilatı gerçekleşmeyen alacaklara ilişkin yapılandırma dönemleri hariç olmak üzere, dönemsel olarak icra takibinin yapıldığını ifade etmiş olsa da; gerek denetimlerimiz esnasında gerekse kamu idaresi cevabında söz konusu alacaklara ilişkin icra takibinin yapıldığına dair tarafımıza herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu döneme ilişkin olarak yapılandırma kapsamında olmayan ve yapılandırma hükümlerine uymayan alacakların tahsilatına yönelik çalışmaların başlatılması gerekmektedir.
Bunun yanısıra kamu idaresi cevabında, her yıl ödeme emri belgesi tebliği ile amme alacağının zamanaşımına uğramayacağı ilkesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin bulguda ortaya koyduğumuz iddiaya ilişkin olarak herhangi bir yasal dayanak ortaya koymamıştır.
Sonuç olarak, kamu idaresinin ödeme emri tebliği ve icra takibi gibi amme alacağının tahsiline yönelik olarak kanunlarda tesis edilen işlemleri zamanında yerine getirerek amme alacaklarını zamanaşımına uğratmayıp gelir kaybına yol açmaması gerekmektedir.