Karar Künyesi
4734 sayılı KİK uyarınca Belediyede personele dayalı hizmet alımları kapsamında çalıştırılan ve daha sonra 696 sayılı KHK ile Belediye şirket işçisi olarak çalışan personelden iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona eren işçilere Belediye tarafından müteselsil sorumluluğu sebebiyle ödenen kıdem tazminatlarının, borcun nihai yükümlüsü olan alt işverenlere rücu edilmediği görülmüştür.
4857 sayılı İK’nin 2’nci maddesinde; asıl işveren ve alt işverenin işçilerine karşı doğan yükümlülüklerinden birlikte sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında kamu işverenlerinin kıdem tazminatından sorumluluğu ile ilgili olarak 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 8’inci maddesiyle 4857 sayılı Kanun’un 112’nci maddesine fıkralar eklenmiştir. Bu kapsamda Kanun’un 112’nci maddesine eklenen ikinci, üçüncü ve beşinci fıkralarda; Kanun
kapsamında yer alan işçilerin iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi hâlinde işçilerin kıdem tazminatlarının çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödeneğin yeterli olup olmadığına bakılmaksızın doğrudan işçinin banka hesabına ödeneceği belirtilmiştir.
21.02.2019 tarihli ve 7166 sayılı Kanun’un 11’inci maddesiyle 4857 sayılı İK’nun 112’nci maddesine eklenen;
“ 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez. ” hükmü, Anayasa Mahkemesinin 19.09.2019 tarih, E.; 2019/42, K.; 2019/73 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında;
4857 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinde öngörülen müteselsil sorumluluk ilişkisi gereğince kamu (asıl) işvereninin, alt işvereninin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak; Kanun’dan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunu ve işçilik alacağı olan kıdem tazminatının da bu kapsamda yer aldığını,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167’nci maddesinin müteselsil borçlulukta iç ilişkiyi düzenlediğini, anılan maddede, aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olacaklarının belirtildiğini, kendisine düşen paydan fazla ödemede bulunan asıl işverenin bu kapsamda alt işvereninin işçisine yaptığı kıdem tazminatı ödemeleriyle ilgili olarak alt işverenine rücu edebileceği düzenlemesinin yer aldığını,
Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmesine taraf olan alt yüklenicilere karşı sözleşmede açık hüküm bulunması dışında rücu yolunun kapatılması düzenlemesinin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirtmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 112’nci maddesinde; Kanun kapsamında yer alan işçilerin iş
sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi halinde işçilerin kıdem tazminatlarının çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından ödeneğin yeterli olup olmadığına bakılmaksızın doğrudan işçinin banka hesabına ödeneceği belirtilmiştir.
Anılan kurallarla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar hakkında vermiş olduğu çeşitli kararlarında Yargıtay; Kanun’un 112’nci maddesinde yapılan değişikliğin kamu kurumları açısından kıdem tazminatından sorumluluğun yalnızca son işveren kamu kurumuyla sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı hususuyla ilgili olduğunu, kamu ihale mevzuatına tabi alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalışanların kıdem tazminatının salt son kamu kurumunda ödeneceğinin öngörülmesinin kamu işverenlerinin alt işverenlere rücu hakkını ortadan kaldırmayacağını belirtmiştir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, E.2016/707, K.2018/24754, 19.11.2018)
Asıl işveren davacı kurumun, davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkin davada Yargıtay; dava konusu olayda 4857 sayılı İK’nın 2/6’ncı maddesi gereğince davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olduğunu, asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İK’nında kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, bu düzenlemenin işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapıldığını ve sadece işçilere karşı bir sorumluluk olduğunu, asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukukunun değil, Borçlar Kanunu’nun esas alınması gerektiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167’nci maddesi gereğince; aksi kararlaştırılmadıkça müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, Kanun’dan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceğini belirtmiştir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 19.12.2017 gün ve E. 2016/2957, K.2017/12716)
Buna göre; asıl işverenin (idarenin) alt işveren işçilerine karşı 4857 sayılı İK ve iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte (müteselsilen) sorumlu olduğu, 4857 sayılı İK’nın 2 ve 112’nci maddelerindeki düzenlemelerin işçi alacağının güvence altına alınması ve işçiye kolaylık sağlanması amacıyla yapıldığı ve kamu işverenlerinin alt işverenlere rücu hakkını ortadan kaldırmadığı ve asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Yapılan incelemede; 4734 sayılı KİK uyarınca, Belediyede personele dayalı hizmet
alımları kapsamında çalıştırılan ve daha sonra 696 sayılı KHK ile Belediye şirket işçisi olarak çalışan personelden iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona eren işçilere Belediye tarafından ödenen kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edilmediği görülmüştür.
Bu itibarla, Belediyenin ödediği kıdem tazminatı tutarını, işçinin her bir alt işveren nezdinde geçen dönemi ile sınırlı olması kaydıyla, öncelikle alt işverenlerden bir yazıyla istemesi; kıdem tazminatı tutarlarının alt işverenler tarafından ödenmemesi durumunda ise ödenen tutarların borçludan rücuen tahsili için dava açması gerekir.
Belediye şirket işçilerine ödenen kıdem tazminatlarının alt işverene rücu edilmesi ile ilgili çalışmaların başladığı ifade edilse de 2020 yılı içerisinde bu hususa ilişkin çalışma yapılmamıştır.