Kadrolu işçilerin çoğunluğunun yıllık izinlerini kullanmadığı ve bu izinlere ilişkin ücretleri emekliye ayrılma aşamasında toplu olarak alma yönünde tavır geliştirdiği tespit edilmiştir.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 50nci maddesinde, dinlenmenin çalışanların bir hakkı olduğu ve bu hakların kullanımının kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.


4857 sayılı İş Kanunu’nun 53üncü maddesinde işçilere yıllık izin verileceği ve yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceği, 56ncı maddesinde yılık iznin işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesinin zorunlu olduğu, 59uncu maddesinde iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücretin sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödeneceği hüküm altına alınmıştır. Bunun yanı sıra yıllık ücretli izinleri yukarıdaki mevzuat


hükümlerine uygun kullandırmayan veya eksik kullandıran işverene idari para cezası verilmesi de mezkur Kanun’un 103üncü maddesinde öngörülmüştür.


Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden de görüleceği üzere “Dinlenme” bir hak olarak Anayasamızda yer almakta, İş Kanunu da bu haktan vazgeçilemeyeceğini hüküm altına almaktadır. Bu bağlamda bakıldığında, İş Kanunu'nun 59uncu maddesinde yer alan, hak kazanılıpta kullanılmayan yıllık izin ücretlerinin hak sahiplerine ödeneceğine yönelik düzenlemenin, yıllık iznin kullanılıp kullanılmamasına ilişkin bir esneklik olarak algılanmaması gerektiği ve fakat izin kullanılamadan iş akdinin feshedilmiş olması gibi zaruri ve istisnai durumlarda işçinin mağduriyetinin önlenmesi amacıyla getirildiğini açıktır.


Yapılan incelemelerde; toplam 308 işçinin 34 ünün (işçilerin %11’i) birikmiş 300 iş gününden, 88 işçinin (işçilerin %29’u) 200 işgününden, 121 işçinin 100 işgününden (işçilerin

%40’ı) fazla yıllık ücretli izin hakkı olduğu tespit edilmiştir. Bazı işçilerde bu izin hakkının 600 güne yaklaştığı ve işe giriş tarihlerine bakıldığında söz konusu işçilerin hemen hemen hiç izin kullanmadığı gibi bir durumun ortaya çıktığı görülmüştür. Bu durum işçilere ait izin kayıtlarının düzenli tutulmadığı kanaatini oluşturmakla birlikte, 100 işçinin emeklilik hakkına haiz olduğu göz önüne alındığında kurum bütçesine yaklaşık 4.500.000,00-TL gibi bir yük getirebilecektir.


Sonuç olarak yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, çalışanların dinlenmesi ve işyerindeki veriminde düşüş yaşanmaması için tanınan sosyal bir hak olan yıllık izin hakkından feragat edilmesi mümkün değildir. İşçilerin, emekli olduklarında veya iş sözleşmesi son bulduğunda, kullanılmayan izin sürelerine ait ücreti toplu halde alabilmelerine imkân tanıyan yasal hüküm nedeniyle, izin kullanmak istemedikleri görülmektedir. İşveren olarak kurum yönetimlerine düşen görev, çalışanların anayasal haklarının kendi rızalarıyla dahi olsa ihlaline yol açan bu uygulamaya imkân vermemek olduğundan, yıllık izinlerin kanunun öngördüğü şekilde kullandırılması sağlanmalıdır.


Kararla ilgili sorunuz mu var?