Yasal düzenlemeler gereği İçişleri Bakanlığı onayını gerektiren borçlanma işlemlerinde bu onayın alınmaması ve borçlanma suretiyle elde edilen kaynakların ve anapara ödemelerinin takip edildiği Finansmanın Ekonomik Sınıflandırılması Cetvelinin hazırlanmaması nedeniyle borçlanma işlemlerinde mevzuatta öngörülen usullere tam olarak uyulmadığı görülmüştür.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 68’inci maddesinde; belediyelerin görev ve hizmetlerinin gerektirdiği giderleri karşılamak amacıyla borçlanarak ilave kaynak bulmasına imkân tanınmıştır. Bununla beraber anılan maddenin devamında, borçlanmaya ilişkin esas ve usuller ayrıntılı bir şekilde düzenlenerek gelecekte idareye yükümlülük getirecek bu işleme ilişkin bir takım kısıtlamalar ve kontrol mekanizmaları ortaya konulmuştur. Bu anlamda mezkur maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan;

“Belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip oldukları şirketler, en son kesinleşmiş bütçe gelirlerinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme oranıyla artırılan miktarının yılı içinde toplam yüzde onunu geçmeyen iç borçlanmayı belediye meclisinin kararı; yüzde onunu geçen iç borçlanma için ise meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayı ile yapabilir.”

şeklindeki düzenleme hem en üst karar organı olan meclisin hem de merkezi idarenin işlem üzerindeki kontrolünü sağlayacak niteliktedir. Söz konusu madde hükmünün 29.11.2018 tarihinde değişmeden önceki halinde onay makamı İçişleri Bakanlığı olduğundan denetimler, işlemin tesis edildiği dönemde yürürlükte olan mevzuat ile yetkili kılınan makam esas alınarak yürütülmüştür. Anılan maddenin ikinci fıkrasında ayrıca belirlenen usul ve esaslara aykırı olarak borçlanan yetkililer hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun görevi kötüye kullanmaya ilişkin hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.

Borçlanma suretiyle elde edilen kaynak Belediyenin tasarrufuna peyderpey girdiği ve bunlara ilişkin ödemeler vadeye yayıldığından denetim yılında mali sonuç doğuran geçmiş veya cari yıllara ait tüm sözleşmeler, işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde incelenmiştir. Belediyenin 2017 yılında sözleşmeye bağlanan 5.000.000,00 TL ve 8.000.000,00 TL olmak üzere iki adet borçlanma işlemi tesis ettiği ve bu tutarların, 2016 yılı kesinleşmiş bütçe gelirinin yeniden değerleme oranı ile arttırılmış halinin %10’u olan 4.112.779,08 TL’yi aştığı görülmüştür. Bahse konu olan işlemler için meclis üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alınmış olmasına rağmen İçişleri Bakanlığı onayının alınmadığı tespit edilmiştir.

Ayrıca borçlanma suretiyle elde edilen ilave kaynakları ile anapara ödemeleri gelir ve gider bütçesi ile ilişkilendirilmediğinden Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliği’nin 20’nci maddesinde, bunlara ilişkin takibin yapılmasını teminen Finansmanın Ekonomik Sınıflandırması Cetvelinin hazırlanması ve bütçe eki olarak sunulması gerektiği

hükmüne yer verilmesine rağmen bu Cetvelin hazırlanmadığı görülmüştür.


Sonuç olarak; mevzuatta öngörülen sınırları aşan borçlanma işlemlerinde merkezi idarenin onayının alınması ve Finansmanın Ekonomik Sınıflandırması Cetvelinin hazırlanması, işlemin mevzuatta öngörülen şartlar çerçevesinde tesis ve takip edilmesine katkı sunacaktır.

Kamu idaresi cevabında; “Bulguda belirtildiği üzere, bulgu konusu ile ilgili gerekli hassasiyet gösterilerek bundan sonraki işlemler yapılacaktır.” denilmiştir.

Sonuç olarak İdare tarafından verilen cevapta, bulgu konusu edilen hususa iştirak edilmiş olup bundan sonraki işlemlerde gerekli hassasiyetin gösterileceği ifade edilmişse de denetim yılındaki hatalı uygulamaya ilişkin herhangi bir hukuki gerekçe gösterilmediğinden bulgu konusu edilen hususa ilişkin değerlendirmemiz devam etmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?