Karar Künyesi
Şirketin, vergi ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçlarını vadesinde ödemediği ve bu borçları 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun çerçevesinde yapılandırma yoluna gittiği, bu nedenle asıl borca ek olarak vade farkı ödediği ve ek bir mali külfete katlandığı görülmüştür.
Vergi Borcunun Vadesinde Ödenmemesi Nedeniyle Ek Mali Külfete Katlanılması
Şirketin, vergi borcunu vadesinde ödemediği ve bu borçların 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmasından dolayı vade farkı ödemesinde bulunulduğu görülmüştür.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Kabul edilmeyen indirimler” başlıklı 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, kurum kazancının tespitinde bu Kanun’a göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin indirim konusu yapılamayacağı ifade edilmiştir.
Bu şekilde ödenen vade farkı tutarları, Şirket hasılatından indirimi kabul görmeyen giderler olması nedeniyle kurum kazancına ilave edilerek vergi matrahına eklenmektedir. Dolayısıyla yapılan bir gider sonucunda bu tutarın kurum kazancından indirimi kabul edilmemesi ve kurum kazancına ilave edilmesi Şirketin vergi yükünü arttırmaktadır. Bu sebeple kanunen kabul edilmeyen giderler, Şirketin gelirlerinin azalmasına sebep olduğu gibi vergi matrahını da arttırmaktadır. Bu giderler dolaylı olarak Şirketin öz sermayesinde de azalışa neden olmaktadır.
Yapılan incelemede, Şirket tarafından 2023 yılı içerisinde vergi borcunun vadesinde ödenmemesi nedeniyle 4.505.394,55 TL anaparanın yanı sıra 1.621.942,02 TL tutarında vade farkı ödemesi yapıldığı tespit edilmiştir. Yapılan bu ödeme kanunen kabul edilmeyen bir gider olduğundan Şirketin vergi yükünü arttırmakta ve ek bir mali külfet oluşturmaktadır.
Kamu idaresi cevabında, bulguya katıldığını belirtmiş olup bundan sonraki süreçte, söz konusu ödemelerin hassasiyetle takip edileceği ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, Şirket tarafından vergilerin ödenmesinde temerrüde düşülmeyecek şekilde nakit planlamasının yapılması ve gecikme zammı, faizi veya vade farkı şeklinde kanunen kabul edilmeyen gider tutarlarının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumuna Olan Borçların Vadesinde Ödenmemesi Nedeniyle Ek Mali Külfete Katlanılması
Şirketin, SGK’ya olan borçlarını vadesinde ödemediği ve bu borçların 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmasından dolayı vade farkı ödemesinde bulunulduğu görülmüştür.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Kabul edilmeyen indirimler” başlıklı 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, kurum kazancının tespitinde bu Kanun’a göre hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ile Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizlerinin indirim konusu yapılamayacağı ifade edilmiştir.
Şirket tarafından bu şekilde ödenen vade farkı tutarları, Şirket hasılatından indirimi kabul görmeyen giderler olması nedeniyle kurum kazancına ilave edilerek vergi matrahına eklenmektedir. Dolayısıyla yapılan bir gider sonucunda bu tutarın kurum kazancından indirimi kabul edilmemesi ve kurum kazancına ilave edilmesi Şirketin vergi yükünü arttırmaktadır. Bu sebeple kanunen kabul edilmeyen giderler, Şirketin gelirlerinin azalmasına sebep olduğu gibi vergi matrahını da arttırmaktadır. Bu giderler dolaylı olarak Şirketin öz sermayesinde de azalışa neden olmaktadır.
Yapılan incelemede, Şirket tarafından 2023 yılı içerisinde SGK’ya olan borçların vadesinde ödenmemesi nedeniyle 14.011.355,91 TL anaparanın yanı sıra 5.043.073,22 TL tutarında vade farkı ödemesi yapıldığı tespit edilmiştir. Yapılan bu ödeme kanunen kabul edilmeyen bir gider olduğundan Şirketin vergi yükünü arttırmakta ve ek bir mali külfet oluşturmaktadır.
Kamu İdaresi cevabında, bulguya katıldığını belirtmiş olup bundan sonraki süreçte, söz konusu ödemelerin hassasiyetle takip edileceği ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, Şirket tarafından SGK’ya olan borçların ödenmesinde temerrüde düşülmeyecek şekilde nakit planlamasının yapılması ve gecikme zammı, faizi veya vade farkı şeklinde kanunen kabul edilmeyen gider tutarlarının ortadan kaldırılması gerekmektedir.