Kurum ile en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında 10.07.2018 tarihinde imzalanan ve 15.07.2018 ile 31.03.2019 tarihleri arasında geçerli olan sosyal denge sözleşmesinin incelenmesi neticesinde; söz konusu sözleşmede mevzuata aykırı hükümlerin yer aldığı görülmüştür. Söz konusu aykırılıklara ilişkin detaylı açıklamalara aşağıda maddeler halinde yer verilmiştir.

  1. Sosyal denge tazminatının kanunlarla belirlenen tavan tutarı geçmesi


    Mahalli idarelerde çalışan kamu personelleri ile hangi usul ve esaslara göre sosyal denge sözleşmesi imzalanacağı ve bu sözleşme neticesinde verilecek tazminatın tavan tutarı yasalarla belirlenmiştir.

    375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 15’inci maddesinde belediyelerin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebileceği, söz konusu tazminat tutarının 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ile ilgili belediyede en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği ifade edilmiştir.


    4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalıları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’nci maddesinde söz konusu sözleşmeye ilişkin detaylı bilgilere yer verilmiştir. Aynı Kanun’un Geçici 14’üncü maddesinde ise Kanun’un yürürlük tarihinden (11.04.2012) önce imzalanan ve bu tarih itibariyle yürürlükte bulunan sözleşmelerde unvanlar itibariyle belirlenen tazminat tutarlarının 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmesi durumunda eski sözleşmede unvanlar itibarıyla ilgili personele ödenen ortalama aylık tutarların belli bir tarihe kadar tavan tutar olarak esas alınabileceği hüküm altına alınmıştır.

    Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı dördüncü bölümünün 1’inci maddesinin birinci fıkrasında belediyelerin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, ödenebilecek sosyal denge tazminatının aylık tavan tutarı, en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100’ü olarak belirlenmiş ve tazminatın bu tutarı aşmamak kaydı ile ödenebileceği karara bağlanmıştır.

    Buna göre; şayet 11.04.2012 yılında yürürlükte olan bir sözleşme var ise bu sözleşmede yer alan tavan tutarlar ile 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutar (en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100’ü) kıyaslanacak, hangisi yüksek ise unvanlar itibariyle ödemeye esas alınabilecektir.

    Yapılan incelemelerde İdare ve personeller arasında akdedilmiş ve 11.04.2012 tarihinde yürürlükte bulunan herhangi bir sosyal denge sözleşmesi bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle 2018 yılı için belediyede çalışan personele en yüksek devlet memuru aylığının(ek gösterge dahil) %100’ü olarak belirlenmiş tutarın üzerinde ödeme yapılması mümkün değildir.

    Kurum tarafından 2018 yılı için personele ödenen sosyal denge tazminat tutarlarının tespitinde yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine aykırı olarak toplu sözleşmede yer alan tavan tutarların aşıldığı, personele net 1.750,00 TL, 1.400,00 TL, 1.100,00 TL gibi tazminatların ödendiği hatta fiilen görev yapan başkan yardımcılarına meclis üyesi başkan yardımcılarına tahsis edilen ödeneği tamamlatacak şekilde ödeme yapıldığı görülmüştür.


  2. Dayanışma aidatı için personeller arasında farklı oranların belirlenmesi


    4688 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesinde üyelerin ödeyecekleri üyelik ödentileri sendika gelirleri arasında sayılır iken; 28’inci maddesinin ikinci fıkrasında ise toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı ifade edilmiştir.

    Her ne kadar Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı dördüncü bölümünün 1’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Sosyal denge sözleşmesi imzalayan sendikanın üyesi olmayan kamu görevlilerinden aynı unvanlı personelden alınacak aidatın iki katına kadar taraf sendika sosyal denge sözleşmesi aidatı alabilir. Bu aidatı ödeyen kamu görevlileri söz konusu sözleşmeden aynı usul ve esaslar dahilinde yararlanır.” denilse de, Danıştay 11. Dairesinin E.2017/2122 numaralı Kararı ile mezkur düzenlemenin yürütmesi durdurulmuştur.

    İdare ile sendika arasında imzalanan sözleşmenin 11’inci maddesinde çalışanların sözleşmeden yararlanabilmesi için, taraf sendikaya üye olan personelden toplu sözleşmede elde ettikleri ücretin %2’si; başka bir sendikaya üye olanlardan % 4’ü oranında dayanışma aidatı kesilmesi şartına yer verilmiştir. Bu şekilde personelden farklı oranlar üzerinden aidat kesilmesi aynı kadro veya unvanlarda çalışan personel arasında ayrım (eşitsizlik) yapılmasına sebebiyet vermektedir.

  3. Sözleşmede sosyal denge tazminat tutarı dışında çeşitli hükümlerin yer alması


    Mahalli idarelerde düzenlenen sosyal denge sözleşmelerinin yasal dayanaklarını oluşturan gerek 4688 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinde gerekse de 375 sayılı KHK’nın Ek 15’inci maddesinde; belediyelerin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine hangi usul ve esaslarda sosyal denge tazminatı ödenebileceği, ödenecek tazminatın aylık tavan tutarının nasıl belirleneceği ile ilgili hükümlere yer verilmiş, bunun dışında çeşitli düzenlemeler yapılabileceğine ilişkin bir kayda yer verilmemiştir.

    Ayrıca, 4688 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde “Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.” denilerek, sosyal denge sözleşmesinin 4688 sayılı Kanun kapsamında toplu sözleşme olarak sayılamayacağı hüküm altına alınmıştır.


    Bu düzenlemelere rağmen bulgu konusu sosyal denge sözleşmesinin 15’inci bölümünde yer alan “Sosyal Denge Yardım Tutarları” başlığı altındaki maddede net 50.000,00 TL emekliliği özendirme primi, 16. bölümünde Ramazan bayramı yardımı ve Kurban bayram yardımı olarak net 1.100,00 TL, 17. bölümünde 1.000,00 TL izin yardımı gibi sosyal denge tazminat tutarının dışında çeşitli ödemelere yer verilmiştir. Çeşitli başlıklar altındaki maddelerde yer alan düzenlemeler sosyal denge sözleşmesinde yer almaması gereken ve bu yönüyle yasal dayanaktan yoksun hükümlerdir.

    Yukarıda bahsi geçen açıklamalar neticesinde, İdare ile yetkili sendika arasında imzalanan sosyal denge sözleşmesinin yasalarla sınırlanan çerçevede tanzim edilmesi, tazminat tutarının, sözleşme süresinin ve yapılacak kesintilerin belirlenmesinde mevzuata uygun hareket edilmesi önem arz etmektedir

    Kamu idaresi cevabında; özetle


    • Sosyal denge tazminatının kanunlarla belirlenen tavan tutarı geçmesi hususu ile ilgili olarak;

4688 sayılı yasanın 32 inci maddesinin 1 inci fıkrasına yer verilerek memurlara bir takım sosyal haklar tanınmasına yasal bir engel bulunmadığı, denetim raporunda ileri sürülen hususların uluslararası antlaşmalar ile hüküm altına alınan düzenlemeler ve yüksek mahkemelerin konuya ilişkin olarak vermiş olduğu kararlara aykırı olduğu,

Kamu emekçilerinin sendikal haklarının hemen hemen bütün evrensel insan hakları ve özgürlükleri ile ilgili belgelerde yer aldığı, temel insan hakları içerisinde yer alan sendikal hakların; özgür biçimde örgütlenme, toplu sözleşme yapma ve grev hakkını kapsadığı,

Bu haklar içerisinde kamu çalışanları da dahil olmak üzere bütün çalışanların toplu sözleşme yapma hakkı, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 8 temel sözleşme arasında saydığı 98 sayılı Sözleşmesinde yer aldığı, “Teşkilatlanma ve Kollektif Müzakere Hakkı Prensiplerinin Uygulanmasına Müteallik 51 98 No’lu ILO Sözleşmesi”nin 08.08.1951 günlü 5834 sayılı yasayla onaylanmasının uygun bulunduğu,

98 Sayılı Sözleşmenin 4’üncü maddesinin toplu pazarlık hakkını düzenlediği, bu sözleşme uyarınca tüm çalışanların toplu sözleşme hakkının bulunduğu,

Anayasa’nın 90.maddesinin son fıkrasında Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğunun belirtildiği, aynı maddede ayrıca


bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağının düzenlendiği,

Ayrıca Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” hükmünün eklendiği, maddenin gerekçesinde de bu hususun vurgulandığı,

Sendikal hak ve özgürlükler açısından uluslararası belgeler ve sözleşmelerin kanunlar karşısında öncelikle uygulama niteliği kazandığı, 98 sayılı ILO sözleşmesinin iç hukukla bütünleşerek bağlayıcılık kazandığı, dolayısıyla kamu emekçilerinin toplu sözleşme yapma haklarının olduğu,

İdare ile yapılan sözleşmenin “Toplu Sözleşme” niteliğinde olduğu ve bu kapsamda memurlara tanınacak sosyal haklar konusunda herhangi bir sınırlama olmadığı ifade edilmiştir.

  • Dayanışma aidatı için personeller arasında farklı oranların belirlenmesi ve Sözleşmede sosyal denge tazminat tutarı dışında çeşitli hükümlerin yer alması hususları ile ilgili olarak;

Dayanışma aidatının belediye ile ilgili sendika arasında yapılan sözleşme hükümlerine göre belirlendiği, bulguda belirtilen hususlar dikkate alınarak farklı oran uygulamalarına ilişkin işlemlerde gerekli düzeltmelerin yapılacağı belirtilmiştir.

Sonuç olarak Kamu idaresi cevabında bulgu konusu husus hakkında uluslararası anlaşmalara ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın mezkur anlaşmalara yapılan atıflarına yer verilmiştir. Ne var ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı 53’üncü maddesine 07.05.2010 tarih ve 5982 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi ile çeşitli fıkralar eklenerek bulgu konusu husus hakkında Anayasa’da doğrudan özel düzenleme yapılmıştır.

Mezkur düzenleme ile memurlar ve diğer kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapma hakkına sahip olduğu, toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde tarafların Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabileceği, bu kararların kesin ve toplu sözleşme hükmünde olduğu, toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü ile diğer hususların kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.


Mahalli idarelerde çalışan kamu personelleri ile hangi usul ve esaslara göre sosyal denge sözleşmesi imzalanacağı ve bu sözleşme neticesinde verilecek tazminatın tavan tutarının ne olacağına ilişkin detaylı açıklamalar da Anayasa’da belirtilen hüküm uyarınca kanun ve kanun hükmünde kararnameler ile düzenlenmiştir.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 15’inci maddesinde belediyelerin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebileceği, söz konusu tazminat tutarının 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ile ilgili belediyede en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği ifade edilmiştir.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalıları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32’nci maddesinde söz konusu sözleşmeye ilişkin detaylı bilgilere yer verilmiştir.

Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2018 ve 2019 Yıllarını Kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşme’nin “Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme” başlıklı dördüncü bölümünün 1’inci maddesinin birinci fıkrasında belediyelerin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, ödenebilecek sosyal denge tazminatının aylık tavan tutarı, en yüksek devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) %100’ü olarak belirlenmiş ve tazminatın bu tutarı aşmamak kaydı ile ödenebileceği karara bağlanmıştır.

Belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde İdarenin toplu sözleşmede belirtilen ödemelerin herhangi bir tavan tutara tabi tutulamayacağına ilişkin savunması yerinde değildir. Zira kanun koyucu tarafından Anayasa ile kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı getirildiği gibi yine Anayasa hükmü gereği çıkarılan kanunlar ile bunlara sınırlama getirilmesine de cevaz verilmiştir.

Bununla birlikte kamu idaresi cevabında bulguda belirtilen diğer hususlara ilişkin önerilen şekilde işlem tesis edileceği belirtilmiştir.

Buna göre Anayasa ve kanunlarda belirtilen sosyal denge tazminat ödemelerinde tavan tutar uygulamasına riayet edilmesi hem hukuka uygunluk hem de kurum gelirleri açısından önem arz etmektedir. Bulguda belirtilen diğer hususlarda gerekli işlemlerin tesis edileceği belirtildiğinden bulgu konusu tespitlerin devam edip etmediği takip eden denetimlerde izlenecektir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?