Karar Künyesi
İdare tarafından hafriyat toprağı atıkları ve çevresel gürültüye mevzuat hükümlerine aykırı hareket eden ilgililer hakkında Çevre Kanunu kapsamında yer alan idari para cezalarının uygulanması gerekirken daha az tutarları ihtiva eden Kabahatler Kanunu’nda yer verilen idari para cezalarının uygulandığı bu suretle de idarenin gelir kaybına uğradığı görülmüştür.
Çevre Kanunu Kapsamında Yer Alan Hafriyata İlişkin Mevzuat Hükümlerine Aykırı Hareket Edenlere Kabahatler Kanunu’nda Belirtilen Cezaların Uygulanması
İdare tarafından hafriyat toprağı ile inşaat ve yıkıntı atıklarına ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı hareket eden ilgililer hakkında Çevre Kanunu kapsamında yer alan idari para cezalarının uygulanması gerekirken daha az tutarları ihtiva eden Kabahatler Kanunu’nda yer verilen idari para cezalarının uygulandığı bu suretle de idarenin gelir kaybına uğradığı görülmüştür.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1’inci maddesinde;
“Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır.” Hükmü yer almaktadır.
Mezkûr Kanun’un “Kirletme yasağı” başlıklı 8’inci maddesinde;
“Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.
Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle;
kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.” Denilmektedir.
Anılan Kanun’un “Denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğü” başlıklı 12’nci maddesinde ise Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisinin Bakanlığa ait olduğu ve gerektiğinde bu yetkinin çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına devredileceği belirtilmiştir.
İlgili Kanun’un “İdari nitelikteki cezalar” başlıklı 20’nci maddesinde;
“İdarî nitelikteki cezalar şunlardır:
(...)
r) Bu Kanunda ve yönetmeliklerde öngörülen usûl ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak atık toplayan, taşıyan, geçici ve ara depolama yapan, geri kazanan, geri dönüşüm sağlayan, tekrar kullanan veya bertaraf edenlere 24.000 Türk Lirası (2018 yılı için uygulanacak ceza 58.351,00 TL), idarî para cezası verilir. (…)” ifadesi yer almaktadır.
Ayrıca anılan Kanun maddesinde; hükümlerine yer verilen (r) bendinde öngörülen idari para cezasının kurum, kuruluş ve işletmeler nezdinde üç katı (2018 yılı için uygulanacak ceza 175.053,00 TL) olarak verileceği belirtilmiştir.
Öte yandan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Çevreyi kirletme” başlıklı 41’inci maddesinde
“ (…) (4) İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar (2018 yılı için uygulanacak ceza 259,00 - 8.000,00) idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirasıdır. (2018 yılı için uygulanacak ceza 259,00 - 13.344,00) Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir.(…)
(7) Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta görevlileri karar verir.(…)
(10) Özel kanunlardaki hükümler saklıdır.” Denilmektedir.
Ayrıca 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8, 11 ve 12’nci maddelerine dayanılarak
hazırlanan 18.03.2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin “Amaç” başlıklı 1 inci maddesinde;
“Bu Yönetmeliğin amacı; hafriyat toprağı ile inşaat ve yıkıntı atıklarının çevreye zarar vermeyecek şekilde öncelikle kaynakta azaltılması, toplanması, geçici biriktirilmesi, taşınması, geri kazanılması, değerlendirilmesi ve bertaraf edilmesine ilişkin teknik ve idari hususlar ile uyulması gereken genel kuralları düzenlemektir.” Hükmü yer almakta olup Yönetmeliğin “Geçici Biriktirme ve Toplamaya İlişkin Esaslar” başlıklı 3’üncü bölümünde; “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Taşınmasına İlişkin Esaslar” başlıklı 4’üncü bölümünde takiben 5’inci ve 6’ncı bölümde bulgu konusu hususa ilişkin usul, esas ve yasaklara yer verilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin “Yönetmeliğe Aykırılık” başlıklı 46’ncı maddesinde;
“Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında Kanunun 15 ve 16 ncı maddelerinde belirtilen merciler tarafından gerekli işlemler yapılır ve Kanunun 20, 21, 23, 24 ve 26 ncı maddelerinde belirtilen cezalar verilir.” Denilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca “çevreyi kirletme” fiillerinin hem 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında hem de 2872 sayılı Çevre Kanunu çerçevesinde kabahat sayıldığı ve idari yaptırıma tabi tutulduğu;
Ayrıca 2872 sayılı Kanun’a dayanılarak Hafriyat Toprağı, İnşaat Ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin çıkarıldığı bu Yönetmelikte Çevre Kanunu’nun belirlediği çerçeve hükümlerin içeriğinin doldurulduğu;
Bu iki ayrı düzenlemenin amacı, özü ve ruhu birlikte ele alındığında; Çevre Kanunu ve bağlantılı mevzuatında yer alan hafriyat ile ilgili düzenlemelerin Kabahatler Kanununa göre özel kanun (lex specialis) niteliği taşıdığı;
Çevre Kanunu uyarınca verilecek cezalara, çevre denetim birimince Yönetmelik’te belirtilen atık taşıma izin belgesinin olmaması, atık taşıma kabul belgesinin bulunmaması ile döküm yapılan alanda izin alınmaması gibi usul, esas ve yasaklara riayet edilmediğinin tespiti halinde denetim yetkisinin devredildiği kurumun ceza vermekle mükellef birimi olan Encümen tarafından karar verilebileceği;
Kabahatler Kanunu uyarınca verilecek cezaların ise daha ziyade mikro düzeydeki inşaat atık ve artıklarının depolanmasına özgü yerler dışına bırakılmasına ilişkin olduğu ve zabıta
görevlileri tarafından uygulanacağı;
Anılan Yönetmelik’te de ilgili hükümler aykırı hareket edenler hakkında Çevre Kanunu’nda belirtilen cezaların verileceği hüküm altına alınarak bulgu konusu hususa açıklık getirildiği değerlendirilmektedir.
Bu suretle 2872 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan Yönetmelik’te belirlenen hafriyat toprağı ve benzerlerinin taşınması, toplanması ve biriktirilmesine ilişkin hükümleri ihlal eden ilgililere 2872 sayılı Kanun’da belirtilen cezaları uygulanması gerekmektedir.
Ancak Encümen tarafından mevzuata aykırı olarak 2872 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmeliğin kapsamında yer verilen ihlallere yönelik olarak 5326 sayılı Kanunu’nda hükmedilen ve 2872 sayılı Kanun’da belirtilen cezalara nazaran daha düşük tutarlarda olan idari para cezalarının uygulandığı görülmüştür.
Bu itibarla söz konusu durumun mevzuata uyarlı olmadığı ve idare açısından gelir kaybına sebebiyet verdiği değerlendirilmektedir.
Çevre Kanunu Kapsamında Yer Alan Çevresel Gürültüye İlişkin Mevzuat Hükümlerine Aykırı Hareket Edenlere Kabahatler Kanunu’nda Belirtilen Cezaların Uygulanması
İdare tarafından çevresel gürültüye ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı hareket eden ilgililer hakkında Çevre Kanunu kapsamında yer alan idari para cezalarının uygulanması gerekirken daha az tutarları ihtiva eden Kabahatler Kanunu’nda yer verilen idari para cezalarının uygulandığı bu suretle de idarenin gelir kaybına uğradığı görülmüştür.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “Amaç” başlıklı 1’inci maddesinde;
“Bu Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır.” Hükmü yer almaktadır.
Anılan Kanun’un “Denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğü” başlıklı 12’nci maddesinde ise Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisinin Bakanlığa ait olduğu ve gerektiğinde bu yetkinin çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına devredileceği ifade belirtilmiştir.
Mezkur Kanun’un “Gürültü” başlıklı 14’üncü maddesinde (26.04.2006-5491/11 md.);
“Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır.
Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır.” Denilmektedir.
İlgili Kanun’un “İdari nitelikteki cezalar” başlıklı 20’nci maddesinde;
“İdarî nitelikteki cezalar şunlardır: (...)
h) Bu Kanunun 14 üncü maddesine göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara, konutlar için 400 Türk Lirası (2018 yılı için uygulanacak ceza 964,00 TL), ulaşım araçları için 1.200 Türk Lirası (2018 yılı için uygulanacak ceza 2.910 TL), işyerleri ve atölyeler için 4.000 Türk Lirası (2018 yılı için uygulanacak ceza 9.719,00 TL) , fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası (2018 yılı için uygulanacak ceza 29.173,00 TL) idarî para cezası verilir. (…)” Denilmektedir.
Öte yandan 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Gürültü” başlıklı 36’ncı maddesinde;
“Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası (2018 yılı için uygulanacak ceza 124,00 TL) idarî para cezası verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar (2018 yılı için uygulanacak ceza 2.661,00 – 13.344,00) idarî para cezası verilir.
Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.” Denilmektedir.
Ayrıca 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 14’üncü maddelerine dayanılarak hazırlanan 04.06.2010 tarih ve 27601 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi Ve Yönetimi Yönetmeliği’nin “Amaç” başlıklı 1’inci maddesinde;
“Bu Yönetmeliğin amacı; çevresel gürültüye maruz kalınması sonucu kişilerin huzur ve sükûnunun, beden ve ruh sağlığının bozulmaması için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak ve kademeli olarak uygulamaya konulmak üzere; değerlendirme yöntemleri kullanılarak
çevresel gürültüye maruz kalma seviyelerinin, hazırlanacak gürültü haritaları, akustik rapor ve çevresel gürültü seviyesi değerlendirme raporu ile belirlenmesi, çevresel gürültü ve etkileri hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi, gürültü haritaları, akustik rapor ve çevresel gürültü seviyesi değerlendirme raporu sonuçları esas alınarak; özellikle çevresel gürültüye maruz kalma seviyelerinin insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere sebep olabileceği ve çevresel gürültü kalitesini korumanın gerekli olduğu yerlerde, gürültüyü önleme ve azaltmaya yönelik eylem planlarının hazırlanması ve bu planların uygulanması ile ilgili usul ve esasları belirlemektir.” Hükmü yer almaktadır.
Mezkur Yönetmeliğin “Kapsam” başlıklı 2’nci maddesinde ise;
“(1) Bu Yönetmelik; özellikle nüfusun yoğun olduğu alanlarda, parklarda veya yerleşim bölgelerindeki diğer sessiz alanlarda, açık arazideki sessiz alanlarda, okul, hastane ve diğer gürültüye hassas alanlar da dahil olmak üzere insanların maruz kaldığı çevresel gürültüler ile çevresel titreşime yönelik esas ve usulleri kapsar.” Denilmekte olup anılan Yönetmeliğin “Çevresel Gürültü Esas ve Kriterleri” başlıklı 4 üncü bölümünde; “Çevresel Titreşim Esas ve Kriterleri” başlıklı 5 inci bölümünde; “Gürültüye Hassas Kullanımların Bulunduğu Alanlar” başlıklı 6 ncı bölümünde ve takiben diğer bölümlerinde bulgu konusu hususa ilişkin usul, esas ve kriterlere yer verilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin “İdari yaptırımlar” başlıklı 41’inci maddesinde ise;
“(1) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı davrananlar hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve Çevre Kanununun 20 nci maddesinde öngörülen idari yaptırımlar uygulanır.” Denilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca “gürültü yapma veya gürültüye neden olma” fiillerinin hem 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında hem de 2872 sayılı Çevre Kanunu çerçevesinde kabahat sayıldığı ve idari yaptırıma tabi tutulduğu;
Ayrıca Çevre Kanunu’nun 14’üncü maddesine dayanılarak 09.06.2010 tarihli “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” çıkarıldığı, bu yönetmelikte Çevre Kanunu’nun belirlediği çerçeve hükümlerin içeriğinin doldurulduğu;
Bulgu konusu hususa ilişkin olarak 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 14’üncü ve 20’nci maddesinin (h) bendinde değişiklik gerçekleştiren 5491 sayılı Kanun’un 26.04.2006 tarihinde yürürlüğe girdiği, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ise 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe
girdiği dolayısıyla Çevre Kanunu’nun ilgili hükümlerinin Kabahatler Kanunu’na nazaran sonraki kanun (lex posterior) olduğu;
Bu iki ayrı düzenlemenin amacı, özü ve ruhu birlikte ele alındığında; Çevre Kanunu ve bağlantılı mevzuatında yer alan gürültü ile ilgili düzenlemelerin Kabahatler Kanununa göre özel kanun (lex specialis) niteliği taşıdığı;
Çevre Kanunu uyarınca verilecek cezalara, Yönetmeliğin ilgili hükümleri gereğince teknik uzman ve araçlar ile ölçülebilecek gürültü seviyesinin, ilgili sınır değerleri aşması halinde denetim yetkisinin devredildiği kurumun ceza vermekle mükellef birimi olan Encümen tarafından karar verilebileceği,
Kabahatler Kanunu uyarınca verilecek cezaların ise daha ziyade ses seviyesinin sınır değerleri aşıp aşmamasına ilişkin teknik araçlarla denetim gerektirmeyen gürültülere ilişkin olduğu ve zabıta görevlileri tarafından uygulanacağı değerlendirilmektedir.
Bu suretle 2872 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan Yönetmelik’te belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olan ilgililere 2872 sayılı Kanun’da belirtilen cezaları uygulanması gerekmektedir.
Ancak Encümen tarafından mevzuata aykırı olarak 2872 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmeliğin kapsamında yer verilen ihlallere yönelik olarak 5326 sayılı Kanunu’nda hükmedilen ve 2872 sayılı Kanun’da belirtilen cezalara nazaran daha düşük tutarlarda olan idari para cezalarının uygulandığı görülmüştür.
Bu itibarla söz konusu durumun mevzuata uyarlı olmadığı ve idare açısından gelir kaybına sebebiyet verdiği değerlendirilmektedir.
Kamu idaresi cevabında;
Çevre Kanunu Kapsamında Yer Alan Hafriyata İlişkin Mevzuat Hükümlerine Aykırı Hareket Edenlere Kabahatler Kanunu’nda Belirtilen Cezaların Uygulanması
Özetle; bulgumuzda yer verilen mevzuat hükümlerine yer verilmek suretiyle çevreyi kirletme fiiline ilişkin olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca İdareye genel bir yetki verildiği; 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca ise ilgili Bakanlık tarafından İdareye özel bir yetki devri yapıldığı belirtilmiş olup İdarenin gerçekleştirdiği çalışmalardan bahsedilmiştir. Bulgu konusu hususta yer verilen cezaların GPRS takmayan araçlara ilişkin olduğu belirtilerek söz
konusu araçlara ilişkin olarak Kabahatler Kanunu uyarınca idari para cezasına karar verildiği; Encümen kararları arasında Çevre Kanunu uyarınca verilen cezaların da bulunduğu vurgulanmıştır.
Ayrıca İdare tarafından uygulanan idari para cezaları açısından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun temel ilkelerinin geçerli olduğu ve anılan Kanun’un “Adalet ve kanun önünde eşitlik” başlıklı 3 üncü maddesi uyarınca hareket edildiği ifade edilmiştir.
Bulguda yer verilen Kabahatler Kanunu uyarınca uygulanacak cezalara Encümen tarafından karar verilemeyeceği değerlendirmemizin de mevzuata aykırı olmadığı davacılar tarafından talep edilen hususların farklı olduğu emsal mahkeme kararları dayanak gösterilerek ifade edilmiştir.
Sonuç olarak İdare cevabında; “GPRS takmayan kişilere kabahatler kanunu 41/4 madde hükümlerine göre idari para cezaları düzenlendiği, Belediyemizin genel yetkisi olan Kabahatler Kanunundan gelen yetkisini kullanmasının hukuka aykırı olmadığı ve belediyeyi zarara uğratmadığı, belediyeyi zarara uğratma kastımız olsa hiçbir şekilde çevre kanunundan kimseye ceza kesilmemiş olunacağı oysa kayıtlar incelendiğinde de görüleceği üzere belediyemiz tarafından birçok çevre cezası kararının verildiği, suçun ağırlığına ve işlenen fiilin niteliğine göre kanunlarda öngörüldüğü şekilde aynı suça aynı idari para cezalarının uygulandığı, bu anlamda eşitlikten ve adaletten de ayrılmadığımız görülecektir.” İfadesine aynen verilmiştir.
Çevre Kanunu Kapsamında Yer Alan Çevresel Gürültüye İlişkin Mevzuat Hükümlerine Aykırı Hareket Edenlere Kabahatler Kanunu’nda Belirtilen Cezaların Uygulanması
Özetle; Bulgunun hafriyata ilişkin olan (A) fıkrasında ifade edilen İdare cevabının çevresel gürültüye ilişkin olan bulgunun (B) fıkrası için de geçerli olduğu belirtilmiş olup idari para cezaları açısından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun temel ilkelerinin geçerli olduğu ve anılan Kanun’un “Adalet ve kanun önünde eşitlik” başlıklı 3 üncü maddesi uyarınca hareket edildiği ifade edilmiştir.
Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nin “İdari yaptırımlar” başlıklı 41 inci maddesinde Yönetmelik hükümlerine aykırı davrananlar hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve Çevre Kanunu’nun 20 nci maddesinde öngörülen idari yaptırımların uygulanacağı belirtilerek Yönetmelik’te Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağının açık olduğu vurgulanmıştır.
Bulguda yer verilen Kabahatler Kanunu uyarınca uygulanacak cezalara Encümen tarafından karar verilemeyeceği değerlendirmemizin de mevzuata aykırı olmadığı davacılar tarafından talep edilen hususların farklı olduğu emsal mahkeme kararları dayanak gösterilerek ifade edilmiştir.
Sonuç olarak İdare cevabında; “Tüm yukarıdaki açıklamalarımız ışığında Belediyemiz tarafından bakanlıkça gerçekleştirilen yetki devri ile birlikte gürültü fiillerinde de birçok çevre cezalarının uygulandığı, burada da kanundan doğan yetkiler çerçevesinde aynı suçu işleyen kişilere aynı cezaların düzenlenmesi, kişilere karşı eşit ve adil olmaya dikkat edilerek işlenen fiilin ağırlığına göre idari para cezası uygulanması yoluna gidilmiştir.
Belediye kayıtları incelendiğinde suç tekrarına göre kademeli ceza uygulandığı ve suç tekrarına göre de gürültüde çevre cezalarının da uygulandığı açık olarak görülecektir. Bu nedenle yapılan uygulama kanunlara ve hukukun temel ilkelerinden olan işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ilkesine uygundur.” İfadesine aynen verilmiştir.
Sonuç olarak
Çevre Kanunu Kapsamında Yer Alan Hafriyata İlişkin Mevzuat Hükümlerine Aykırı Hareket Edenlere Kabahatler Kanunu’nda Belirtilen Cezaların Uygulanması
İlk olarak İdare cevabında belirtilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun bulgu konusu idari para cezalarına uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hukuk sistemimiz içerisinde ceza tehdidi ile yasaklanmış bulunan fiillere bağlanmış adli yaptırımlar ile İdare tarafından idari işlemlerle tesis edilen idari yaptırımlar yer almakta olup Türk Hukuk sisteminde ortaya çıkan suç olmaktan çıkarma eğilimi ile birlikte birçok adli yaptırım idari yaptırıma dönüştürülmüştür. Bu suretle Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Üçüncü Kitabında yer verilen 526 ncı madde ve devam maddelerinde düzenlenen kabahatler, Mülga 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun cürüm ve kabahat ayrımını kaldırması ile anılan 5237 sayılı Kanun’da yer almamış ilgili kabahatlere ilişkin olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanun yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla idari para cezalarının, Türk Ceza Kanunu açısından suç sayılması hususu terk edilmiştir.
2872 sayılı Kanun uyarınca verilen cezaların da idari para cezası olduğu değerlendirildiğinde söz konusu mevzuatsal düzenlemeler uyarınca bulgu konusu idari
yaptırımlara Türk Ceza Kanunu ilkelerinin uygulanması mümkün değildir.
Öte yandan bulguda 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Çevreyi kirletme” başlıklı 41 inci maddesi uyarınca idari para cezasına hükmedilmesi işleminin encümenin yetkisinde olmadığı belirtilmiştir. İdarenin cevabında söz konusu hususa ilişkin emsal mahkeme kararlarından bahsedilse de söz konusu kararlara ilişkin davacı talepleri doğrudan bulguda belirtilen argümana ilişkin değildir. Kaldı ki söz konusu husus, bulgunun esaslı dayanağı olmayıp bulgu konusu edilen mevzuata aykırılık aşağıda açıklığa kavuşturulmuştur.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 8, 11 ve 12’nci maddelerine dayanılarak hazırlanan 18.03.2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin “Atık Taşıma ve Kabul Belgesi Alınması” başlıklı 23 üncü maddesinde;
“Hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atığı üretenler, ürettikleri hafriyat toprağı ve inşaat/yıkıntı atıklarını, taşıma izni almış nakliye araçlarıyla gerekli izinleri almış depolama sahalarına taşımak veya taşıtmakla yükümlüdürler.
Hafriyat toprağı üretenler ile faaliyetleri sonucu 2 tondan fazla atık oluşumuna neden olacak inşaat/yıkıntı atığı üreticileri, mücavir alan sınırları içinde belediyeye, büyükşehir belediyesi olan yerlerde ilgili ilçe belediyesine, mücavir alan sınırları dışında ise mahallin en büyük mülki amirine müracaat ederek "Atık Taşıma ve Kabul Belgesi" almak zorundadır.
Atık Taşıma ve Kabul Belgesi üç bölümden oluşur ve eksiksiz olarak doldurulur. Birinci bölümde; hafriyatı toprağı veya inşaat/yıkıntı atıklarını üretenler, ikinci bölümde üretilecek atığı taşıyacak şahıs veya firmalar, üçüncü bölümde ise atığın geri kazanılacağı/depolanacağı saha ile ilgili bilgiler bulunur.
Atık Taşıma ve Kabul Belgesi 4 nüsha olarak düzenlenir. Bir nüshası düzenleyen kurumda kalır. Kalan üç nüshadan biri atık üreticisine, biri taşıyıcı kişi veya firmaya, biri de atığın geri kazanılacağı/depolanacağı tesis yetkilisine verilir. İnceleme ve denetim sırasında bu belgenin ilgili tüm taraflarca denetim elemanlarına gösterilmesi zorunludur.” Hükmü yer almaktadır.
Mezkûr Yönetmelik’in “Hafriyat Toprağı ile İnşaat/Yıkıntı Atıkları Taşıyıcılarının İzin Alma Zorunluluğu”
“Hafriyat toprağı ile inşaat/yıkıntı atıklarını taşımak isteyen kişi veya kuruluşlar
mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyeye, dışında ise mahallin en büyük mülki amirine başvurarak "Hafriyat Toprağı, İnşaat/Yıkıntı Atıkları Taşıma İzin Belgesi" almakla yükümlüdürler. Bu amaçla yapılacak başvurularda istenecek belge ve bilgiler ilgili belediye tarafından belirlenir. İnşaat/yıkıntı atığı taşıyan araçlar sarı renkli olacak ve araçların üzerinde büyük harflerle "İnşaat/Yıkıntı Atığı Taşıma Aracı" ibaresi yazılı olacaktır. Bu atıkları taşımak isteyen kişi ve kuruluşlar yeterli sayıda ve değişik ebatlarda sarı renkli konteyner ve kapları bulundurmakla yükümlüdürler. Bu atıkları taşımak amacıyla taşıma izni alan firmaların isimleri ve irtibat numaraları, geri kazanım veya depolama alanı/alanlarının yerleri ile bu alanlara ulaşacak yol güzergahı krokileri ilgili belediyeler tarafından halkın bilgileneceği şekilde ilan edilir.” Denilmektedir.
Aynı Yönetmelik’in “Yönetmeliğe Aykırılık” başlıklı 46 ncı maddesinde;
“Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında Kanunun 15 ve 16 ncı maddelerinde belirtilen merciler tarafından gerekli işlemler yapılır ve Kanunun 20, 21, 23, 24 ve 26 ncı maddelerinde belirtilen cezalar verilir.” İfadesi yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca inşaat ve yıkıntı atığı üreticileri ile hafriyat toprağı ve inşaat atıklarını taşımak isteyenler Atık Taşıma - Kabul Belgesi ile Hafriyat Toprağı - İnşaat/Yıkıntı Atıkları Taşıma İzin Belgesini almak, bulundurmak ve ibraz etmekle yükümlüdürler. Söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinin yönetmelik hükümlerine aykırılık teşkil edeceği açık olup aykırılığa sebebiyet veren ilgililer hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda yer verilen cezaların uygulanması gerekmektedir.
Ancak İdare tarafından mevzuata aykırı olarak 2872 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmeliğin kapsamında yer verilen ihlallere yönelik olarak 5326 sayılı Kanun’da hükmedilen ve 2872 sayılı Kanun’da belirtilen cezalara nazaran daha düşük tutarlarda olan idari para cezalarının uygulandığı tespit edilmiştir.
Söz konusu tespiti örnekleme suretiyle açıklığa kavuşturmak gerekirse İdarenin denetim elemanları tarafından gerçekleştirilen denetimlerde atık taşıyan araçlarda Atık Taşıma - Kabul Belgesi ile Hafriyat Toprağı, İnşaat/Yıkıntı Atıkları Taşıma İzin Belgesinin bulundurulmadığının tespit edildiği görülmüştür. Denetim elemanlarının tespitine istinaden 29.03.2018 tarih ve 109 sayılı Encümen kararı ile ilgili atık taşıyıcısı hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca 2.000 TL idari para cezasına hükmedilmiştir. Dolayısıyla bulguda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere söz konusu husus mevzuata aykırılık teşkil etmektedir. Söz
konusu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kaldı ki aynı neviden bir başka tespite istinaden 29.03.2018 tarih ve 107 sayılı Encümen kararı ile ilgili atık taşıyıcısı hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca 58.351 TL idari para cezasına hükmedilmiştir.
İdarenin 2872 sayılı Kanun uyarınca idari para cezasına hükmettiği encümen kararlarının bulunması hali mevzuata aykırı diğer kararları mevzuata uygun hale getirmemektedir.
Çevre Kanunu Kapsamında Yer Alan Çevresel Gürültüye İlişkin Mevzuat Hükümlerine Aykırı Hareket Edenlere Kabahatler Kanunu’nda Belirtilen Cezaların Uygulanması
İlk olarak İdare cevabında belirtilen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun bulgu konusu idari para cezalarına uygulanıp uygulanamayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hukuk sistemimiz içerisinde ceza tehdidi ile yasaklanmış bulunan fiillere bağlanmış adli yaptırımlar ile İdare tarafından idari işlemlerle tesis edilen idari yaptırımlar yer almakta olup Türk Hukuk sisteminde ortaya çıkan suç olmaktan çıkarma eğilimi ile birlikte birçok adli yaptırım idari yaptırıma dönüştürülmüştür. Bu suretle Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Üçüncü Kitabında yer verilen 526 ncı madde ve devam maddelerinde düzenlenen kabahatler, Mülga 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun cürüm ve kabahat ayrımını kaldırması ile anılan 5237 sayılı Kanun’da yer almamış ilgili kabahatlere ilişkin olarak 5326 sayılı Kabahatler Kanun yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla idari para cezalarının, Türk Ceza Kanunu açısından suç sayılması hususu terk edilmiştir.
2872 sayılı Kanun uyarınca verilen cezaların da idari para cezası olduğu değerlendirildiğinde söz konusu mevzuatsal düzenlemeler uyarınca bulgu konusu idari yaptırımlara Türk Ceza Kanunu ilkelerinin uygulanması mümkün değildir.
Öte yandan bulguda 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Gürültü” başlıklı 36 ncı maddesi uyarınca idari para cezasına hükmedilmesi işleminin encümenin yetkisinde olmadığı belirtilmiştir. İdarenin cevabında söz konusu hususa ilişkin emsal mahkeme kararlarından bahsedilse de söz konusu kararlara ilişkin davacı talepleri doğrudan bulguda belirtilen argümana ilişkin değildir. Kaldı ki söz konusu husus, bulgunun esaslı dayanağı olmayıp bulgu konusu edilen mevzuata aykırılık aşağıda açıklığa kavuşturulmuştur.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Gürültü” başlıklı 36’ncı maddesinde;
“Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası (2018 yılı için uygulanacak ceza 124,00 TL) idarî para cezası verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar (2018 yılı için uygulanacak ceza 2.661,00 – 13.344,00) idarî para cezası verilir.
Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.” Denilmektedir.
Ayrıca 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 14’üncü maddelerine dayanılarak hazırlanan 04.06.2010 tarih ve 27601 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi Ve Yönetimi Yönetmeliği’nin “Kapsam” başlıklı 2’nci maddesinde ise;
“(1) Bu Yönetmelik; özellikle nüfusun yoğun olduğu alanlarda, parklarda veya yerleşim bölgelerindeki diğer sessiz alanlarda, açık arazideki sessiz alanlarda, okul, hastane ve diğer gürültüye hassas alanlar da dahil olmak üzere insanların maruz kaldığı çevresel gürültüler ile çevresel titreşime yönelik esas ve usulleri kapsar.” Denilmekte olup anılan Yönetmeliğin “Çevresel Gürültü Esas ve Kriterleri” başlıklı 4 üncü bölümünde; “Çevresel Titreşim Esas ve Kriterleri” başlıklı 5 inci bölümünde; “Gürültüye Hassas Kullanımların Bulunduğu Alanlar” başlıklı 6 ncı bölümünde ve takiben diğer bölümlerinde bulgu konusu hususa ilişkin usul, esas ve kriterlere yer verilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin “İdari yaptırımlar” başlıklı 41’inci maddesinde ise;
“(1) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı davrananlar hakkında 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve Çevre Kanununun 20 nci maddesinde öngörülen idari yaptırımlar uygulanır.” Denilmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca “gürültü yapma veya gürültüye neden olma” fiillerinin hem 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında hem de 2872 sayılı Çevre Kanunu çerçevesinde kabahat sayıldığı ve idari yaptırıma tabi tutulduğu;
Ayrıca Çevre Kanunu’nun 14’üncü maddesine dayanılarak 09.06.2010 tarihli “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği” çıkarıldığı, bu yönetmelikte Çevre Kanunu’nun belirlediği çerçeve hükümlerin içeriğinin doldurulduğu;
Bulgu konusu hususa ilişkin olarak 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 14’üncü ve 20’nci
maddesinin (h) bendinde değişiklik gerçekleştiren 5491 sayılı Kanun’un 26.04.2006 tarihinde yürürlüğe girdiği, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun ise 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girdiği dolayısıyla Çevre Kanunu’nun ilgili hükümlerinin Kabahatler Kanunu’na nazaran sonraki kanun (lex posterior) olduğu;
Bu iki ayrı düzenlemenin amacı, özü ve ruhu birlikte ele alındığında; Çevre Kanunu ve bağlantılı mevzuatında yer alan gürültü ile ilgili düzenlemelerin, Kabahatler Kanununa göre özel kanun (lex specialis) niteliği taşıdığı;
Çevre Kanunu uyarınca verilecek cezalara, Yönetmeliğin ilgili hükümleri gereğince teknik uzman ve araçlar ile ölçülebilecek gürültü seviyesinin, ilgili sınır değerleri aşması halinde denetim yetkisinin devredildiği kurumun ceza vermekle mükellef birimi olan Encümen tarafından karar verilebileceği,
Kabahatler Kanunu uyarınca verilecek cezaların ise daha ziyade ses seviyesinin sınır değerleri aşıp aşmamasına ilişkin teknik araçlarla denetim gerektirmeyen gürültülere ilişkin olduğu değerlendirilmektedir.
Bu suretle 2872 sayılı Kanun’a dayanılarak çıkarılan Yönetmelik’te belirlenen önlemleri almayan ve ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlarından standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olan ilgililere 2872 sayılı Kanun’da belirtilen cezaları uygulanması gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 18 inci Ceza Dairesi’nin E: 2016/15421, K: 2017/2171 sayılı kararında şu ifadeler;
“(…) Bu durumda gürültüye ilişkin düzenlemelerin tamamı birlikte değerlendirilerek uygulanacak yaptırımın belirlenebilmesi için kapsadıkları alanların belirlenmesi gerekir.
Çevresel gürültünün kaynağı, 2872 sayılı Kanun’un 14. maddesinde açıklandığı üzere, “ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlar” ise;
(…)
c- Gürültü, fail tarafından sırf huzur ve sükûnu bozmak maksadıyla yapılmamış, bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli olmayacak boyutta ancak mağdurun huzur ve sükûnunu bozacak nitelikte ise 2872 sayılı Kanun’un 14, 20/h maddesindeki kabahat,
Kaynağı ne olursa olsun çevresel gürültü, sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla yapılmış ve bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli olmadığı takdirde TCK’nın 123. Maddesindeki suçun cezası
Çevresel gürültünün kaynağı, 2872 sayılı Kanun’un 14. maddesinde bahsedilen ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlar haricindeki bir yer ise ya da sırf huzur ve sükunu bozma amacına yönelmemiş yahut bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli olmayacak nitelikte ise 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. Maddesindeki kabahat, (…) türünden yaptırım uygulanmalıdır.” Yer almıştır.
Ancak Encümen tarafından mevzuata aykırı olarak 2872 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmeliğin kapsamında yer verilen ihlallere yönelik olarak 5326 sayılı Kanun’da hükmedilen ve 2872 sayılı Kanun’da belirtilen cezalara nazaran daha düşük tutarlarda olan idari para cezalarının uygulandığı görülmüştür.
Söz konusu tespiti örnekleme suretiyle açıklığa kavuşturmak gerekirse İdarenin denetim elemanları tarafından işletme faaliyetlerinden kaynaklı çevresel gürültü seviyesinin, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’nin üst sınır değerlerini geçtiğinin tespit edildiği görülmüştür.
Denetim elemanlarının tespitine istinaden 13.09.2018 tarih ve 356 sayılı Encümen kararı ile ilgili hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca 2.661 TL idari para cezasına hükmedilmiştir. Dolayısıyla bulguda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere söz konusu husus mevzuata aykırılık teşkil etmektedir. Söz konusu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kaldı ki aynı neviden bir başka tespite istinaden 11.10.2018 tarih ve 409 sayılı Encümen kararı ile ilgili hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca 58.346 TL idari para cezasına hükmedilmiştir.
İdarenin 2872 sayılı Kanun uyarınca idari para cezasına hükmettiği encümen kararlarının bulunması hali mevzuata aykırı diğer kararları mevzuata uygun hale getirmemektedir.