Karar Künyesi
Konya Büyükşehir Belediyesi 2020 yılı denetimi kapsamında yapılan incelemelerde, İdare bünyesinde çalışan toplam 457 işçiden 111’inin, 60 iş gününden 288 iş gününe kadar birikmiş yıllık ücretli izin hakkı olduğu görülmüştür.
1982 T.C. Anayasası’nın 50’nci maddesinde, dinlenmenin, çalışanların hakkı olduğu belirtilmiştir. Anayasal bir hak olan “Dinlenme Hakkının” nasıl kullanılacağı, süresi, işverenin sorumlulukları vb. hususlar 4857 sayılı İş Kanunu’nda ve Kanun’a dayanılarak çıkarılan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun “Yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri” başlıklı 53’üncü maddesinde işçilere yıllık izin verileceği ve yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceği; 56’ncı maddesinde yıllık iznin 53’üncü maddede gösterilen süreler içinde işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesinin zorunlu olduğu; 59’uncu maddesinde iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücretin sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödeneceği; 60’ıncı maddesinde ise yıllık ücretli izinlerin, yürütülen işlerin niteliğine göre yıl boyunca hangi dönemlerde kullanılacağının, izinlerin ne suretle ve kimler tarafından verileceği veya sıraya bağlı tutulacağının, yıllık iznin faydalı olması için işveren tarafından alınması gereken tedbirler ve izinlerin kullanılması konusuna ilişkin usullerin ve işverence tutulması zorunlu kayıtların şeklinin nasıl olacağının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle gösterileceği belirtilmiştir.
03.03.2004 tarih ve 25391 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinde, işveren veya işveren vekillerin, işlerin nitelik ve özelliklerine göre, yıllık ücretli izinlerin, her yılın belli bir döneminde veya dönemlerinde verileceğini tayin edebileceğini ve bunu işyerinde ilan edeceğini, 6’ncı maddesinde ise bu iznin işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesinin zorunlu olduğunu belirtmiştir.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri uyarınca, işçilerin yıllık ücretli izin hakkından feragat etmelerine cevaz verilmemekte, işverenin de yıllık izin vermesi zorunlu tutulmaktadır.
Aksi bir uygulamada, hem işçi yıllık dinlenme sürelerini gerçekleştirmeyerek Kanun hükümleri ile ulaşılmak istenen amaca aykırı işlem yapılacak, hem de işçi emekli olduğunda veya iş sözleşmesi son bulduğunda ilgili mevzuat hükümleri gereği yıllık ücretli izin hakkı ücret alacağına dönüşmektedir.
Kullanılmayan izinlerin son ücret üzerinden ödenmesi, işçilerin izin kullanmaktan kaçınarak feragat edebilmelerine neden olmaktadır. İdare veya birim yetkililerinin buna izin vermemesi, Anayasal bir hak olan izni, işçilere kullandırması gerekir. Zira birikmiş izin alacaklarının ücrete dönüşmesi halinde, kurum bütçesine mali açıdan yüksek tutarlı bir yük getireceği açıktır.
İdare, bulguda belirtilen tespit ve öneriler doğrultusunda işlem yapılacağını belirtmiştir.
Konu, yılı denetiminde takip edilecektir.
Sonuç olarak, işçilere ücretli yıllık izinlerinin mevzuat ve sözleşme hükümlerinin öngördüğü şekilde kullandırılması, bu suretle İdare için ileride doğması muhtemel ödeme yükünün önüne geçilmesi ve 4857 sayılı Kanun’un işçilerin dinlendirilmesi ile ulaşmak istediği amaca uygun hareket edilmesi açısından daha uygun olacağı düşünülmektedir.