Karar Künyesi
Ankara Üniversitesinin önceki yıllarda yapılan denetimleri sonucunda düzenlenen
Sayıştay Denetim Raporlarından; 2016 yılında, “140 Kişilerden Alacaklar Hesabında" Yer alan Bazı Tutarlarının Araştırma Yapılmadan Terkin Edilmesi ve “ Tahsil Süresi Geçmiş Kişi Alacakların Bulunması” başlıkları altında, 2017 yılında “Kişilerden Alacaklar Hesabında Yer Alan Tutarların Takip Edilememesi” başlığı altında ve 2018 yılında da “Zamanaşımı Süresini Aşan Alacaklar Hakkında İşlem Yapılmaması” başlığı altında Kişilerden Alacaklar Hesabıyla ilgili tespit edilen hususlar bulgu konusu yapılmış olmasına rağmen 2019 yılında da benzer sorunların devam ettiği görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Zamanaşımı” başlıklı 74’üncü maddesinde; “Kamu zararının meydana geldiği ve bu Kanunda belirtilen para cezalarının verilmesini gerektiren fiilin işlendiği yılı izleyen malî yılın başından başlamak üzere zamanaşımını kesen ve durduran genel hükümler saklı kalmak kaydıyla onuncu yılın sonuna kadar tespit ve tahsil edilemeyen kamu zararları ile para cezaları zamanaşımına uğrar,” denilmektedir. 5018 sayılı Kanunun bu maddesi ile bir yandan 6098 sayılı Borçlar Kanununda öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi, zamanaşımını kesen ve durduran haller benimsenirken bir yandan da 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun’da öngörülen zamanaşımının başlaması ve bitmesindeki ilke ve esaslar benimsenmiştir.
Kişilerden alacaklar hesabında kayıtlı olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na göre tahsil edilmesi gereken alacaklar, haksız suretle mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar görenin verdiğini geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten başlayarak 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Söz konusu Kanuna göre zamanaşımı, alacağın vadesinin geldiği tarihten itibaren başlayıp; alacağın vadesinin dolması bir bildirime bağlı ise zamanaşımı, bu bildirimin yapılabileceği günden itibaren işlemeye başlamaktadır.
Yukarıda açıklanan esaslara göre vezne, mutemet, tahsildar ve ambar açıklarında açığın öğrenildiği; yersiz ödemelerde dairesinin bildirmesi üzerine muhasebe biriminin öğrendiği; öğrenim giderleri gibi sözleşmeye bağlı alacaklarda taahhüdün bozulduğu, ilama bağlı alacaklarda ilamın borçluya tebliğ edildiği; harcama yetkilisi mutemedi avanslarından doğan alacaklarda ilgili kanununda belirtilen mahsup süresinin bittiği, yolluk avanslarından doğan alacaklarda 6245 sayılı Harcırah Kanunu’nda belirtilen mahsup sürelerinin dolduğu tarih, zamanaşımının başlangıcıdır.
Merkezi Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’nin 83’üncü maddesinin 10’uncu fıkrasının a ve c bentlerinde “a)Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
hükümlerine göre belirlenen alacaklar hakkında anılan Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre işlem yapılır.
…
c)11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre tahsil edilmesi gereken alacaklar, haksız suretle mal ediniminden dolayı açılacak dava, zarar görenin verdiğini geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her hâlde bu hakkın doğduğu tarihten başlayarak 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Zamanaşımı söz konusu Kanunda belirtilen hâllerde kesilir. Zamanaşımının kesildiği durumlarda, kesilme tarihinden itibaren yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlar. Ayrıca söz konusu Kanunda belirtilen hâllerde zamanaşımı durur. Bu durum ortadan kalktığında zamanaşımı, kaldığı yerden işlemeye devam eder.” Düzenlemesi yapılmıştır.
140 Kişilerden Alacaklar Hesabında 2018 yılından 2019 yılına devreden toplam 1.621.913,93 TL alacağın 604.842,14 TL (anapara)’sı, Hukuk müşavirliğine intikal ettirilmiş 82 dosyanın toplam alacağıdır. Bu dosyalardan bazıları 1996 yılından itibaren devretmekte olduğundan, yaklaşık olarak 40 dosyanın zamanaşımına uğramış olduğu değerlendirilmektedir ancak, bu dosyaların hangilerinin zamanaşımına uğradığı, zamanaşımına uğrayan dosyalar hakkında ne gibi işlemler yapıldığı gibi hususlarda, muhasebe birimlerinin gerekli kayıtları yapmasını sağlayacak doğru ve güvenilir bilgiye erişilememektedir. Ayrıca, 2016 yılından beri Sayıştay denetimlerinde tekrar tekrar vurgulanmış olan bu husus hakkında herhangi bir hukuki sürecin de başlatılmadığı tespit edilmiştir.
Sayıştay denetimi sonucu düzenlenen bulgular sebebiyle İdare tarafından 2019 yılında yapılan çalışmalar kapsamında ise “Bulgu de yer alan değerlendirmeler incelendiğinde asıl sorunun, muhasebe kayıtlarının mevzuata uygun şekilde tutulmaması, Hukuk Müşavirliği ile muhasebe biriminin koordinasyon içinde çalışmaması; bu nedenle alacağın tabi olduğu mevzuat hükmünün, dolayısıyla 2, 5 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinden hangisinin uygulanması gerektiğinin belirlenemediği; zamanaşımına uğrama dışında borçlunun acze düşmesi gibi sebeplerle de borcun tahsili imkanının kalmayacağı; bu tür alacakların artık 140 Kişilerden Alacaklar Hesabında kalmaması gerektiği; alacakların zamanaşımına uğramasının değil, zamanaşımına uğramış alacakların tespiti ile işbirliği ve koordinasyon eksikliği sebebiyle zamanaşımına uğrama ihtimali olan alacaklardan, aynı zamanda zamanaşımı ve diğer nedenlerle takip ve tahsil imkanı bulunmayan alacakların tespiti konusundaki eksiklikler olduğu belirtilmiştir.
Bulguda da belirtildiği üzere, alacak haklar, kaynaklandıkları hukuki duruma göre farklı zamanaşımı sürelerine tabi olmaktadır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olan yersiz Ödemelerde zamanaşımı süresi iki yıl iken, kira alacaklarında beş yıl, ilama bağlı veya sözleşmeden doğan alacaklarda ise on yıldır. Bu nedenle alacak hakkının hukuki temelinin muhasebe kayıtlarında belirlenmiş olması önem arz etmektedir. Ancak bu belirlemenin sadece Türk Borçlar Kanunu adı altında yapılmaması gerektiği de açıktır. Zira iki yıllık zamanaşımı olan sebepsiz zenginleşme (yersiz ödeme) gibi on yıllık zamanaşımına tabi sözleşmeden doğan alacak da Türk Borçlar Kanunu'ndan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla hukuki temel tespitinin sadece kaynaklandığı kanuna göre değil, ayrıca mevcut duruma göre yapılması gerekmektedir.
Zira haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve sözleşmeden kaynaklanan tüm alacaklar Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenmekteyken, her birinin zamanaşımı süresi farklıdır. Bu nedenle hukuki temelin, prim, vergi, haksız fil. Sözleşme, sebepsiz zenginleşme gibi somut şekillerde belirlenmesi gerekmektedir.
Hukuki temel tespitinin yanında, alacakların tahsil edilmeme gerekçelerinin de tasniflenmesi zorunludur. Zira alacakların tahsil kabiliyetinin ilerleyen zamanda arttırılabilmesi için, alacakların hem zamanaşımına uğramasının önlenmesine hem de tahsilatı önleyen sebeplerin ortadan kaldırılmasına ihtiyaç vardır.
Bununla birlikte, tüm bunlardan önce, kişilerden alacakların neden oluştuğunun tespit edilmesi, böylelikle henüz alacak oluşmadan bunun kaynakta önlenmesinin mümkün olup olmadığı değerlendirilmelidir…” şeklinde ve devamında bazı açıklamalar yapılmış olmakla birlikte uygulamaların düzeltilmesine yönelik olarak somut ve sonuç doğuran bir işlem gerçekleştirilememiştir.
Yerinde yaptığımız denetim ve görüşmelerde ise esas sorunun kaynağının harcama birimleri olduğu, bu birimlerin özellikle kendi personeline yaptıkları; mecburi hizmet, göreve son verme, istifa, ilişik kesme, ücretsiz izin, terfi farkı, aile yardımı, sağlık raporu, ek ödeme, özel hizmet tazminatı, projeler, açığa alınma, yabancı dil tazminatı, asgari geçim indirimi, tutuklanma ve emeklilik konularında ortaya çıkan fazla ödemeleri tahsil etmede ve ayrıca fazla ödemeye konu teşkil eden hususların düzeltilmesinde isteksiz davrandıkları, basit tebligatları yapmaktan imtina ettikleri görülmüştür. Bunun devamında ise işlem ve olay zamana bırakılmakta ve zaman aşımına uğratılarak sorundan kurtulmak istenmektedir. Harcama birimleri kendilerinden kaynaklanan sebeplerden dolayı ortaya çıkan ve Kişilerden Alacaklar Hesabına kaydedilecek tutarları Strateji Başkanlığına bildirmek zorunda kaldıkları aşamada
çoğunlukla alacağın tahsil edilme imkanı ortadan kalkmış olmakta, Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı borçlulara yasal tebliğleri yapıncaya kadar alacak zaman aşımına uğramakta işlem Hukuk Müşavirliğine bildirildiğinde ise tahsil imkanı kalmayan alacakların tahsili için ilave harcamalar ve iş gücü kayıpları yaşanmaktadır. Bu şekilde zaman aşımıyla biten süreçlerin sonunda ise esas sorunun kaynağı olan harcama birimlerine sorumluluk yansıtılamamakta Hukuk Müşavirliği ile Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı sebep olmadıkları sorunların çözülememesini açıklamak zorunda kalmaktadır. Bu süreçlerin sonunda asıl borçlular ödeme yapma mükellefiyetinden kurtulurken onların yerine zaman aşımından sorumlu olacak personel aranmaktadır.
2019 Yılında; 2002/008, 2002/090, 2002/33, 2002/508, 2003/385, 2004/150, 2004/199,
2004/200, 2004/346, 2005/140,2005/190, 2005/403,2005/438, 2006/167,2006/208, 2006/450,
2006/510 2007/090, 2007/256, 2007/479, 2008/029, 2008/088, 2008/10, 2008/17, 2008/372,
2009/205, 2011/010, 2011/099, 2011/140, 2011/174, 2011/233, 2011/283, 2012/071, 2012/072,
2012/083, 2012/19,1 2012/311, 2013/018, 2013/043, 2013/146, 2013/147, 2013/356, 2014/106,
2014/190, 2014/375, 2014/376, 2014/442, 2014/447, 2015/127, 2015/250, 2015/258, 2015/264,
2015/271, 2015/283, 2015/287, 2015/320, 2015/469, 2015/481, 2016/122, 2016/26, 2016/327,
2016/549, 2016/611, 2017/012, 2017/084, 2017/127, 2017/154, 2017/163, 2017/281, 2017/413,
2017/483, 2017/574, 2017/576, 2017/583, 2017/715, 2017/720 ve 2018/048 numaralı
dosyalardaki alacakların bir kısmı zaman aşımına uğramış, bir kısmı terkin edilmiş ve 2019 yıl sonu itibariyle 1132 işlem dosyasında kayıtlı toplam 3.163.497,03 TL alacak da tahsil edilemediğinden 2020 yılına devretmiştir.
140 Kişilerden Alacaklar Hesabıyla ilgili işlemler 2016, 2017 ve 2018 yıllarında Sayıştay Raporlarında yer almış ve 2019 yılında da bulgu konusu edilmiş olmasına rağmen sorunun çözülemediği görüldüğünden Yükseköğretim Kuruluna bağlı Yükseköğretim Denetleme Kuruluna bildirilerek bütün yönleriyle incelettirilmesi gerekir.