Karar Künyesi
Belediye kamulaştırma işlemlerinin incelenmesinde; kamulaştırmasız el atma (fiili el atma) ve hukuki el atma (fiilen el atılmayan) davaları nedeniyle belediyenin ödeyeceği, faiz gideri, vekalet ücreti ve mahkeme harçlarının toplam 7.253.922,28 TL olduğu görülmüştür.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Ek 1’inci maddesinde; “(Ek: 20/8/2016-6745/33 md.) Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” denilmektedir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “İmar programları, kamulaştırma ve kısıtlılık hali” başlıklı 10’uncu maddesinde; “Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. … Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. …” denilmekte ve “Parselasyon planlarının hazırlanması” başlıklı 18’inci maddesinin 9’uncu fıkrasında; “(Ek fıkra:4/7/2019-7181/9 md.) Belediye veya valiliğin; parselasyon planlarını, imar planlarının kesinleşme tarihinden itibaren beş yıl içinde yapması ve onaylaması esastır. Parselasyon planı yapmamaları sebebiyle doğacak her türlü kamulaştırma iş ve işlemlerinden belediyeler veya
valilikler sorumludur.” hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Ek 1’inci maddesine göre mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamalarının yapılması ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırma yapılması gerekmektedir. Eğer kamulaştırma yapılamıyorsa mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılması gerekmektedir. Konu ile ilgili paralel düzenleme, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 10’uncu ve 18’inci maddelerinde de vardır. 3191 sayılı Kanun’un 18’inci maddesinin 9’uncu fıkrasına göre imar planlarının kesinleşme tarihinden itibaren beş yıl içinde parselasyon planlarının yapılmaması sebebiyle doğacak her türlü kamulaştırma iş ve işlemlerinden Belediyenin sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır.
Kamulaştırmasız el atma hukuki değil, fiili bir durum olup mevzuatta yeri yoktur. Bu nedenle de hukuki dayanaktan yoksundur. Yargıtay’ın 16.5.1956 tarihinde vermiş olduğu 1/6 ve 1/7 sayılı içtihadı birleştirme kararları ile kanuni düzenlemeye dayanmayan ancak fiilen mevcut olan kamulaştırmasız el atma, hukuki bir kavram haline gelmiştir.
Hukuki el atma ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.06.2010 gün, E. 2010/5-662,
K. 2010/651 sayılı kararına göre; imar planında kamusal hizmete tahsis edilen taşınmazın uzun yıllar imar programına alınmaması ve idarenin bu konuda pasif ve suskun kalması sonucu, mülkiyet hakkı ihlal edilen malikin de fiili el atma olmadan hukuki imkânlara başvurabilme hakkıdır. Bu durumda, taşınmaza fiilen el atılması dava açabilmenin gerekli bir ön şartı değildir.
Belediyelerin, imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan taşınmazları 5 yıllık imar programı süresi içinde kamulaştırmaları gerekir. Ancak uygulamada, belediyeler bir plan dahilinde kamulaştırma işlemini yapmamaktadırlar. Taşınmazlar, uzun yıllar imar planı sınırları içinde kaldığı ve planda kamusal hizmete tahsis edildiği için mülkiyet hakkı anlamsız kalmaktadır.
Yapılan incelemelerde, Belediyece mevzuatta öngörülen usule uygun olarak süresi içinde gerekli kamulaştırma işlemlerini yapmadan kamulaştırmasız el atma veya hukuki el atma işlemi yaptığı 41 taşınmaz için toplam 7.253.922,28 TL faiz gideri, vekalet ücreti ve mahkeme harcı ödemesi tahakkuk ettiği görülmüştür. Bu tutarın 4.346.695,41 TL’si faiz gideri, 1.149.324,11 TL’si icra ilam harcı ve 1.757.902,76 TL’si ise vekalet ücretlerinden
oluşmaktadır. Söz konusu 41 taşınmaz için mahkemelerce belirlenen taşınmaz kamulaştırma bedeli 17.340.701,77 TL’dir. Mahkemelerce belirlenen taşınmaz kamulaştırma bedeli, faiz gideri, vekalet ücreti ve icra ilam harcına ödenecek toplam tutar ise 24.594.624,05 TL’dir. Bu tutarın 12.074.182,27 TL’si ödenmiş bulunmaktadır. Faiz gideri, vekalet ücreti ve mahkeme harcına ödenecek tutar, toplam masrafın yaklaşık %30’una denk gelmektedir ki bu çok yüksek bir orandır. Bu durum kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Örneğin, imar planlarında kamu hizmetine ayrılan Emek Mahallesi 449 ada 7 parseldeki 2.010,50 m2 olan taşınmaz, imar planlarında belediye sağlık alanı olarak belirlenmiş, 160,10 m2 sine asfalt yol yapılarak fiilen el atılmıştır. İmar planlarına bakıldığında 2.010,50 m2 olan taşınmazın 2008 yılında Emek Belediyesi döneminde yanlışlıkla belediye sağlık alanı olarak gösterildiği, sonraki yıllarda ise bu durumun düzeltilmediği görülmüştür. İmar planında belediye sağlık alanı, sonradan meclis kararı ile kamu sağlık alanı olarak düzeltilse idi 1.145.985,00 TL kamulaştırma bedeli, 530.030,24 TL faiz gideri, 78.336,27 TL vekalet ücreti ve 133.129,83 TL mahkeme harcı olmak üzere toplam 1.887.481,34 TL Sağlık Bakanlığı tarafından ödenecekti. İdarenin kamulaştırma konusunda pasif ve suskun kalması sonucu, mülkiyet hakkı ihlal edilen malik, hukuki el atma kapsamında dava açmıştır. Zamanında kamulaştırma işlemi yapılmış olsa idi toplam 741.496,34 TL faiz gideri, vekalet ücreti ve mahkeme harcı ödemesi ile karşılaşılmayacaktı.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Kamu maliyesinin temel ilkeleri” başlıklı 5’inci maddesinin 1’inci fıkrası (g) bendinde; “g) Kamu idarelerinin mal ve hizmet üretimi ile ihtiyaçlarının karşılanmasında, ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet-fayda veya maliyet-etkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik ve sosyal analizlerin yapılması esastır.” ve “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8’inci maddesinde; “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.” denilmektedir.
Aynı Kanun’un “Üst yöneticiler” başlıklı 11’inci maddesinde; “Bakanlıklarda ve diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir. Bakanlıklarda en üst yönetici Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir.
Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar.
Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” ve “Harcama talimatı ve sorumluluk” başlıklı 32’nci maddesi 2’inci fıkrasında; “Harcama yetkilileri, harcama talimatlarının bütçe ilke ve esaslarına, kanun ve diğer mevzuata uygun olmasından, ödeneklerin etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasından ve bu Kanun çerçevesinde yapmaları gereken diğer işlemlerden sorumludur.” denilmektedir.
Kanun maddelerine göre kamu idarelerince, ihtiyaçların karşılanmasında ekonomik veya sosyal verimlilik ilkelerine uygun olarak maliyet-fayda veya maliyet-etkinlik ile gerekli görülen diğer ekonomik ve sosyal analizlerin yapılması esastır. Üst yöneticiler, harcama yetkilileri ve her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar; kaynakların etkili, ekonomik, verimli kullanılmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludurlar.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda, kaynakların etkili, ekonomik, verimli kullanılması; belediye görev ve hizmetlerinin daha sağlıklı yerine getirilebilmesi için imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerler için mevzuatta öngörülen usullere ve sürelere uygun olarak kamulaştırma işleminin yapılması gerekmektedir.