Kurumun işçi personeline yönelik yapılan incelemelerde; toplu iş sözleşmelerinde işçilere Kanun’la tanınan izin sürelerinin arttırıldığı, toplam 227 işçinin 204’ünün 70 iş gününden 588 iş gününe kadar birikmiş yıllık ücretli izin hakkı olduğu, bazı işçilere 1 yıldan 14 yıla varan sürelerde yıllık izin hakkının kullandırılmadığı, izin haklarının işçilerin emekli olurken alacakları bir ücret gibi değerlendirilip ödendiği tespit edilmiştir.

1982 Anayasasının 50’nci maddesinde dinlenmenin, çalışanların hakkı olduğu hükmüne yer verilmiştir. Dinlenme hakkının kullanımı Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği'nde düzenlenmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 53’üncü maddesinde işçilere yıllık izin verileceği ve yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceği ve yıllık izin sürelerinin iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabileceği, 56’ncı maddesinde yıllık iznin 53’üncü maddede gösterilen süreler içinde işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir.

4857 sayılı Kanun'da belirtilen süreler Kurum ile Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi ile arttırılmıştır. Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği'nin 5’inci maddesinde işverenin, işlerin nitelik ve özelliklerine göre, yıllık ücretli izinlerin, her yılın belli bir döneminde veya dönemlerinde verileceğini tayin ve ilan edebileceği; 6’ncı maddesinde, bu iznin 53'üncü maddede gösterilen süreler içinde işveren tarafından sürekli bir şekilde verilmesinin zorunlu olduğu, izin sürelerinin, bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler halinde


kullanılabileceği hükümlerine yer verilmiştir.


Yıllık ücretli izin hakkının temel amacı, izin süresince işçinin yorgunluğunun giderilmesinin sağlanması, beden ve ruh sağlığının koruması için gerekli imkânın sağlanmasıdır. İşçilerin kendi ihtiyaç ve gelişimlerine zaman ayırabilmelerinin sağlanması bakımından yıllık ücretli izin hakkının amacına uygun olarak kullanılmasını gözetmek sosyal devletin temel bir görevidir ve bu konuda mevzuatla işverenlere sorumluluklar yüklenmiştir. Kurumda, kimi işçi personel 10 yıldır kesintisiz hizmet ettiği halde, bir gün dahi yıllık izin haklarını kullanmadığı, bu durumun hem anayasal güvence olan yıllık izin hakkının kullanılmasına hem de en önemli kamu kaynağı olan personel gücünün etkili ve verimli kullanılmasına engel olduğu düşünülmektedir.

Belirtilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde dinlenmenin çalışanın hakkı olduğu, bu hakkın çalışanlar tarafından kullanmasının asıl olduğu, işverenlerin çalışanlarına kazanmış oldukları izin sürelerini kullandırması ve bunun takibini gerçekleştirmeleri gerektiği düşünülmektedir. Yıllık izin hakkı esasında bir mali hak değil, çalışanların dinlenmesi ve işyerindeki veriminde düşüş yaşanmaması için tanınan bir sosyal haktır. Ancak kurum kayıtlarında yapılan incelemelerde işçiler tarafından bu iznin kullanılmadığı ve emeklilik için biriktirilen kıdem tazminatı benzeri bir hak olarak görüldüğü, bu durumun idare nezdinde süreklilik arz ettiği, düzenli olarak emekli olan çalışanlara bu rakamların tazminat gibi ödendiği, Kurum işçileri tarafından kullanılmayarak biriken izin hakkı sürelerinin 2018 yılı sonu itibariyle toplam 40.202 gün olduğu görülmüştür.

Sonuç olarak, Kurum tarafından kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılmasının gözetilmesi, Anayasal bir hak olan ve kanunla kullanılması esas tutulan dinlenme hakkının çalışanlar tarafından kullanılmasının takibinin yapılması gerektiği, yıllık ücretli izin hakkının kullandırılmayarak kıdem tazminatı benzeri bir hak olarak kişilere emekli olurken ödenmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

Kamu idaresi cevabında; özetle, işçi personelin ücretli izin sürelerinin 4857 sayılı Kanun'un 53’üncü maddesi gereğince Toplu İş Sözleşmesi ile belirlendiği ve bu sürelerin toplu sözleşme ile arttırıldığı, yıllık izinlerin kullandırılması ile ilgili yazıların daha önce Müdürlüklere gönderildiği, ancak izinlerin tümünün kullandırılması halinde, nüfusu 450.000'den fazla olan bu İlçede yürütülen kamu hizmetlerinde aksamalara sebebiyet verilebileceği, bu nedenle, tamamı olmasa bile personelin talepleri doğrultusunda izinlerin kullandırıldığı, ayrıca işçilerin izin hakları kullandırılarak emekliye sevk edilmelerinin Kuruma ekstra mali külfet oluşturacağının belirlendiği, bundan böyle yıllık izinlerin yıl


içinde kullandırılmasının sağlanacağı belirtilmektedir.


Sonuç olarak; Kurum cevabında, izin sürelerinin toplu sözleşme ile belirlendiği, izinlerin kullandırılmasıyla ilgili olarak Müdürlüklere yazıların yazıldığı, tüm izinlerin kullandırılması halinde İlçede hizmetlerin aksayabileceği, işçi talepleri doğrultusunda ücretli yıllık izinleri kullandırıldığı belirtilmekte ise de ancak bulguda da belirtildiği üzere 2018 yılı sonu itibariyle işçilerin toplam izin alacağı 40.202 güne çıkmış olup, bazı işçiler 10 yıldır izin kullanmıyor görünmektedirler. Kurum savunmasında belirtildiği gibi izinlerin kullandırılmasında güçlük yaşanıyorsa ve birikmiş izinlerin kullandırılması işlerin aksamasına neden olacak ise izin sürelerinin toplu sözleşmelerle arttırılması nedeninin açıklanması gerekmektedir. Mevcut uygulama işçilere izin veya ücret alacağı doğurmaktadır. Belirtilen sebeplerle, çalışanların dinlenme hakkı olan mevcut izin sürelerinin yıl içerisinde kullandırılması ve bu sürelerin arttırılması yoluna gidilmemesi gerektiği değerlendirilmektedir.

Kararla ilgili sorunuz mu var?