Karar Künyesi
İdare tarafından arabuluculuk faaliyeti sonucunda vuku bulan alt işveren işçilerine ilişkin yıllık izin ücret alacaklarının tamamının ödenmesine rağmen, söz konusu tutarların alt işverenlere rücu edilmediği görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ‘‘Hesap Verme Sorumluluğu’’ başlıklı 8’inci maddesinde;
‘‘Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.’’
Denilmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinin 6’ncı fıkrasında, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren
işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur” Denilmektedir.
İdarenin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı mahiyetinde olan işlerine ilişkin sözleşmelerin “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları” başlıklı 22’nci maddesinde; yüklenicinin çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının Genel Şartnamenin Altıncı bölümünde düzenlendiği ve yüklenicinin ilgili hususları uygulamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Çalışanların özlük hakları” başlıklı 38’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında;
“Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup, bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklenici sorumludur. Yüklenici, bunların ücretleri hakkında da aynen kendi elemanları gibi ve yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapmak zorundadır.” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan Kamu İhale Genel Tebliği’nin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımlarında teklif fiyata dahil olacak giderleri düzenleyen 78.30’uncu maddesinde;
“Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalelerinde isteklilerin teklif bedelleri varsa yüklenici karı ile aşağıdaki bileşenlerden oluşur:
Asgari İşçilik Maliyeti: İhale tarihinde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret veya idari şartnamede brüt asgari ücretin yüzde (%) fazlası olarak belirlenen ücret (ulusal bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışma saatlerine ilişkin ücretler dahil), nakdi yemek ve yol bedeli gibi prime esas kazancın hesabında esas alınan işçiliğe bağlı diğer ödemeler ve işveren sigorta primlerinin toplam tutarı asgari işçilik maliyetini oluşturur. (…)” ifadesi yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca idarenin asıl işveren personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı sözleşmesi imzalanan şirketin ise alt işveren olduğu, söz konusu hizmet alımı kapsamındaki işçilerin yıllık izin ücret alacaklarına ilişkin olarak
arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşılan tutarların asıl işveren olan idare tarafından ödenebileceği değerlendirilmektedir.
Ancak ilgili ücretlerden hizmet alım sözleşmesi ile mevzuat hükümlerine istinaden alt yüklenicinin sorumlu olduğu açık olup anılan ücretlerin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun müteselsil sorumluluğa ilişkin olan 61 ve 62’nci maddesine istinaden alt işverene rücu edilmesi gerekmektedir.
Ancak idare tarafından asıl işveren sıfatıyla alt işverenin işçilerine ilişkin olan yıllık izin ücret alacaklarının tamamının ödendiği, söz edilen rücu mekanizmasının işletilmediği görülmüştür.
Bu itibarla arabuluculuk müessesesi vasıtasıyla yapılan anlaşmaya istinaden idare tarafından alt işveren işçilerine ödenen yıllık izin ücretlerine ilişkin tutarların, anlaşmanın bir diğer tarafı olan alt işveren şirkete rücu edilmemesi halinin mevzuata uyarlı olmadığı ve kamu mali yönetimine egemen olan kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmektedir.
Kamu idaresi cevabında; Özetle İdare tarafından arabuluculuk kararı sonucunda ödenen bulgu konusu tutarların ödenmesine ilişkin olarak alt işveren şirketlere gerekli bildirimlerde bulunulduğu ifade edilmiştir.
Ayrıca ilgili birim tarafından bulgu konusu yıllık ücretli izin tutarlarının şirketlerin alacaklarından mahsup edilmek suretiyle rücu edilmesi adına gerekli yazışmaların yapıldığı vurgulanmış olup mashup işlemlerinin gerçekleştirildiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak Bulgumuzda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere arabuluculuk müessesesi vasıtasıyla yapılan anlaşmaya istinaden İdare tarafından alt işveren işçilerine ödenen yıllık izin ücretlerine ilişkin tutarların, anlaşmanın bir diğer tarafı olan alt işveren şirkete rücu edilmesi gerekmektedir.
İdare cevabında bulgu konusu tutarların, mahsup edilmek suretiyle rücu edildiği belirtilmiştir. Ancak İdare cevabına ekli belgelerin incelenmesi neticesinde bulgu konusu hususa ilişkin iki firmanın yalnızca birinden söz konusu mahsupların yapıldığı; bazı personele ilişkin ise rücu mekanizmasının halen işletilmediği görülmüştür. Dolayısıyla bulgu konusu İdare tarafından ödenen yıllık izin ücreti alacaklarının, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda
belirtilen on yıllık zamanaşımı süresi nazara alınarak mahkemeler nezdinde dava açmak suretiyle alt işverene rücu gerekmektedir.
Netice olarak bulgu konusu husus, denetim dönemi olan 2018 yılına ilişkin olarak mevzuata aykırılık teşkil etmekte olup rücu edilmesi gereken yıllık izin ücreti alacaklarının zamanaşımı süresi dikkate alınarak izleyen denetimlerde takip edilmesi gerekmektedir.