Anket A.Ş. mali tabloları üzerinde gerçekleştirilen denetim neticesinde, geçmiş yıllar zararları ve dönem net zararı nedeni ile Şirket sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının yaklaşık %40'ının karşılıksız hale geldiği ve Şirketin sürekliliğinin sağlanması noktasında ciddi riskler barındıran bu durum karşısında, denetim ve yönetimden sorumlu mercilerce herhangi bir önlem alınmadığı tespit edilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesinde, anonim şirketlerde sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu ile ilgili detaylı bilgilere yer verilmiştir. Madde metninde, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının ve üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması ile şirketin borca batık durumda olması hususları ayrı ayrı incelenmiş ve bu kapsamda yönetim kurulu ve genel kurul tarafından yerine getirilmesi gereken hususlar ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Söz konusu hususların yerine getirilmemesi durumunda, şirketin kendiliğinden sona ermesi ve iflasının istenmek zorunda kalınması gibi ağır yaptırımlar ve işlemler öngörülmüştür.

Bununla birlikte kanun koyucu tarafından sadece sermaye kaybının veya borca batık olma durumunun gerçekleşmesine özgü düzenlemeler yapılmamış, söz konusu durumların

ortaya çıkma risk ve ihtimalinin doğması üzerine de gerekli önlemlerin alınması amacıyla bazı çalışmaların yapılması zorunlu tutulmuştur. Bu bağlamda, Kanun’un “Riskin erken saptanması ve yönetimi” başlıklı 378’inci maddesinde, denetçinin gerekli görüp bunu yazılı olarak bildirmesi üzerine, yönetim kurulunun, şirketin varlığını ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.

Bu açıdan bakıldığında, 2017 yılından bu yana her yıl sürekli olarak artan tutarlarda gerçekleşen zararlar ve nihayetinde 2021 yıl sonu itibari ile ortaya çıkan yaklaşık 20 milyon TL’lik zarar dikkate alınarak Anket A.Ş. denetim ve yönetim organları tarafından atılması gereken adımlar olduğu açıktır.

Ayrıca Şirket tarafından gerçekleştirilen işlerin nerede ise tamamı, Şirket hisselerinin

%96’sına sahip olan Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından doğrudan verilen personel işleri ile hafriyat sahası işletmeciliği işi ve 4734 sayılı Kanun kapsamında yapılan ihaleler sonucunda kazanılan işlerden oluşmaktadır. Bu işlerden, doğrudan verilenler için Büyükşehir Belediyesiyle birlikte hesaplama yapılırken, 4734 sayılı Kanun kapsamında alınan işler için ise teklifte bulunulurken bu işlerin maliyetleri ve genel yönetim giderlerinden bu işlere düşecek paylar dikkate alınmalı ve buna göre makul ve sürdürülebilir tutarlar üzerinden sözleşmeler imzalanmalıdır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 16 ve 18’inci maddelerinde belirtildiği üzere belediye tarafından ticari şekilde işletilmek üzere kurulan kuruluşlar da tacirdir ve her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir. Belli bir kâr oranı elde edilemeyecek, hatta zarar edilecek işlere girişilmesi, bir de bu zararın üzerine diğer Şirket giderlerinin eklenmesi Şirketin mevcudiyetini devam ettirebilmesi açısından oldukça büyük bir risk oluşturmaktadır.

Şirket tarafından, envanterinde bulunan taşınmazların yeniden değerlemesinin yapılması sureti ile söz konusu risklerin azaltılması amacıyla çalışmalar yapılacağı bildirilmiştir.

Sonuç olarak Şirket denetim ve yönetim organları tarafından riskin erken saptanması ve yönetimi anlamında mevzuatta öngörülen çalışmaların yapılması, Şirketin sürekli zarar

etmesine sebebiyet veren durumların tespit edilmesi ve bunlardan vazgeçilerek Şirketin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik politikaların uygulanması gerekmektedir.


Kararla ilgili sorunuz mu var?